Arapların önemli devletlerinden birisi olan Mısırda sözüm ona Arap Baharı ile birlikte esen rüzgar yaprak yerine beden dökmeye devam ediyor. Açıkçısını söylemek gerekirse Mısırdaki iktidar savaşı insanlık adına utanç tablosuna dönüşmüş durumda.
Mısırda durum iyi, daha iyi en iyi işler yapmak adına yürütülmüyor. Geleneksel, daha geleneksel ve radikal geleneksel yöntemlerin uygulanması çabalarının çatışması ekseninde yürüyor. Demokrasi söylemlerini zaten bir kenara atıp artık Mısırdaki durumla alakalı olarak kullanmamak gerekiyor.
Çünkü açıkça görülüyor ki Mısırdaki iktidar savaşının demokrasi ile uzaktan yakından alakası bulunmuyor. Mesele iktidar ve güç meselesine dönüşmüş Mısır yurttaşları ise alanlarda planların gerçekleştirilmesi için piyon olarak kullanılmaktadır.
Mısırda dün gazetelere düşen haberi önce paylaşalım ki tarihi belge olarak belleklerdeki yerine korusun Haber aynın şöyle; “Güvenlik güçleri dün sabah buldozer ve zırhlı araçlarla devrik Cumhurbaşkanı Mursi yanlılarının günlerdir kamp kurduğu başkent Kahire’deki Adeviye ve Nahda meydanlarına girdi.
Ölü sayısı: 278 ile 2.200 arasında
sağlık bakanlığı’na göre 278 kişi hayatını kaybetti. Müslüman Kardeşler ise ölü sayısını en az 2.200’e kadar çıkardı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed el Baradey istifa etti. 
MISIR’da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye karşı gerçekleştirilen 3 Temmuz darbesinin ardından demokrasiye barışçıl geçiş umutları dün tamamen tükendi. Mısır güvenlik güçleri 48 gündür ülkenin belli başlı meydanlarında oturma eylemi düzenleyen Mursi yanlılarına karşı dün sabah TSİ 08.00 sularında zırhlı araç, buldozer ve keskin nişancı desteğinde operasyon düzenledi. Müdahalenin hedefi başkent Kahire’deki Rabiatul Adeviye ve Nahda meydanlarıydı. Operasyon başlar başlamaz uluslararası medyanın canlı yayını kesilirken, Nil TV gibi ordu yanlısı yayın yapan kanalların canlı yayını devam etti. Naklen yayında çevredeki yüksek binalara otomatik silahlı keskin nişancıların yerleştirildiği görüldü. Güvenlik güçleri baskın sırasında yoğun biçimde göz yaşartıcı gaz ve basınçlı su kullandı. 
ORDU: TÜM ÜLKEDE SÜKUNET GERİ GELDİ
Müslüman Kardeşler sözcüsü Cihat Hattat’a göre olaylarda en az 2200 kişi yaşamını yitirirken 7 binden fazla gösterici yaralandı. 
Sağlık Bakanlığı ülkede toplam 278 kişinin öldüğünü açıkladı. Mısır İçişleri Bakanlığı ise operasyonda 43 polisin öldüğünü duyurdu. Adeviye’deki BBC muhabiri James Raynolds “Bir süre sonra gaz maskesiz soluk almak imkânsız hale geldi” diye durumu aktardı. Göstericiler müdahaleye taşla karşı koydu, güvenlik güçlerinin üzerine yanan araba lastikleri atıldı. Mısır polisi kampı terk etmek istemeyenlere karşı cop ve kaba kuvvete başvurdu. Operasyon sürerken, polis helikopterleri eylemcilerin üzerine “kadın ve çocukların meydanları terk etmesi halinde can güvenliklerinin sağlanacağı” yazan broşür attı. Görgü tanıkları ve muhabirler ilk mü
dahalenin ardından yoğun silah ve şiddetli patlama sesi duyulduğunu da aktardı. Adeviye Meydanı’ndaki direniş ise akşam saatlerine kadar sürdü. Ordu yetkilileri akşam tüm ülkede kontrolün tamamen sağlandığını ve sükunetin hakim olduğunu söyledi.
İçsavaşa doğru
17 yaşındaki kızı Adeviye’de ölen Müslüman Kardeşler liderlerinden Muhammed Baltacı, orduyu “ülkeyi içsavaşa sürüklemekle” suçladı. Baltacı, “Bütün meydanlar, devrim meydanı olacak. Darbeyi sona erdireceğiz” diye meydan okudu.”
Dikkat ederseniz sağlanan sükûnet insanların öldürülmesi ile sağlanmış oluyor. Ne güzel demokrasi değil mi? İnsanların öldürerek demokrasi getirilmiş olacak!  
Daha evvel yazdığımız bir yazıda %52 yetmedi demiştik. Sandıktan çıkan oy oranlarına göre hareket edenler devlet sisteminin sadece sandık ayağın üzerinden yürümediğini bilmeliler hatırlatmasında bulunmuştuk. Darbe geleneği olan ülkelerde bu durum çok dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Aynı meselenin Ülkemizde de gerçekleştiğini hatırdan çıkarmamak gerekiyor. Rahmetli Adnan Menderes olayı örnektir.
İkinci uyarı ise halk hareketi konusunda olsun. Mısırda olsun başka yerlerde olsun zulme uğrayanların yayında olmak gerekiyor. Bu nedenle de Mısırda zulme uğrayanları desteklemek gerekiyor. Bu destek ister insanlık adına ister İslamlık adına olsun. Bunu yaparken de adaletli olmayı ve her durum karşısında aynı şekilde tepki göstermeyi bilmek gerekiyor. Mısırdaki durum için alanları dolduranların diğer mazlumlar konusunda sessiz kalmalarını neye bağlamak gerektiğini de varsın kendileri cevaplasın. Çünkü çifte Standartlı uygulamalar her zaman yanlış olmuştur.