Bir ÖSS sınavının daha arifesindeyiz. Öncelikle sınava girecek tüm öğrencilerimize, başı açıklara, sınavda başını örtemeyeceklere, top sakallısına, canı istediği gibi giyinenlere kısaca herkese başarılar dilerim.

            Yukarıdaki ayırımı neden yaptığımı tahmin etmişsinizdir. Sınava girecek kız öğrencilerin mutlaka başları açık olarak sınava girmeleri konusunda uyarılar yapılmaktadır bugünlerde. Eğitime katılacak askerlere hangi elbiseyi giymeleri gerektiğini hatırlatan komutanlar gibi 18 yaşına gelmiş kızlara da hangi elbise ile sınava girmeleri gerektiğini hatırlatıyorlar.

            Milli Eğitim Bakanlığı sınavlara başı örtülü olarak girebilmeyi sağlayan kanun bir Eğitim Sendikasının itirazı neticesinde Danıştay tarafından iptal edilmişti. İnsan hakları ve özgürlüklerinin savunulmasında şampiyonluğu kimseye kaptırmayan söz konusu sendika, sıra başörtüsü takanların başı örtülü şekilde üniversiteye ve üniversite sınavına girmelerine gelince despotluğu kimseye kaptırmıyor.

            Fertlerin ancak eğitimle özgürleşebilecekleri, kendi ayakları üzerinde kalabilecekleri özgüvene ancak eğitimle ulaşılabileceğini herkes kabul etmektedir. İslam dininin değerlerine, insanı güya köleleştirdiği için karşı çıkanlar, kendi uydurdukları ve hala tanımını bile tam yapamadıkları laikliğin arkasına sığınarak insanları daha despot bir anlayışa sürüklediklerinin herhalde farkında değillerdir. Ya da varlıklarını İslam düşmanlığına ve İslami değerlere saldırmaya borçludurlar.

            Siz, sizin gibi düşünmeyenlerin haklarını savunmadıkça değil sendikacı, eğitimci bile olamazsınız. Her sendika fikrini anlatmakta ve örgütlenmekte serbesttir. Ancak temel hak ve hürriyetler söz konusu olduğunda hiçbir kurum, hiçbir makam, hiçbir ilke bu temel hak hürriyetler aleyhine olacak hiçbir uygulamaya imza atmamalıdır.

            Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik kanunları çıkaran meclisi “kaos” çıkarmakla suçlayan zihniyet ile kanunun iptali için başvuran zihniyet arasında hiç fark yoktur. Laiklik ve Atatürkçülük kisvesi arkasına sığınarak kendi köhnemiş zihniyetlerini tüm millete dayatmaya çalışanların, acıktıkları zaman helvadan yaptıkları putları yiyen ortaçağ zihniyetli insanlardan hiç farkları yoktur.

            Başını örtenlerin babalarını askere alırken, vergilerini tahsil ederken, onları cepheye sürüp şehit olduklarında da timsah gözyaşları dökerek ağıtlar yakarken, kendilerini de üniversite kapılarında ağlatmaktan geri kalmıyorsunuz. Bu mu sizin insan haklarından anladığınız? Bu mu laiklik anlayışınız? Bu mu eğitimde fırsat eşitliği adına yaptığınız eylemlerin sonucu?

            Güya Müslümanların yaptığı mahalle baskısından dem vuranlar bu baskıya ne diyecekler? Bunun adı mahalle baskısı değil, düpedüz mahalle baskınıdır.

      Ülkemizin toplumsal barışa çok ihtiyacı olduğu bugünlerde herkes hak ve özgürlüğü kendine istediği kadar başkası için de isteyebilmelidir. Özellikle eğitim gibi çok önemli işlerle meşgul olanların at gözlüğü takma gibi bir lüksleri yoktur. Eğer eğitimciler bu gözlüğü takarlarsa, darbecilere hangi gözlüğü layık göreceğiz merak ediyorum?