Malum önümüzdeki Haziran ayında genel seçimler var. Bu seçimlerde bir yandan ülkeyi yönetecek olan hükümeti seçeceğiz öte yandan ilimizde bizleri temsil edecek şahsiyetleri. Bir yandan siyasal partilere oy vereceğiz öte yandan gönlümüzden geçen adaylara. Dolayısı ile bu iş o kadar kolay olmayacak. Çünkü sistem ve yöntem artık eskisi gibi değil Babamızın veya aile büyüklerimizin üzerinde anlaştıkları adaylara kuzu kuzu oy verip eve dönmeyeceğiz. Düşünüp taşınmamız gerekecek çünkü bir ülkenin bir milletin kaderi söz konusu ve bu yüzden de iyi tercih yapmamız gerekiyor.
Lakin her ne kadar sorumluluk seçenin üzerinde bulunuyorsa da seçilmek isteyenleri de büyük sorumluluklar beklemektedir.
Birincisi demokrasi ve insan haklarının bir gereği olarak seçme ve seçilme hakkı olan her yurttaşın milletvekili adayı olma hakkı var. Bu hak ister bağımsız ister bir partinin çatısı altında kullanılabilir.
Ancak bu hakkını kullanmak isteyen her birey ve vatandaşın aday olmadan önce düşünmesi gereken ciddi konular var. Siyaset bir kültür ve birikim meselesi eğer belli bir birikim sahibi değilseniz işi öğrenip kavrayana kadar seçilseniz bile sürenizin çoğunluğunu işi öğrenmekle geçirmek zorunda kalırsınız. Sadece bu değil temsil edeceğiniz kitlenin sorunlarının öğrenilmesi, taleplerinin karşılanması, hangi talebin kaynağının nereden karşılanacağını öğrenme, ilgili yerlerle bağlantılar kurma işin cabası olarak karşınızda duracak.
Denilecek ki o zaman bir kere seçilen tecrübe sahibi oldu diye sürekli mi seçilsin? İşte tam bu noktada durmak gerekiyor. Evet, siyaset bir birikim işi ancak milletvekili olmak ve olanların orada ömür boyu mekan kurması doğru bir tavır değil elbet. O zaman kadrolar yenilenemez ve yeni siyasetçilerin yetişmesi mümkün olmaz. Bu nedenledir ki siyasi partiler son dönemde siyaset okullarına ağırlık vermektedirler.
Yani bir yandan tecrübelerden faydalanırken bir yandan da yeni siyasetçileri alana almak gerekiyor. Gerekiyor gerekmesine de kimin milletvekili olacağına nasıl karar vereceğiz. Hangi kriterleri göz önünde bulunduracağız. Çünkü bir yandan gerçekten kendini siyasete adamış insanlarımız, ailelerimiz var öte yandan sırf isimleri çıksın diye sahneye atlayıp durumdan pay kapmaya çalışan insanlarımız var. Yenilik adına emek verenlerden vazgeçmek ne kadar yanlış ise tahta oturmuş ve kalkmak istemeyenleri orada tutmak da o kadar yanlış duracak. Bu hassas çizginin tutturulması gerekiyor.
Bu dönem ortaya çıkacak olan veya çıkmış olan milletvekili aday adaylarımız iki gruptan oluşuyor. Milletvekili olanlar veya eski milletvekilleri birinci grubu yeni milletvekili olmak isteyen ve siyasette yeni değerler katmaya çalışacak olan yeni milletvekili adayları ikinci grubu oluşturacak.
İlimizde siyaset denilince seçilecek olan adayların partileri belli. HDP, AKP ve bir istisnai durumda CHP.
CHP’de aradaki kargaşadan çıkacak adaylar söz konusu olabiliyor. Hatırlanırsa daha evvel bu partiden Nezir Nasıroğlu milletvekili seçilmişti. Bu istisnai durum dışında adaylar AKP ve HDP’den seçilecek. Bu partilerin kadrolarına bakalım. Ahmet inal, Mehmet Emin Ekmen, Mehmet Şimşek, Ziver Özdemir, Nezir Nasıroğlu, Ataullah Hamidi, Faris Özdemir isimleri seçilmişler hanesinde tecrübeli vekiller olarak potansiyel aday adayları. Bunların yanında bir de siyasete milletvekili olarak devam etmek isteyenler var. Murat Güneştekin, Murat Çiçek, Ömer keskin ve bürokrasiden transfer olmak isteyen diğer isimler gibi.
Bir de HDP kanadı var elbet. Bu alanda Ayla Akat Ata, Bengi yıldız iki dönem milletvekili olmuş isimler. Ancak daha önceki dönemlerde bağımsız girilen seçimlere bu kez parti adına katılım olacağı için aday sayısı dörde çıkacak ve tablo değişecek. Bu partide de değişim sesleri geliyor. Takdir edilecektir ki bu parti diğer siyasi partiler gibi milletvekili adaylarını belirlemiyor. Bir adayın aday adaylığından aday olana kadar geçirdiği süreçler oldukça zorlu süreçler. Çünkü tabanı ve tavanı aynı anda ikna etmesi gerekiyor. Yetiyor derseniz elbette yetmiyor bir da siyaseten temsilliyet yeteneğini ve itibarını kazanmış olması gerekiyor. Güçlü bir referans sahibi olması da cabası. Görünen odur ki bu seçimde tabanın sesine kulak vermek zorunlu hale gelmiş bulunmakta. Çünkü yaşanan tecrübeler göstermiştir ki kimse tabana rağmen aday belirleyip risk almak istemiyor. Üstelik geçen seçimlerde olduğu gibi son dakika golleri ile öne geçme ve kendi adayını seçme denemeleri düşünülse bile bu kez iş bu kadar kolay olmayacak.
Bu partide de tartışmalar yöntem ve adayların nereden geleceği üzerinde yoğunlaşacak. Taban milletvekillerinin dışarıdan atanmasına sıcak bakmıyor. Daha açık bir ifade ile halkın büyük kesimi adayların genel merkez tarafından dışarıdan getirilmesine sıcak bakmıyor. Her ilin kendi vekilini çıkaracak kadar potansiyelinin bulunduğuna inanıyor. Eğer parti bu adayları çıkaracak kadar eğitim vermemiş ise bu durumda kendisini sorgulaması gerektiği hatırlatılıyor. İkinci husus ise adayların belirlenmesindeki yöntemde. Taban adayların halk tarafından taban yoklaması ve araştırması yapılarak belirlenmesinin faydalı olacağını düşünüyor. Ancak genel merkezin de kadrolarını korumak için boş durmayacağı ve risk alacağı açık. Bu partide de yerlerini korumak isteyenler ile sahneye çıkmak isteyenlerin örtülü mücadelesini gözlemlemek mümkün. Aday adaylarını isimlerine gelince. HDP’ de isim saymak çok da önemli değil Çünkü bu alanda siyaset yapan hemen hemen her birey aynı anda milletvekili adayı olma potansiyeli taşıyor. Bize da yansıyan bazı isimler var ama bu isimleri başka bir yazıda sizlerle paylaşmayı uygun görüyoruz. Çünkü bu partide asıl önemli konu adaylardan çok yöntemde bir değişiklik olup olmayacağı konusudur.