Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ilgili yazımın ikinci kısmında yine birbirinden ilginç ve hiçbir yerde okuyamayacağınız bilgileri sizlerle paylaşıyorum.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dendi mi akla çalışma disiplini gelir. Birçok kişi o’nun bu performansına uymakta zorluklar yaşamıştır. Örnek aldığı insan Sayın Başbakan’da çalışkanlığı ile bilinir. Çünkü Sayın Başbakanın çalışma arkadaşları o’nun Belediye Başkanlığı döneminde sabaha kadar çalışmasından ötürü çok yorulmuşlardı. Sanırım Mehmet Şimşek’in Erdoğan tarafından bu denli sevilmesi ve önemsenmesinde çalışkanlığı etken rol oynamıştır.
Mehmet Şimşek güne çok erken saatlerde start verir. Düzenli olarak her sabah 06’da bir saat boyunca tempolu yürüyüş yapar. Bu güne daha enerjik başlamasına ve dinç bir bedene sahip olmasını sağlıyor.
Futbola düşkündür. Koyu bir Fenerbahçelidir. Bu yüzden kendisi Fenerbahçe Kongre Üyesidir.
Çalışkanlığı Üniversite yıllarında da fark edilir. Nitekim Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat bölümünü birincilikle bitirir. Son sınıf öğrencisi iken Hocası ProfesörYahya Sezai Tezel tüm eleştirilere rağmen Araştırma Görevlisi olmasını teklif eder. Hocası o yıllarda Beyaz Türk diye tabir edilen kesimdendir ve aynı sınıfa mensup diğer profesörler Kürt olan Şimşek’e böylesi bir teklifi anlamakta zorluk çekerler. Mehmet Şimşek mezun olduktan sonra bir yıl bu görevde çalışır. Yahya beyin tüm ısrarlarına rağmen daha sonra bu görevden ayrılır. O kaderinin yurt dışında master yapmak olduğuna inanmıştır bir kere. Batman’ın bir köyünde başlayan kişisel hikâyesi artık Avrupa ve Amerika’da devam edecektir.
Köy ’de okurken babasının bir düşü vardı: Rahmetli babası oğlu Mehmet’in Kaymakam olmasını istiyordu. Yaşamını köyde geçirmiş biri için en büyük devlet makamı kaymakamlıktır. Çünkü gördüğü en büyük makamdır bu. Bugünleri görseydi herhalde küçük Mehmet’iyle gurur duyacaktı. Ancak olmadı. Kendisi İngiltere’de master yaparken 1991 yılında babasını kaybetti.
O kuşağın gençlerişimdiki gibi pop, hipop bilmezdi. Arabesk dinlerdi. Orhan Gencebay ama özellikle Ferdi Tayfur hayranıydı. Köyde bir teybi vardı. Eski tip kasetli olanlardan. Hoş o tarihlerde I-pod veya DVD filan da yoktu ya. Müziğin sesini oldukça açar ve öylece dinlerdi. Köyün imamı da bu duruma kızardı.
Bakan Şimşek her ne kadar köy kökenli olsa da doğup büyüdüğü yerlere nazaran farklı, hatta aykırı bir yapısı var diyebiliriz. Boyun eğmez yapısı kendisinin kişisel özelliklerinden biri. Yanlış bildiği bir konu da üstüne ne kadar gidilirse gidilsin asla kabul etmez. Köy insanı biraz sakin ve teslimiyetçi bir yapıya sahipken kendisinde böylesi bir durum hayatının hiçbir evresinde gözlenmez.
Ülke menfaatlerini bireysel her türlü isteğin üzerinde tutar. Bir kişiye değil de tüm yurttaşlara yönelik olan hizmetlerin ve isteklerin yerine getirilmesini sağlar.
Doğup büyüdüğü, atalarının toprağı olan Kefre köyü halen çok berbat bir yola sahip. Bir başkası olsa o yolu çoktan birinci sınıf asfalta ve köyü de beldeye çevirtirdi. Ancak, o kadar hakkaniyetli ki kendi köyüne bile ayrıcalık yapmadı
Liyakate büyük önem verir. Hak etmeyene asla görev vermez. Bu konuda zaman zaman kendisine teklifler geldiğinde değerlendirir, uygun görmediğinde de kabul etmez. Tabii sitemler gelmeye başlar; diğer partililerin buna önem vermediklerini, kendi adamları olduktan sonra hak etsin, etmesin büyük görevlere atandıklarını söyleyenlere “onlar yanlış yapmışsa bizde mi yanlış yapalım?” der ve kendisine sunulan CV’yi uygun görmez, layık olmayana o görevi vermez. Boyun eğmez yapısı, dik duruşu burada da kendisini gösterir.
Hakperest bir insan. Kendilerinden olsun olmasın adaletle hükmetmeyi genetik kodlarına yerleştirmiş bir şahsiyet.
Onca yıl yurt dışında kaldı ama itikadı sağlam. Asla içki kullanmaz. Namaz konusunda hassasiyet kendisi hakkında bilinen bir gerçek. 
O, içimizden biri. Tüm Dünya’yı dolaşsa da, ülkenin en büyük makamlarına gelse de gelenek ve göreneklerini unutmaz. Mesela, çocukları toplar ve onlara harçlıklar vererek sevindirir. Bu geleneği halen sürdürür.
Gençliğe büyük önem verir. Konuştuğu gençlere mutlaka bir yabancı dil öğrenmeleri konusunda telkinlerde bulunur
Eğitim konusu hastalık derecesinde önemsediği bir konudur. Korumaları ve danışmanları o’nun isteğiyle master yapmışlardır
Bayan hakları konusunda çok hassas. Kız çocuklarının okutulması ve yaşamdaki yerlerini alması, üzerinde hassasiyetle durduğu bir konudur.
Kibar bir yapısı var. Sason Milli Eğitim yetkililerinin bir programına davet edilir. Batman Kültür Sarayında sertifika dağıtımında yaşlı bir teyze ile Kürtçe konuşur. Ancak teyzenin Kürtçe bilmediğini, Arap kökenli olduğunu öğrenince de “ala ayni, ala ras” (gözüm-başım üstüne) der. Yaşlı teyze mutlu olmuştur.