MAZLUMDER (İnsan Hakları ve Mazlumlar için dayanışma derneği) Belediye konferans salonunda düzenledi toplantıda etnik ve dini ayırımcılık konusunda hazırladığı 2008 yılı raporunu kamuoyuyla paylaşmıştı. İnsan Hakları ile ilgili yapılan çalışmaların çok önemli çalışmalar olduğu inancı ile ve insan Hakları savunucularının her şart altında kendi sübjektif duygularından ziyada gerçekliklerle ilgilenmeleri gerektiği şiarı ile Mazlumder’in raporunu önemsediğimizi ve toplumun bilgilenmesi açısından dikkate alınması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.

Mazlum der hazırladığı dini ayırımcılık konusundaki raporunun giriş bölümünde şunu ifade etmektedir;” Dini ayrımcılık ülkemizde oldukça önemli bir sorundur. Binlerce yıldır bu topraklar,  farklı dini kimliklere ev sahipliği yapmıştır. Farklı dini topluluklar beraber yaşamıştır. Bu dini toplulukların kimisi çoğunluk kimisi azınlık olmuş ve zaman zaman dini hassasiyetler karşı karşıya gelebilmiştir. Bütün bu farklı grupları ayrımsız bir şekilde yönetmek ve dini grupların arasındaki ilişkileri en iyi bir düzeyde tutmakla görevli olan günümüzde kamu otoritesidir. Bu yüksek sorumluluk ve yetkisine rağmen ülkemizde kamu otoritesinin görevini iyi yapmadığı reddedilmeyecek bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Vatandaşlarını kendi belirlediği bir dini anlayışa uymaya zorlayan ve dini anlayışların sınırlarını ve hedeflerini kendisi belirlemeye alışmış bir devlet anlayışı ile karşı karşıyayız. Bu anlayış,   yaptığı ayrımcılıklarla büyük sorunların oluşmasına yol açmıştır. Dini ayrımcılık ülkemizde her dini grubun rahatsız olduğu ve büyük acılara yol açan insan hakkı ihlalleri oluşturmuştur.”

Bu belirlemeden anlaşıldığı kadarıyla ülkemizde belli bir dini grup değil bütün dini gruplar sıkıntı yaşamaktadırlar.

Ayrımcılık uluslar arası tanımı ile şu şekilde tanımlanmaktadır; "Komite’ye göre, Sözleşme’de kullanıldığı şekliyle "ayrımcılık" terimi, ayırma, dışlama, kısıtlama veya ırk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğum, siyasi veya diğer görüşlere dayalı olarak gerçekleştirilen ve bütün hak ve hürriyetlerin herkes tarafından tanınmasını ve kullanılmasını engelleyecek veya tanınmasını ve kullanılmasını sınırlandıracak ayrımcılığı kast etmektedir."Bu kapsamda değerlendirildiğinde bir yarımcılıktan söz etmek mümkün görünmektedir. Oldukça detaylı ele alınan dini ayırımcılık konusunda rapor sonuç bölümünde önerileri de şu şekilde sıralanmaktadır;

“Türkiye’de din özgürlüğü sorunu, Türkiye’deki hak ve özgürlükler sorunundan bağımsız değildir. Kişilerin dini özgürlüğü alanında uğradıkları ayrımcılıkların çözümü için, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünü beklemeleri gerekmemektedir. Her sorunun çözümü mağdurları arasında en önemli sorun olarak pekâlâ görülebilir. Ancak, hak savunucuları ve devlete düşen herkesin mağduriyetlerini çözmeleri yönünde çalışmalarıdır.

İnsana olan saygımız; onun ırkı, rengi, dili,  din, inanç ve mezhebinden bağımsız olarak tüm haklarını korumak için çalışmamızı gerektirir.

Sivil toplum kuruluşlarının diyalog ve hoşgörü ortamının gelişmesine katkı sunucu çalışmalara daha fazla ağırlık vermesini, farklı din/ inanç guruplarıyla ortak çalışmayı geliştirmelerini,

Medya’dan; Dini ayrımcılığı besleyen yayınları yapmaması, tarafsız ve dini ayrımcılığı engellemeye yönelik daha fazla yayınlar yapmasını,

A.B. yetkililerinden; Türkiye’de dini ayrımcılık ve din özgürlüğü alanında yaşanan ihlallerin giderilmesi hususunda Türkiye’ye daha fazla uyarıda bulunmasını,

AHİM’in; Türkiye’de dini ayrımcılık ve din özgürlüğü alanında yaşanan ihlalleri değerlendirmesinde, jakoben laiklik dayatması yönünde verdiği kararlarını gözden geçirmesi ve hak ve özgürlükler yönünde yeni kararlar vermesini,

Kolluk kuvvetlerinden; insan haklarına dayanan uygulamalar yapmaları hususunda hassas davranmaları, bazı mensuplarının ayrımcılık ve ihlal oluşturmalarını engellemeleri,

Yargı makamlarından; dini ayrımcılığı engelleme hususunda daha hassas davranılmasını, bazı mensuplarının ideolojik davranış ve yorumlarının engellenmesini,

TBMM’den; yukarıda tespit etmeye çalıştığımız yasalardan kaynaklı ayrımcılıkların giderilmesi için inisiyatif alması ve hak ve özgürlükleri koruyucu yasalar yapmasını,

Hükümetten; uygulamadan kaynaklı ve yukarıda tespit etmeye çalıştığımız yasalardan kaynaklı ayrımcılıkların gidermesi, ihlalleri engellemesi, hak ve özgürlükleri koruyucu çalışmalar yürütmesi, diyalog ve hoşgörü ikliminin gelişmesine katkıda bulunmasını, talep etmekteyiz.”

Her türlü ayırımcılığın en aza indirgendiği günlerde buluşmak dileğiyle…