’’Ben etnik olarak Kürt kökenliyim, ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile gurur duyan bir vatandaşım. Ben Türk olmaktan, Türk vatandaşı olmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Aslında ben, Türkiye’nin böyle bir sorunun, Kürt-Türk meselesi olmadığının en güzel göstergelerinden bir tanesiyim. Ve ben bir fırsat eşitliğinin en güzel şekilde tezahür ettiği bir örneğim. Ve ben sadece bir örnek değilim. Eminim benim gibi binlerce örnek vardır. Onun için bizim bu açılımımız çok basit bir açılımdır. Yani bu birliktelik, kardeşlik açılımıdır. Biz zaten öyleyiz, başka türlü de zaten düşünemeyiz. Bizim ayrımız gayrımız olamaz. Tabii ki demokratikleşme anlamında bir takım adımları atmamız lazım, herkes için atmamız lazım ve dolayısıyla bu bir süreçtir. Bu bir kardeşlik, birliktelik sürecidir, başka türlü de zaten düşünülmesi son derece yanlış olur.’’  Bu sözlerin sahibi,  geçenlerde İstanbul’da bir yemeğe katılıp gecede kürsüye çıkarak yemeğe katılanlara hitap eden aslen Batmanlı(!) olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Sayın Mehmet Şimşek, Kürt kökenliyim diyor ve hemen sonrasında “Türk’üm, Türk vatandaşı olduğum için büyük bir gurur duyuyorum”, diyor  ve ekliyor “aslında ben, Türkiye’nin böyle bir sorunun, Kürt- Türk meselesi olmadığının en güzel örneklerinden bir tanesiyim.” Aslında sayın bakan ne güzel de sorunun Kürt-Türk meselesinin olmadığının, sorunun onun gibi Kürt(!)’lerin ve doğal anlamda kültürlerini yaşamak isteyen Kürtlerin sorunu olduğunu kavramış.  Sayın Şimşek bilmiyor her halde bir insan sadece tek kökene sahiptir, iki kökene sahip başka birisine rastlanmış değildir; ama bazen her şeyin çakması olabiliyor tıpkı Çinlilerin çakmada meşhur oldukları gibi zaten sayın bakanın Çinlilere Hasankeyf’i sular altında bırakmak için “Gelin, bu projeyi yapalım.” demesi kafalarda soru işaretleri bıraktırmıyor değil. Sayın Bakan! Kürdüm demekle Kürt, Türk’üm demekle Türk olunmaz, öncelikle ne olduğunu özümsemiş olman gerekiyor; ama anlaşılan ne Kürt olduğundur ne de Türk olduğundur daha çok Çinli olduğundur. Ve sayın bakanın şunu da bilmesi gerekiyor; özümsemediği Kürtlüğü, yaşamadığı veya yaşayıp da unutmuş olduğu Kürt kültürünün üzerinden, Kürtlerin temsilcisiymiş gibi kürsülerde Kürtler adına açıklamalarda bulunması doğru değildir ve ayrıca Batmanlıyım diyorsa Çinlilere “Gelin, bu projeyi birlikte yapalım.” diyeceğine; bu projenin karşısındayım ve elimden gelen tüm imkânları seferber ederek Hasankeyf’in yaşaması için mücadele edeceğim, demeli. Son olarak şunu söylemek istiyorum; Kürtler alt bir kimlik değildir, Kürtlerin kültürleri sağlam ve asırlar öncesine dayanan bir kökendir. Kürt aileden dünyaya gelip sonra da asimile olmuş kimselerin kendilerini Kürt(!) gösterip, Kürtler adına konuşmaları doğru olmamakla birlikte bu durum; Kürt halkına ihanet ve Kürt halkının yüz yıla yakın çekmiş ve hala çekmekte olduğu acıya tuz serpmektir!