Demokratik yönetimlerin güzel olan özelliklerinden birisi de değişim ve dönüşüme açık bir sisteme sahip olmasıdır. Yani herhangi bir konuda toplumun genel talepleri çerçevesinde ve çoğunluğun ortak kararı ile bir uzlaşmaya varılırsa bu değişimi gerçekleştirmek mümkün olabiliyor. Diğer sistemleri gibi değişmeyen bir uygulama mantığına sahip değil.
Hal böyle olunca yönetim sistemlerinin işleyişi sırasında zaman zaman ortaya çıkan yenilik talepleri de bu çerçevede değerlendirilir ve halka sunulur. Genel olarak talebin benimsenmesi durumunda uygulamaya geçilir ve yeni sistem denenmeye başlanır.
Ancak kendi hiyerarşik yapısını kutsallık derecesinde korumaya çabalayan sistem mantığının da tamamen ortadan kalktığı söylenemez. İktidar koltuğuna oturana kadar sürekli değişim vurgusu yapan birçok siyasal parti ve grup yönetime geldikten sonra sistemin statükocu yanına daha yakın durmayı ilkesel bir hale getiriyor. Bu durumda da değişimlerin sağlanması kolay olmuyor. Aslında sıkıntı sadece iktidar da bulunanlardan kaynaklanmıyor. Yönetim hiyerarşisi içerisinde yer alan unsurların da değişimi kabullenememe ve hayata geçirmeme konusunda büyük bir azim sahibi olduğunu söylemek mümkün. Çünkü kısaca bürokratik çevreler diyeceğimiz bu idari yapılanma unsurları değişimi kendilerine yeni bir iş ve yük olarak görüp direnme mantığını harekete geçiriyorlar.
Oysa değişimlere açık olmak gerekiyor. Demokratik yönetimleri benimsemenin birinci şartı değişimlere ayak uydurmak ve katkı sağlamaktır. Eğer bir toplum çağın ihtiyaçlarına göre kendini değiştirmezse ihtiyaçlar zaman içerisinde zorunlu bir değişikliğe neden olur ve bu değişim nedeniyle ödenen bedeller daha ağır olur. Sindirilmesi de bir o kadar zor olur.
Bütün bunları son mahalli seçimlerde ortaya çıkan bir değişim talebi nedeniyle anlatıyoruz. Barış ve Demokrasi partisi veya yeni adıyla Demokratik Bölgeler Partisi yerel seçimlere Eşbaşkanlık sistemi ile gireceğini açıkladı. Bu kamuoyuna da deklere edildi ve hazırlanan seçim afişlerinde de Eşbaşkan adayları birlikte tanıtıldı. Ancak bu beyana karşılık yasal alanda bir boşluk mevcut. Seçim sisteminde Belediye Başkanının seçilmesinden söz ediliyor Belediye başkanı da uygulamada bir kişi olduğundan dolayı da Eşbaşkanlık sisteminin kabulünde sıkıntılar baş gösterdi.
Kafaları karıştıran mesele iki başkan nasıl olacak meselesiydi? 
Oysa bu sorun daha çok yürütme sırasında eşbaşkanların karşılaşacağı bir sıkıntı olabilir ki onlarda kendi aralarında nasıl çözeceklerse çözeceklerdir. Oysa başta protokol olmak üzere bir dizi sıkıntılar çıkarılmaya çalışıldığı duyumları alıyoruz. Gönderilen yazıların geri gönderildikleri haberleri de buna dahil.
Demokratik yönetimler meşru yönetimlerdir ve bu meşruluğu halktan alırlar. Halkın tercihini isterken, eğer ne istediğinizi halka anlatmışsanız ve buna göre halk sizi seçmiş ise meşru bir durum söz konusudur. Eşbaşkanlık sisteminde bir meşru durum vardır. Yasal düzenlemelerin meşru durumlara göre yapılmasında da fayda vardır. Siyasal Partilerin eşbaşkanlık yöntemi ile yönetilmesinde de yasal zemin yoktu. Ortaya çıkan talep ve yapılan uygulamalar sayesinde yasal düzenleme yapıldı ve siyasal partiler isterlerse eşbaşkanlık sistemi ile partilerini yönetebiliyorlar. Aynı durumun daha fazla sıkıntılara neden olmadan Belediyeler için de yapılmasında fayda var. Meşru olan bu durumu yasal hale de getirirsek ortaya çıkan kafa karışıklığını da çözmüş olacağız.
Çünkü konu her geçen gün daha farklı bir şekilde ele alınmaya çalışılacak. Sistemi uygulayanlar yaptıklarını resmileştirmek için meşruluğunu halktan aldıkları gücü kullanacaklardır. Bu gücün kullanılması ise merkezin yasal düzenlemesiyle çakışacak. Bunu gerek var mı? Bize göre gerek yok. 
Eşbaşkanlık sistemini uygulayan Belediyeler DBP Belediyeleri. Bu konuda meclislerinden yönetmeliklerini de çıkardılar. Eğer bu konuda merkezi anlamda bir düzenleme yapılmaz ise düzenlemeler Belediye ve il Genel meclislerinden oy çokluğu ile çıkacak ve bu durum gerginliğe neden olacak. Sistemi bu şekilde tıkamaya gerek yok. Eşbaşkanlık sistemini uygulayan Belediyeler meşruluğun yanında yasal dayanak olarak Avrupa yerel yönetimler özerklik şartının 6. Maddesinin 1. Fıkrasına gönderme yapıyorlar. Madde aynen şöyle; “Madde 6 fıkra 1: Kanunla düzenlenmiş daha genel hükümlere halel getirmemek koşuluyla, yerel makamlar kendi iç idari örgütlenmelerini, bunları yerel ihtiyaçlarla uyumlu kılmak ve etkin idare sağlamak amacıyla, kendileri kararlaştırabileceklerdir.”
Hükümetin bu madde üzerindeki çekinceyi kaldırması sorunun ortadan kalkmasına yetecektir. Böylece hem bir değişime sahip olacağız hem de bir sorunu ortadan kaldırmış olacağız. Dileriz bu sorun sonbahara varmadan çözülür.