Değerli Okurlar, bugün Aralık ayının 12. Günü. Normalde bu ayda havalar iyice soğumaya başlar, kış etkisini gösterirdi.

Ancak bu yıl mevsim normallerinin üzerinde bir sıcaklık var.

Sık sık yağan yağmur ardından oluşan güneşli hava doğaya ayrı bir güzellik katmış durumda.

Şu anda kırsalda otlar yeşermiş durumda.

Özellikle Sason veya Kozluk kırsalında güzel havaların da etkisiyle yeşil bir örtü oluşmuştur.

Bu güzel havanın aksine, üzücü bir gelişmeden haberdar oldum…

Edindiğim ve şikayet olarak da bana ulaşan bilgilere göre özellikle Sason ve Kozluk kırsalında avlanmaya çıkan avcılar, keklik nesline büyük zararlar vermektedir…

Keklik nesline düşman avcılar her yerde karşımıza çıkıyor ne yazık ki…

Birkaç yüz gramlık et için kınalı kekliklere kıyan zalimlere seyirci kalınmamalıdır…

**

**

Önceki gün mensubu bulunduğum çevre örgütü adına, durumun aciliyetine binaen yazışmalarla vakit kaybetmeden Sason Kaymakamlığını aradım.

Hakkında olumlu ifadeler duyduğum Sayın Kaymakamımızdan, bir telefon zinciriyle veya toplu mesajla tüm köy muhtarları üzerinden avcıların uyarılması için istirhamda bulunmak istedim.

Özel Kalem ve Yazı İşleri Müdürü aracılığıyla Sason Kaymakamına talebimizin iletilmesi için ricacı oldum. Ayrıca Sason İlçe Tarım Müdürümüzle iletişim imkanı buldum, talebimizi ilettim ve olumlu cevap aldım.

Sason’un en önemli yönü doğasıdır. Harika doğasının (Yüksek dağları, buz gibi su kaynakları, cevizleri, üzümleri ve her türlü meyvesiyle) yanı sıra, kınalı keklikleriyle de tanınan Sason ilçemizi ne kadar önemsediğimi bilirsiniz.

Bu köşenin adı ‘Mereto’dur.

Güneydoğu’nun en yüksek dağı olan Mereto, Sason ilçemiz hudutları dahilindedir. Bu kadar önemsediğim bir ilçemizde keklik nesline çok büyük zararlar verilmesine seyirci kalamam.

Sason Kaymakamlığı ve ilçe Tarım yetkililerinin de bu konuda gerekeni yapacaklarına inanıyor ve beklentimizi bu vesile ile bir kez daha dile getirmek istiyorum.

**

**

Oldum olası hayvanları severim. Henüz küçük bir çocukken köy yaşamında vaktimin çoğunu hayvanlara ayırırdım.

Köy yaşamında her zaman bir kedim vardı. Soğuk kış gecelerinde kedimi yorganımın altına alıp, ayaklarımın ucunda yatırırdım. Bazen başucumda yatan kedimin mırlamasıyla uykuya dalardım…

Kırlara çıktığımda karıncaların yuvaları başında saatlerce bekler, onlara ekmek kırıntıları atardım. Ekmek kırıntılarını yuvalarına taşıdıklarında sanki dünyalar benim olurdu, o kadar sevinirdim…

Merhum Annem hayvanlara karşı çok şefkatliydi. Hele anne olan hayvanlar için inanılmaz duygusallığı vardı.

Vefatından önce evimizin neşesi ‘Delalo’ adını verdiğim Kanaryam ile yemek yiyen annemi hiç unutamıyorum. Omzuna konan ve yemeğinden yiyen Delalo’yu hiç kovmayan annem, çocukluk anılarını bizlere anlatırdı…

HAYVAN SEVGİMİN TEMELİ…

Çocukluğumda hayvan sevgisi açısından babamın adı çıkmıştı. Herkes babamın hayvanlara merhametini konuşuyordu.

Babam bize sürekli hayvanlara karşı merhametli olmamızı öğütlerdi.

Köyde herkesin av tüfeği vardı. Babam ise hayatında evimize bir av tüfeği getirmediği gibi, bazılarının yaptığı gibi, “Alın size şu af tüfeğini avlanın” dememiştir…

Babam bize sürekli hayvanlara karşı merhametli olmamızı öğütlerdi.

Bugün hayvanları çok seviyorsam, bunun temeli o yaşama dayanmaktadır.

Köy yaşamındaki hayvan sevgisi üzerine çok anılarım var. Amacım anılarımı anlatmak değil tabi..

Hayvan sevgisinin çocuklarımıza aşılanmasının önemine dikkat çekmek istediğimden hayatımdan örnekler verdim.

Hamd olsun çocuklarım hayvan sevgisi konusunda duyarlı. Eşimin yıllar önce evde beslediği kedilere ve yavrularına gösterdiği sevgi ve şefkat, onların şekillenmesinde etken olmuştur.

**

**

ÇEVRECİLERİN VERDİĞİ MESAJ…

Değerli Okurlar, hayvanlardan söz etmişken, özellikle kar yağışı ve don olayları yaşandığında onların yaşatılmasının önemi üzerinde de durmak istiyorum.

Yoğun kar yağışı ve beyaz örtüye buzlu hava eklendiğinde doğadaki canlılar-hayvanlar yaşama mücadelesine girerler. Yırtıcı hayvanlar için avlanmak çok zorlaşır.

Böylesi şartlarda özellikle kanatlı hayvanlar açlıktan topluca telef olmaya bile başlarlar.

Doğadaki serçe, güvercin, sığırcık, karga vs türlerinin korunması için bizlere düşen görevler var. Batman Çevre Gönüllüleri Derneği gönüllüleri yıllardır topluma anlamlı mesajlar veriyorlar.

Çevrecilerin verdiği mesajlardan birisi şöyledir: “Hayvanların haklarına duyarlı olmayanlar, insanların haklarına duyarlı olamazlar…”

Bilindiği gibi her yıl kış aylarında Çevreciler, doğadaki hayvanları yaşatmak için çabalıyor, topluma anlamlı mesajlar veriyorlar. Çevrecilerin o buz gibi soğuk havada saatlerce kuşlar için çevreye yem bırakmaları topluma çok önemli bir mesajdır.

Amaç, hayvanlar konusunda bir kamuoyu duyarlılığı oluşturmaktır.

**

**

Sosyal medyada ve yerel basında yer alan etkinlikleri ile Batman’da ciddi bir duyarlılık gelişmiştir.

Batman’ın pek çok mahallesinde duyarlı vatandaşlar bu soğuk havada kuşlar için evlerinin balkonlarına, damlarına, pencere önlerine yemler bırakmaktadır. Bu hayırlı gelişmeye az da olsa katkı sundukları için Çevreciler dünyanın en mutlu insanlarıdırlar diye düşünüyorum…

Evet, yıllardır ifade ettiğim gibi yine söylüyorum; birileri (Çevreciler)hayvanları yaşatmak için mücadele verirken, gayret gösterirken, birileri de (Zalim ve merhametsiz avcılar)onları öldürmek için harekete geçmektedir. Yem bıraktığımız alanların çevresinde bazı avcıların dolaştığı yolundaki duyumlar, bu gerçeğin göstergeleridir…

Bizler inşallah iyilerin saflarında yer alanlardan olacağız. Doğadaki hayvanların besin zincirindeki bir kopukluğun vahametinin bilincinde olmalıyız. Bir hayvan türünün yok oluşu, diğer hayvan türlerini olumsuz etkilemektedir.

Biz insanların yaşamları da doğadaki hayvanlara bağlıdır. Bu bilinçle hareket etmeli ve doğadaki bütün canlıların yaşam haklarına duyarlı olmalıyız.

Savunmasız, dilsiz hayvanları keyif için avlayan ve öldüren avcıları da düşünmeye ve tüm toplumumuzu hayvanlar için şu soğuk kış günlerinde duyarlı olmaya davet ediyorum.