Önceki günden devam

Değerli Okurlar, Batman ve ilçelerinin petrolün külfeti kadar nimetinden yararlanmadığı konusundaki düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum.

Kim hatalı bir düşünceyi savunduğuma inanıyorsa, beni ikna etsinler diyorum…

Yanlışın peşinde koşan biri değilim.

Doğrular kimden gelirse gelsin, kabulümdür.

Burada üzüm yeme amaçlı yorumlar yaptığımı ve bu kentin güzel yarınları için çabaladığımı bir kere daha ifade etmek isterim…

Önceki gün ilçe karayollarımızdaki ‘mucur’ gerçeğine dikkat çekmiştim. Mucur ayıbı ile ilgili değerlendirmemin bu ikinci bölümünde, kentimiz kırsalında üretilen petrol ve siyah mahsul asfalttan yeterince yararlanamadığımız gerçeğine dikkat çekerken, başka bir petrol kenti ile kıyas da yapacağım…

BATMAN VE DALLAS!..

Evet, Batman ve Dallas kentleri kıyaslaması yapıyorum. Kovboylarıyla dünyaya nam salmış Teksas’a bağlı Dallas kentinden söz ederken de bazılarınızı yıllar öncesine götürmek istiyorum.

Çocukluğumuz döneminde televizyonlarda ‘Dallas’ diye bir dizi film izlenme rekorları kırardı. O dizi filmde petrol milyarderi bir ailenin yaşamından kesitler sunulurdu.

Dallas’ın bir petrol kenti olarak hatırlıyorum. Zaten Dallas hakkında bilgi edinmeye çalıştığınızda petrolün keşfedilmesiyle hızla büyüyen, gelişen Teksas’a bağlı bir kent gerçekliği bilgisine ulaşabilirsiniz.

Bazı yazılarımda Batman ile Dallas kıyası yapıyorum. Kimi okurlarımın bu düşüncemi uçuk bulduklarına inanıyorum.

Oysa uçuk bir düşünce değildir diye düşünüyorum.

Petrolden doğan şehir olan Batman’ın Dallas gibi ışıl ışıl bir kent olması gerektiği görüşünü savunmuşum.

Bu düşüncem neden uçuk olsun ki?

Dallas da, Teksas’a bağlı bir petrol şehri. Petrol sayesinde elektriklerinin hiç kesilmediği bir kent olarak bilinen Dallas ile Batman’ı kıyaslamak istiyorum.

Batman’ın da elektriklerinin hiç kesilmemesi gerekir. Site semtimiz gibi bütün kentin sokakları petrolden gelen enerji ile aydınlatılabilir…

Yine Batman’ın cadde ve sokakları ile ilçelerimizin karayollarının Dallas kenti gibi pırıl pırıl bir asfalta sahip olması gerektiği görüşünü savunuyorum.

Bu görüşümün neresi yanlış?

Batman’ın dağlarındaki petrol sahaları konusunda önceki günkü yazımda bilgi sunmuştum. Batı Raman, Raman, Dodan, Garzan, Şelmo, Yarıkkaya, Svilanka, Kuzey Arıkaya ve Yemişlik petrol sahaları gerçeğini hatırlatmak isterim. Yüzlerce petrol kuyusu ile ülke ekonomisine katkı sunuluyor.

NİMET VE KÜLFET…

Bunun nimetleri saymakla bitmez. Ancak külfetleri de var. Söz konusu petrol sahalarının doğamıza verdiği zararlar ile ilgili bir kitap yazabilirim…

Sağlık Bakanlığından 2009 yılında, Batman şehir şebeke suyunun yemeklerde dahi tüketilmemesi için halkın etkin şekilde uyarılması yazılı emrini unutmuş değilim. İçme suyumuzdaki yüksek oranlı kanserojen fenol maddesinin kaynağı, Şelmo sahasındaki petrol kirliliğiydi. Bunu belgelemiştik zamanında. Kimse bizi dinlemedi.

Batman şebeke suyuna içilebilir raporu verilmişse, bunda Çevrecilerin ve bu köşenin emeği var. O konuda da uzun yazılar yazarak belgeler sunabilirim.

Derelerimizde akan ham petrol ve atıklarını sayısız kez görüntüleyip kamuoyunun bilgisine sunan biriyim. Batman Çevre Gönüllüleri Derneği adına coğrafyamızda, derelerimizde sorumsuzca akıtılan petrol atıklarını yargıya, hatta AİHM’ne de taşımışım.

Nimet ve külfetten söz ediyorum.

Batman’ın ilçe karayollarının mucurlu olmasına itirazım var. O mucurlar kaldırılıp, beton asfalt hizmeti sunuluncaya kadar inşallah bu konuda eleştirilerde bulunmaya ve bu kenti savunmaya devam edeceğim…

Geçmişte gazetemizde yayımlanan konumuzla ilgili haberi hatırlatmak istiyorum: “Batman-Kozluk karayolunun ardından Batman-Hasankeyf yol güzergahının da Rotmix asfalt zeminine dönüştürülen Karayolları, sürücülerden tepkisine neden oldu. Ceviz büyüklüğündeki mıcır taşların araç camlarını tuz-buz ettiğini söyleyen sürücüler; ‘Böyle asfalt serimi mi olur? Yollar beton asfaltla kaplanacağına köy yollarından daha beter hale getiriliyor’ diyorlar. Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün, Batman-Hasankeyf yol güzergahının bir bölümünü mıcır taşlarıyla asfaltlaması sürücüleri görünmez kazalarla karşı karşıya getiriyor. Ceviz büyüklüğündeki mıcır taşlarının araçların camlarını tuz-buz ettiğini belirten sürücüler; ‘Daha önce beton asfaltla kaplanan yollara şimdi de Rotmix asfalt seriliyor. Köy yolları bile bu yoldan daha güvenli. Ceviz büyüklüğündeki mıcır taşları kazalara davetiye çıkarıyor. Taşlar yüzünden araçlarda cam kalmıyor. Neden yollara eski asfalt serimi yapılmıyor’ dediler. Karayollarının çevre yolları ile şehirlerarası yollara uyguladığı beton asfalt serimi yerine son dönemlerde daha çok Rotmix denilen mıcır taşıyla asfalt döktüğünü belirten araç sürücüleri, şunları söylediler; ‘Yolların kalite olarak standartlarda olması gerekirken, maalesef son dönemlerde yollara dökülen asfaltın üzerine bir de mıcır taşları bırakılıyor. Taşlar yerine oturmadan trafiğe açılan yol güzergahında yüzlerce aracın camları zarar görüyor. Göz göre göre Karayolları tehlikelere davetiye çıkarıyor.”

Bu haber günümüzde de geçerli. Çünkü Kozluk yolunda örneğin her gün bazı araçların camları kırılıyor.

Kazalara davetiye çıkaran, araçların sürücülerin kontrolünden çıkmasına neden olan mucur ayıbına artık son verilmesi çağrısında bulunuyorum. Karayolları yetkilileri hiçbir yazıma cevap vermiyorlar. Varsın cevap vermesinler, görevimi yapacağım.

Sayın Milletvekillerimizi, Sayın Valimizi, basınımızı, duyarlı kamuoyunu bu konuda kentimizi savunmaya davet ediyorum.

Mucur ayıbına son, son son. Artık yeter, edi besse…