Cumartesi günü Gülistan Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı önünde Özgür Der imzalı bir fotagraf sergisi vardı. Sergide ve asılan pankartta “özgür Suriye ordusunun” desteklenmesi çağrısında bulunuluyordu.
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki insanlar düşüncelerini ve desteklerini meşru yollarla ortaya koyma hakkına sahiptirler ve bu hakkı en üst perdeden de destekliyoruz. Dolayısıyla etkinliği düzenleyenlerin iyi niyetinden de şüphe duymak istemeyiz.
Suriye’de yıllardır Beşar Esat zulmü altında inim inim inleyen halkın çektiği acıyı bilmeyen yok sanırız. Beşar Esat yönetiminin İnsan Haklarını hiçe sayan baskı ve zulme dayalı diktatör bir rejim olduğunu de aklı başında hiç kimse inkar etmez. Bu nedenle baskıya dayalı rejimlerin ortadan kaldırılması için mücadele eden “ezilenlerin” yanında olmak da temel görev.
Bu belirlemelerden sonra duruma yakından bakmakta fayda bulunmaktadır. Bilindiği gibi Suriye’deki muhalefetin en son yaptığı Katar toplantısından sonra Suriye içi ve dışından üyeleri kapsayan Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu'nun ülkenin tek yasal temsilcisi olarak tanınması, yapılacak mali ve muhtemelen askeri yardımlar için tek adres olması kararlaştırılmıştı. Bu yapıya da başkan olarak bir zamanlar Şam'daki Ümmeyye Camii imamı olan Şeyh Moaz el-Hatib seçilmişti. 60 koltuklu bu oluşumun içerisinde; Suriye Ulusal Konseyi, (2011 yılının Ekim ayında Beşar Esad yönetimine alternatif olarak kuruldu.
Konseyin şu andaki başkanı Hristiyan ve sol görüşlü bir rejim aleyhtarı olan George Sabra.)
2011'in Eylül ayında kurulan Ulusal Eşgüdüm Komitesi (13 sol eğilimli siyasi parti, üç Kürt partisi ve bağımsız siyasi ve gençlik eylemcilerinden oluşuyor. Komiteye Hüseyin Abdül Azim başkanlık ediyor.)
Özgür Suriye Ordusu, (Suriye'den kaçan askerler tarafından Türkiye'de kuruldu.
Liderleri eski bir hava albayı olan Riyad el-Esad.) Ve diğer oluşumlar bulunmaktadır.
Bunların içerisinde bulunan Özgür Suriye ordusunun Türkiye tarafından desteklendiğine yönelik birçok görüş bulunmaktadır. Bunların dışında kendi bölgelerini korumaya çalışan Kürtler bulunmaktadır. Kürtler kendi bölgelerini hem rejim muhalifleri hem de Beşar Esat güçlerinden korumaya çalışmaktadırlar. Enteresandır son dönemlerde Kürt bölgesine ve Kürtlere saldıran güçler Özgür Suriye ordusuna bağlı güçler. Zaman zaman çıkan çatışmalarda birçok insan ölmekte ve insanlar kaçırılmaktadır.
Suriye’deki sorunun bölgesel bir sorun haline gelmesi ihtimali de bulunmaktadır. Bunun sebebi ise mezhepsel yaklaşımlar. Yani Sünnilik ve Alevilik tartışmaları. Eğer bu durum meselenin özünün yerine geçerse o zaman sorun Beşar Esadın diktatör yönetiminin devrilmesinden çıkar, bölgesel bir mezhep savaşına döner ki biz de kendimizi bu savaşın tam da göbeğinde buluruz.
Bu nedenle Suriye’deki sorun değerlendirilirken bütün unsurları ile değerlendirilmesinde ve taraf olunacaksa mazlumdan yana tavır konması ile birlikte hassasiyetlere de dikkat etmek gerekmektedir.
Bu nedenle düzenlenen etkinliğin ve düzenlenecek etkinliklerde mazlum Suriye halkının yanında bulunmak sevindirici ve desteklenmesi gereken bir adımdır. Ancak Suriye halkının haklı ve meşru mücadelesi desteklenirken özellikle Özgür Suriye Ordusu belirlemesi ile ortaya çıkmak ve sadece bu güçleri desteklemenin doğru olup olmadığı bir daha düşünülmesi gereken bir durumdur. Bu değerlendirme yapılırken Özgür Suriye Ordusu ile Suriye Kürtlerinin durumunun da değerlendirmeye tabi tutulması yararlı olur kanısındayız. Sanırız hiç kimse Suriye’de yıllardır kimliksiz yaşayan Kürtlerin Beşar Esat zulmüne tabi tutulmadığını iddia etmeyecektir.
Sonuç olarak belirtmeliyiz ki mevcut koşullarda Özgür Suriye Ordusuna verilen bu açık destek hem zamanlama, hem koşullar, hem de hakkaniyet açısından irdelenmeye muhtaçtır. Bu etkinlikte keşke “Özgür Suriye ordusu” vurgusu yerine “Mazlum Suriye Halkının” yanında olunduğu sloganı kullanılsaydı. Kendi halkının haklarını muhafaza eden Kürtlere bulduğu her fırsatta saldıran bu orduya bağlı güçler karşısında Kürtlerin yanında da bulunmak gerekmez mi?