KCK yürütme konseyi başkanlığının militanlarını sınır dışına çekmeyi durdurma kararından beri hop oturup hop kalkıyoruz. Aşırı bir duyarlılığımız var çünkü işlerin bozulması durumunda nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalacağımızı az çok tecrübelerimize dayanarak biliyoruz. Sanırız bunu sadece bizler değil durumun ciddiyetinde olan herkes çok iyi biliyor ve bu işin şakasının olmadığını da hesaplıyordur.
Böylesi bir çatışmayla hem bölge olarak, hem ülke olarak hem de uluslar arası konjektörde karşı karşıya kalacağımız durumun felaket olduğunu da biliyoruz. Bu durumda aklı başında olan hiç kimse “çoktan çok azdan az gider” politikası güdemez. Çünkü mesele az çok meselesi değil yok olup olmama meselesi olarak karşımıza çıkacaktır. Bu nedenledir ki duyarlılığımız maksimum noktada gezinmekte.
KCK kararından sonra gerek hükümetin demokrasi paketi konusunda yapmış olduğu toplantılar gerekse BDP heyetinin İmralıda Öcalan ile yapmış olduğu görüşme neticesinde kamuoyuna sunulan bilgilerden siyaset mekanizmasının işin ciddiyetini kavradığını anlıyoruz ve bir nebze rahatlıyoruz ancak yine de endişeler bitmiş değil.
Gözler ve kulaklar geçen hafta yapılması beklenen demokrasi paketi içeriğinin açıklanması çalışmasındaydı. Konu gerekçelendirilerek bu hafta Salı gününe ertelendi. Olabilirlikleri ve olasılıkları hesaplayarak Salı günü başbakan tarafından yapılması ihtimal dahilinde olan açıklamalara kilitlendik. Toplantı yapıldı ve paketin son şekline karar verildi açıklaması yapıldı hükümet kanadından ancak ne hikmetse düzeltme çalışmaları gerekçe gösterilerek açıklama ileri bir tarihe ertelendi.
Haber kanallarından yapılan duyurular ve açıklamalardan anlaşıldığı kadarı ile başbakan uygun bir zamanda paketin içeriğini kamuoyuna açıklayacakmış! Eğer işin içinde başka bir mesele yoksa bu uygun zamanın çok yakın olmasında büyük bir fayda bulunmaktadır. Çünkü Sayın Başbakanın uygun zamanı gerçek zamanın uygun zamanına denk gelmeyebilir. Büyük bir beklenti haline gelen yeni paketin neler içerdiğini artık kamuoyu öğrenmek ve buna göre hareket etmek istiyor.
Malum önümüzdeki süreçte seçimleri gidiyoruz. Paketin seçimleri ilgilendiren bir içeriğe sahip olup olmayacağından tutun da asıl meseleye ne kadar yakın olduğuna kadar bir sürü beklentiye cevap verip vermediğine bakmak gerekiyor. Kısacası siyasiler tekrar seçilme ve koltuk derdine düşmeden bizim ülke derdine çare olmalarını bekliyoruz. Çünkü bizim için ülkenin sorunları seçilenlerin pozisyonlarından daha öncelikli bir konu. Kimin hangi koltukta oturacağı açıkçası o kadar da ilgi alanımızı kaplamıyor ancak huzursuzluk ve çatışma birebir bizi etkileyen bir durum ve biz böylesi bir süreci yaşamak istemiyoruz. Sadece seçim dönemlerinde değil bütün dönemlerde huzurlu bir ortam arzuluyoruz.
Artık herkesin bölgemizin durumunu görmesi gerekiyor. Bitti denilen Rusya’nın bitmediğini çok iyi görüyoruz. İran’ın bölgenin etkili güçleri arasında olduğunu ve ortalığı boş bırakmadığını da görüyoruz. Bir uçağa karşı bir helikopter düşürmeyi angajman kuralları içerisinde başarı gören durumun vahametini de görüyoruz. Ve bütün bu durumların en ufak bir kıvılcımın bizi nasıl bir yangınla karşı karşıya bırakabileceğini her halde herkes bizim kadar görebiliyordur.
Sayın başbakan “silahlar susacak siyaset konuşacak” dedi geçen hafta biz de şimdi siyasetin konuşmasını ve aldığı kararların ne olduğunu açıklamasını bekliyoruz. Bu ülke demokratikleşecekse demokrasiyi sadece sandığa gitmekte değil yaşamda gösterecek kararların alınması gerekiyor.
Herkesin eşit
Herkesin yurttaş
Herkesin sahip
Herkesin ortak olduğu bir ülkede demokrasiyi geliştirmeliyiz.
Bunun için de uygun zaman beklemeye gerek yok hemen şimdi demokratikleşmeliyiz.