Salı akşamı Batman Gazeteciler ve yayıncılar cemiyetindeki konuğumuz Mehmet Metiner’idi. Öncelikle Sayın Metiner’in yaşama bakış tarzında korkunç bir değişim rüzgârı gördüğümü belirtmeliyim. Mehmet Metiner’i seksenli yılların sonlarından beri tanır ve izlerim. Her insanda olduğu gibi onda da bazı değişimlerin olması çok doğal. Yaşam değişik aşamalarda değişik şeyler sunar ve yönlendirir. Bir yere kadar bu değişimleri izlemek makul ve kabul edilebilir olanları yaşamımıza adapte etmek mümkün. Ancak Sayın Metiner’in hızına erişmek biraz güç.

Sayın Metiner ile yaptığımız sohbettin başındaki yaklaşım tarzının tepkisel olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Belli ki son dönemlerdeki siyasal duruşundan bir kesim rahatsız olmuş ve bu rahatsızlıklarını da kendisine makul olmayan bir dil ile iletmişler. Ve yanlış algılamamışsak Metiner bu iletiyi tehdit olarak algılamakta!

Metiner bu anlayışı şöyle algılıyor; devlet kendi insanını yani  (kendi tabiri ile) “makbul vatandaş’ını” oluştururken nasıl bir yol izliyorsa örgütler ve partiler de bu yolu izliyorlar. Kendileri gibi düşünmeyenleri dışlıyorlar, hain ilan ediyorlar. Makul Kürt, Makul İslamcı tiplemeler isteniyor. Bunun dışında ki fikirlere kapalı duruyorlar.

Değiştiğini belirten Metiner bu değişimi kendi açısından olumlu bulurken. İlkesel olarak bir değişiklik yaşamadığını İslami fikirlerini savunduğunu belirtiyor. Değişiklik modelini ise pergel sistemi ile açıklamaya çalışıyor. Yani ayaklardan biri sabit dönen diğer ayak ise onun etrafından değişim sağlıyor.

Sayın Metiner; Demokratik cumhuriyeti savunduğunu, HADEP Genel Başkan yardımcılığı yaptığı dönemdeki fikirlerinin arkasında olduğunu ancak şimdiki DTP’nin o zamanki HADEP ile aynı çizgide olmadığını iddia ediyor. Başbakanı sahiplendiğini, başbakan ile aynı siyasal tezlere sahip olduğunu belirtiyor ve İslam devleti paradigmasına karşı olduğunu vurguluyor. Hür ve eşit bir vatandaşlıktan yana olduğu iddiasında bulunuyor. Humeyni devrimini destekliyor ama İran rejiminin Molatarist bir rejime dönüştüğünü vurgulayarak şah’lık rejiminden farkı kalmadığını sadece sopayı tutan elin değiştiğini vurguluyor. Kendisini İslamcı ve demokrat bir insan olarak tanımlıyor ve eleştirilmekten çekinmediğini vurguluyor.

Sayın Metiner bu çerçevede bir değişiklik yaşamış. Seksenlerin İslamcı militan Metiner’i gitmiş yerine AKP felsefesini benimseyen bir Metiner gelmiş. Sisteme karşı olan Metiner gitmiş yerine polis eskortluğunda ziyarete gelen Metiner gelmiş. Öcalan’ı, PKK’ yi, DTP’yi istediği gibi eleştiren, radikal İslamcıların ya da islamla yönetilen devletlerin yönetim şekillerini beğenmeyen, Türkiye’deki sistemin yönetim tarzı olarak İran ve Suudi Arabistan’dan daha iyi olduğunu düşünme aşamasına gelmiş ve buna rağmen özgürce fikirlerini söyleyemediğini düşünen Metiner var karşımızda.

Sayın Metiner dediği gibi gerçekten de değişmiş!

Sayın Metinerin değişimini bir kenara bırakırsak söylediği doğru söylemlerin varlığını da belirtelim. Öncelikle Mehmet Metiner ile aynı fikirde olmadığımız birçok yaklaşım tarzının varlığını belirtelim. Bunu kendisine de söyledik. Ağzına gelen her şeyi söylediği halde hala özgür olmadığını söylemesi üzerine; eğer istediği gibi özgür bir alan olsaydı söylediklerinin dışında neler söyleyebileceğini sorduğumuzda üzerine kattığı bir şeyin kalmadığını gördük.

Eşit ve hür bir vatandaşlıktan yana olduğunu, Kürt düşmanı olmadığını, Adaletli bir Hıristiyan’ı zalim bir Müslüman’a tercih ettiğini, Irkçı olmadığını ve herkesin Barış sürecine katkı sunması gerektiğine vurgu yaptığını da belirtelim.

Metiner ile ilgili yazdığımız bu yazıyı şöyle iki hatırlatma ile bitirmek istiyoruz;

1- Mehmet Metiner’in son dönemde sergilediği değişim hızı! Bizim algılamalarımıza göre anlaşılamıyor olabilir. Kendisi bundan rahatsızlık duymuyor. Bu nedenle kendisine eleştiri yapılırken dozun makul ve sindirilebilir bir şekilde ayarlanması gerekmektedir. Terbiye sınırlarını aşan eleştiriler eleştiri olmaktan çıkıyor başka bir kategoriye giriyor ki bu da desteklenebilecek bir yaklaşım olmaz.

2- Kendilerine de söylediğimiz ya da hatırlattığımız gibi Sayın Metiner’in konuşma ve eleştiri dilini tekrar gözden geçirmesi gerekmektedir. Değer olarak kabul gören kişi ya da yapıları eleştirirken eleştirinin üslubuna da kullandığı dilin dozuna da dikkat etmelidir. Konuşurken izlediği metot dikkatleri onun ne dediğinden ziyade nasıl dediğine yöneltiyor ve ne demek istediği algılanamıyor. Hem Baykal vari bir dil kullandığının farkında değil hem de eleştirilmekten yakınıyor.

Son söz; Başbakan ile aynı siyasal tezleri savunduğunu belirten Metiner, hükümete işleri rayına koyması için süre verilmesi talebinde bulunuyor.

Üzüm yeme derdinde olduğunu söyleyen Metiner’e yaşamında başarılar diliyoruz.