Anayasa konusunda bu güne kadar ortaya çıkan olumsuzlukların temelinde devletin milletin hizmetinde olması gereken bir kurumsal bütünlük yerine milletin devlet için var olmasını kabullenen zihniyettir.
Bu nedenle devleti ön planda tutan bir anlayış yerine milleti ön planda tutan birey özgürlüğünü ve hakkını temel kabul eden bir anlayışla meseleye bakmak gerekmektedir.
Bu çerçevede meseleye bakıldığında hiçbir ülke bütünlüğünü koruyan ancak ademi merkeziyetçilik unsurunu olabildiğince güçlendiren bir yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Yerel yönetimlerin idari ve mali yönden özerkliklerinin artırılması kararların yerelden alınıp uygulanması imkanının sağlanması bir çok sorunu ortadan kaldıracaktır.
Yeni anayasa bir etnik kökene dayalı olmamalıdır. Yeni Anayasa din ve cinsiyet ayrımcılığını da ortadan kaldırmalıdır. Kimse dini kimliği, cinsiyeti ya da cinsel tercihi nedeniyle dışlanmamalıdır.
Sosyal devlet ilkesinin güçlü bir şekilde korunması, yaşlı, çocuk ve kadınların pozitif ayrımcılığa tabi tutulması sağlanmalıdır. Herkesin temel yaşam gereksinimlerinin devlet tarafından sağlanması garanti altına alınmalıdır. Sosyal güvencesiz tek bir vatandaş kalmamalı kimseni yokluktan perişan olmasına göz yumulmamalıdır.
Ülke gelirlerini adil dağılımı konusunda gerekli hassasiyet gösterilmeli geri kalmış bölgelerin eşitlik veya makul bir denge sağlanıncaya kadar desteklenmesi öngörülmelidir.
Birey hak ve özgürlükleri korunmalı anadil başta olmak üzere ülkede yaşayan bütün etnik ve dini yapıların öznelliklerini korunması devlet güvencesine bağlanmalı ve korunmalıdır. Kültürel zenginlikler desteklenmeli ayırımcılığa tabi tutulmamalı ve yasaklanmamalıdır.
Din ve inanç özgürlüğü sağlanmalı yurttaşların özgürce inançlarını gereğini yerine getirmelerine olanak sağlanmalıdır. Bu konudaki ayırımcılığa son verilmelidir.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde, Türkiye’nin onaylamış olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Kişisel ve Siyasal Uluslararası Sözleşmesi,ekonomik , Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi gibi temel belgeler ışığında;
1- Ülkenin bütünlüğü
2- Yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu ve demokratik yönetimin esas alındığı
3- Bayrağın ülke bütünlüğünü temsil ettiği ve başkentin Ankara olduğu  
4- savunma, dış politika, maliye gibi konuları dışındaki konuların esnek bir yapıya kavuşturulması ve yerelden yönetilmesinin olanaklarının sağlanması
5- Vatandaşlık tanımlanması bir etnik köken üzerenden değil Türkiyelilik veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esası üzerinden gerçekleştirilmesi
6- Anadilde eğitim ve öğretim hakkı başta olmak üzere kültürel haklarının verilmesi ve korunmasının sağlanması
7- Hukukun üstünlüğüne riayet edilen uluslar arası hukuk yöntemlerinin herkese ve eşit bir şekilde uygulanmasının sağlanması ve hukuki ayırımcılığın yasaklanarak olağandışı yargı mekanizmalarını ortadan kaldırılması (özel yetkili ağır ceza mahkemeleri, askeri Yargıtay vb.)
8- siyasal temsiliyetin sağlanması için temsilliyette adalet mekanizmasının oluşturulması ve herkesin gücü oranında temsiliyeti için gerekli düzenlemelerin yapılması
9- Din ve vicdan özgürlüğünün bütün inançlar için sağlanması ve devlet yaklaşımını bütün inançlara eşit mesafede olmasının sağlanması
10- Ülkede var olan bütün etnisitelerin tanınarak anayasal güvenceye bağlanması hususlarının yeni anayasada yer bulması gerektiğini düşünüyoruz.
Yeni anayasa her türlü önyargıdan uzak vatandaşına güvenen ve özgürlüklerini genişleten bir bakış açısı ve olabildiğince ülkenin somut gerçeklerini temsil eden bir düzenleme olmalıdır.