Geçen haftanın önemli gündem maddelerinden biri de şüphesiz Amerika’da yapılan ve 50 ülkenin katıldığı nükleer güvenlik zirvesi toplantısıydı.

Ziyaret başlamadan günler öncesinden ülkemizin dışişleri temsilcileri ABD başkanı obama ile ayaküstü dahi olsa cumhurbaşkanına bir görüşme ayarlamak için var güçleri ile çalıştılar. Bu görüşmenin olmama olasılığına karşılık başkan yardımcısı Jeo Biden ile görüşmeler ayarlandı.

Sonuç itibariyle cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ziyareti için yola çıktığında bile obama ile görüşmenin yapılıp yapılmayacağı kesinlik kazanmış değildi.

Bu ziyaret sonunda ayarlandı ve yapılan temaslar sonucunda Obama ile 50 dakikalık bir görüşme gerçekleştirildi.

Bunun için mutlu ve gururlu bir ülke olduk mu buna bakmak lazım?

Türkiye daha üç sene öncesine kadar bölgesinde sözü geçerli olan,

Dediğini yapabilme gücüne sahip olan,

Görüşme ayarlama peşinde koşan değil kendisi ile görüşülmek için ziyaretleri kabul eden bir ülke değil miydi?

Komşularla sıfır problem politikası gündeme geldiğinde geleneksel statükocu politikalar terk ediliyor diye;

Güven veren,

Komşu ülkelerle ticaret hacmi yükselen,

Hatta bölgesinde barış gücü olmaya aday olan ülke değil miydi?

Yürütülmesine karar verilen değişimci ve demokratik politikalar nedeniyle hem ABD hem AB tarafından desteklenen Asya ve Uzakdoğu ülkeleri tarafından da yatırım yapılabilir ülke konumuna gelmiş bir ülke değil miydi?

Peki, bu durumu gelinmesinde en önemli unsur neydi?

İç barışın sağlanabilme olasılığının yüksek olması.

Türkiye’nin Kürt sorununu çözme ihtimalinin yüksekliği

Çözüm sürecinin başarılı sonuçlanacağına olan inanç

Kürtlerle anlaşan bir Türkiye’nin hızlı yükselme ve güçlenme potansiyeli!

Öyle ya iç sorunlarını çözen

Demokrasi ve insan hakları konusunda ilerleme kaydeden

Kaynaklarını savaş ve silahtan çok yatırıma dönüştüren

Sahip olduğu genç nüfus potansiyelini üretime yönelten

Komşuları ile sorun yerine ticareti geliştiren 80 milyonluk bir Türkiye’nin karşısında kim nasıl ve niçin dursundu?

ABD’si de, Rusya’sı da, Çin’i de, Japonya’sı da görüşmelerde bulunmak için fırsat kaçırmıyorlardı. Kabullerin bini bir paraydı bu ülke için.

Peki, şimdi durum ne?

ABD ziyaretinde de gördük ki en fazla güvenilen ülke de bile ilişkiler buzdolabına kaldırılmış. Sahte gülücüklerle iş bitirilmeye çalışılıyor. Jeo Biden’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğü sahneyi anımsayın. Soğuk bakışlar ve beklenmeyen bir sarılma. İşin gerçekçi olmadığı o kadar açık görünüyordu ki beş yaşındaki bir çocuk bile bu kucaklaşma ve öpüşmenin sahteliğini anlamamasına imkân yoktu.

Peki, bu durumu neden gelindi?

Tek kelime ile söyleyelim.

Kürt meselesinden dolayı!

Eğer Türkiye yüze yüze kuyruğuna geldiği Kürt meselesini çözüm süreci ile tamamlama başarısı göstermiş olsaydı manzara bugün gördüğümüzün tam tersi olacaktı.

Cumhurbaşkanı tek bir talepte bulunmasaydı bile hem ABD tarafından hava alanında karşılanacak hem de ortak bir poz vermek için bu kadar gayret sarf etmek zorunda olmayacaktı. Üstelik herkes kendileri ile bir görüşme yapmak için sıraya bile girecekti. Lakin ne yazık ki bu başarının sırrı son anda yapılan müdahalelerle görülmek istenmedi.

Çözüm ile birlikte Türkiye’nin içerde ve dışarıda bütün ilişkileri buzdolabına girdi. Bundan sonra da ister buzluğa koyun ister soğuk hava deposuna ama diğer ilişkiler de buna paralel yürüyecektir. Çünkü Ortadoğuda ilişkiler domino taşı gibi birbirini sıkı bir şekilde etkilemektedir. Irak’ta, Ürdün’de, Yemende, Mısır’da, İran’da, Suriye’de olanları ayrı ayrı değerlendirmenize imkân yok.

NATO üyesi olmakla övünür, Suudi Arabistan önderliğindeki İslam ordusuna asker gönderirseniz NATO üyelerinin bunu görmezlikten geleceğini mi sanırsınız?

Kürtler konusunda bütün dünya hassaslaşmışken hak arama konusunda yardımcı olma yerine haklarını almalarına engel oluşturacak imajı veren politikalar yürütürseniz ne kadar inandırıcı olunur?

Sözün özü şudur. Şu anda yürütülen politikaları sürdürme durumunda yakında sadece ABD için değil diğer devletlerin başkanları ile bir görüşme yapmak için epey ter döküleceğini hesaplamak lazım. Uluslar arası ilişkiler içerdeki ilişkilere benzemez.  Ateş çemberinde kör ebe oyunu oymak ülkeyi zora sokar!