1 Kasım Cumartesi günü bölgemizde, ülkemizde ve dünyanın değişik yerlerinde insanlar alanlara çıkarak Kobanideki vahşeti protesto etti ve DAİŞ çetelerine karşı kahramanca direnen Kürt savaşçılarını kutlayarak destek çıktı.
Dört saat dayanamaz denilen Kobanê 40 gün direndi ve adını direniş kalesi olarak dünya tarihine yazdırmayı başardı. Bu süre içinde çok canlar gitti çok acılar çekildi ve çok ağır bedeller ödendi.
Ancak verilen bu ağır bedellerin ortaya çıkardığı çok anlamlı ve önemli sonuçlar da oldu. Dünya alem gördü ki saldırganlar ne kadar vahşi olurlarsa olsunlar, saldırıya maruz kalanlar ne kadar imkânsız olurlarsa olsunlar eğer ortada inanç denilen bir mevhum varsa direnmek mümkündür.
DAİŞ çetecilerinin bütün insanlık dışı uygulamalarına ve silah üstünlüklerine rağmen Kobanê direnişçilerinin dayanışma ruhu dünyayı ayağa kaldıran gelişme oldu. Bu nedenle 1 Kasımda dünya vahşete lanet yağdırırken direnişe saygı ve hürmet gösterdi destek sundu.
KORKULAN OLMADI
1 Kasım dünya Kobanê ile dayanışma gününde bütün söylemlere rağmen korkulan olmadı ve olay çıkmadı. 6-7 Ekim tarihlerinde ülke ateş topuna dönerken 1 Kasımda hiçbir taşkınlığın olmaması dikkate değer bir adım olarak görülmelidir. Her iki etkinliğin çağrısı da HDP tarafından yapılmıştı. Bu nedenle 1 Kasım çağrısı hükümetin tepkisini çekti. Olayların nedeni HDP’nin çağrısından kaynaklandı söylemleri yaygınlaştırıldı. Ancak görülmüştür ki neden bu siyasal partinin çağrısı değil. Evet, bu parti insanların demokratik haklarını kullanmaları için harekete geçmesini istemişti ancak bu elbette birilerinin yıkma, yakma, talan etme, öldürme ve öldürülmesini içeremez ve içermiyordu. Birileri durumdan vazife çıkardı ve ortalığı karıştırdı. Sonuçta istenmeyen ve kimsenin tasvip etmediği sonuçlarla karşılaştık ve üzüldük. Böyle olayların olmaması için de herkes duyarlılık çağrısı yaptı.
TAHRİK
6-7 Ekim olaylarında sokakların kontrolsüz kalması ve istenmeyen olayların ortaya çıkması ne kadar yanlış ise o dönemde sarf edilen tahrik edici sözler de o kadar yanlış olmuştur. Bütün dünyanın gözü Kobanê üzerindeyken Kürtler sınır boyunca dizilmiş insanlığın katledilişini önlemek için yürek parçalayan feryatlar koparırken her gün, her saat, her dakika ölüm haberleri gelmekteyken son umut kalesi olarak görülen kent için “düştü düşecek” açıklaması yapmak sanırım doğru bir açıklama olmamıştı. Siyasilerin kendi duyguları ile değil toplumsal mantıkla hareket etmelerinde daima fayda bulunmaktadır. Kullanılan dil çok önemlidir ve toplum hassasiyetleri dikkate alınarak konuşulmalıdır. Son eylemliliklerde de gördük ki eğer tahrik olmazsa olay da olmuyor.
Kimse olayların çıkmamasını alınan güvenlik önlemlerine bağlamasın. Eğer ortam sağduyu ile kontrol edilmez ve aklın yolu kullanılmaz ise alınan önlemlerin faydası sanıldığı gibi olmaz. Bu nedenle yapılması gereken yurttaş ile devleti karşı karşıya getirmek değil ortamın sakinleştirmeye yönelik konuşmalar yapmaktır.
SAĞDUYU KAZANDI
1 Kasımdaki etkinliklerin olaysız tamamlanmış olması sağduyunun kazandığını göstermektedir. Siyasilerimizden beklentimiz toplumu sakinleştirecek, rahatlatacak açıklamalarla birlik mesajı vermeleridir. Tehditkâr bir dilin kullanılması gerginliği artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bu neden herkesten sağduyu ve akliselim davranışlar ve konuşmalar bekliyoruz.