Başbakan yardımcısı Sayın Bülent Arınç 2012 bütçesinin kabulü nedeniyle Büyük Millet Meclisinde yaptığı teşekkür konuşmasından Kürtlerin her türlü haklarının verileceğini belirtti.
Bu konuşma aslında birkaç yönüyle önemsenmesi gereken bir konuşmadır.
Birincisi, Sayın Arınç bu konuşmayı başbakan ve hükümet adına yapmıştır. Yani bu konuşma Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bir açıklaması ve taahhüdüdür. Hükümet bu açıklamanın gereğini yapmak zorundadır.
İkincisi, bu konuşma seçim meydanlarında yapılan bir konuşma değildir. Bu konuşma Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında meclis kürsüsünde yapılmış ve tutanaklara geçmiştir. Bütün siyasal partilerin temsilcilerinin bulunduğu bir ortamda kamuoyuna deklere edilmiştir. Bu nedenle önemlidir.
Üçüncüsü, siyasal konjektör anlamında zamanlama olarak da önemlidir. Çünkü bu konuşmanın yapıldığı sırada Kürtlerin hakları için mücadele eden kesimin bütün alanlarda baskı altına alındığı ortadadır.
İmralı izolasyon içerisinde izolasyona uğramıştır.
Avukatları tutuklanmıştır.
Bütün doğu ve güneydoğu da operasyonlar sürmektedir.
Kürt basın yayın organları baskına uğramış çalışanlarının önemli bir bölümü gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır.
Her gün cenazeler morglardan alınmaktadır.
En az 15 İnsan hakları savunucusu aynı gerekçelerle ilişkilendirilerek tutuklanmıştır.
Bu alanda çalışan siyasi partinin neredeyse bütün yöneticileri gözaltına alınıp tutuklanmıştır. Belediye başkanları ve meclis üyeleri tutuklanmıştır. Üyeleri aynı gerekçelerle içerdedir. Kısacası ben kürdüm diyen veya BDP cephesine selam ün Aleyküm diyen herkes bir şekilde baskılanmıştır.
İşte böylesi bir durumda Sayın Bülent Arınç Kürtlerin bütün haklarını vereceğiz demektedir. Bu açıklama açık belirtelim ki ilgilisinden daha önce söylenmesini beklediğimiz sözdü. Kürtlerin kültürel hakları başta olmak üzere bütün haklarının anayasal anlamda verilmesi açıklaması ve gereği yapılsaydı zaten bugün yaşanan bütün bu olumsuzlukları yaşamak zorunda kalmazdık. Bu kadar kayıp, bu kadar eziyet, bu kadar uğraş işgal edilen ülkelerin insanları tarafından bile anca yaşanmıştır ki biz aynı acıları kendi ülkemizde kendi elimizle birbirimize yaşatmaktayız.
Bir atasözümüz derki;”ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Bu sözlerden sonra icraatların de aynı doğrultuyu göstermesi gerekmektedir. Biz daha evvel de defalarca yazdık, çizdik hatırlatmaya çabaladık. Eğer bu sorunlar medeni ölçüler içerisinde çözülürse bu kadar eziyete gerek kalmaz dedik. Parlamento ve parlamenterlerin bu sorunu TBMM çatısı altında çözmelidirler hatırlatmasında bulunduk. Ama dinlenmedi. Dinlenmeyince ne oldu.?Hangi alanda başarılı bir sonuca gidildi? Alanlarda yapılan eylemleri sayısı azalınca sorun bitti mi sanılıyor. Fırtına öncesi sessizliğinin yanıltıcı sonuçlar doğurmamasını dileriz.
Sayın Arınç’ın konuşması ve söyledikleri elbette önemsenmeli ve değerlendirilmelidir ancak hükümetin de söylediği gibi davranması gerekir. Bir yandan hak ve hukuktan söz edilirken öte yandan insan Hak ve hukuku aynı gerekçelerle ayaklar altına alınıyorsa, Binlerce insan cezaevlerinde adeta istifleniyorsa bu söylenenlerin pek anlamlı olacağını sanmıyoruz.Söylenenlerin içinin doldurulması için hükümeti adım atmaya ve Kürt sorununun çözümü konusunda bir takvim belirlemeye davet ediyoruz.