Yazık, 24 kişi ölmüş denildiğini duyduğumda dalga geçiyorlar sandım. Ne yazık ki duyduklarım bilgisayar ekranındaki görüntüler ile karşılaştığımda doğrulanmış oldu. Yol yapım çalışmaları süren Batman-Diyarbakır arasında meydana gelen kazadan bahsediyorum. Yazının yazıldığı saatlerde ölenlerin sayısı 25’e yükselmişti. Dile kolay 25 can kuru bir ihmalin kurbanı oldu. Yaralıların kurtulup kurtulamayacakları da Allaha kalmış.
Yetkililerin söz konusu mıntıkada işaretlemelerin yapıldığını belirteceklerini biliyorum. Benim derdim artık işaretler değil. Çünkü işaretleme yapılmış olsa da, yeterli olsa da, yetersiz olsa da, suçlu ortaya çıksa da, çıkmasa da sonuç değişmeyecek. 25 can ihmalin kurbanı olmuş bir kere.
Bu kaza mı katliam mı dedirten olay bize çok açık bir şekilde göstermektedir ki direksiyonun başına geçtiğimizde kentimizi ayrı bir kişiliğe büründürüyoruz. Hele hele toplu taşıma araçlarını kullananların neden dikkatle izlenmesi gerektiği, her önüne gelenin toplu taşıma araçlarının direksiyonuna geçmemesi gerektiği artık çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Çünkü kontrolsüz olan bu alandaki durum ne yazık ki can almaya devam ediyor.
Yol yapım ve onarım levhalarının bulunduğu alanlardaki hataların nasıl sonuçlanabileceğinin en iyi örneği bu son kaza olarak gösterilebilir. Bu tür riskler taşıyan bölgelerin trafik denetim ekipleri tarafından en azından zaman zaman kontrol altında bulundurulması gerektiği açık bir şekilde görülmektedir. Bu kazalara takdiri ilahi deyip geçmek yeterli olamamaktadır. Bizim eğitimse eğitim, cezalandırma ise cezalandırma, uyarı ise uyarı, kontrol ise kontrol ederek bu kazaları en aza indirmenin yolunu bulmamız gerekmektedir.
Sonuç olarak kontrollü gitme ile süratli ve kontrolsüz gitme arasındaki zaman farkı en fazla on bilemediniz on beş dakikalık bir zaman diliminden ibarettir. Ancak giden yaşamların maliyeti düşünüldüğünde, ortaya çıkardıkları sonuçlar düşünüldüğünde yapılan hatanın ne kadar insan ve zamanı heba ettiğini idrak edebiliriz.
Bu kazalar ve ortaya çıkan korkunç tablolar çift şerit uygulamalarının önemini de ortaya çıkarmaktadır. Böyle bir kazanın çift şerit uygulaması olan bir alanda meydana gelmesinin imkânı var mıdır? Cevap elbette “yok” olacaktır. Denilecektir ki zaten bunun çalışması yürütülüyordu. Bunu biz de biliyoruz. Aynı yolun ne kadar tehlikeli olduğunu bilenlerdeniz de. Ancak bunları bilmemiz ne yazık ki istenilmeyen kazaların oluşumunu engellemiyor. Görüldüğü gibi bu çalışmaların hızlandırılması ve kritik noktaların bir an önce düzenlenmesi gerekiyor.
Karayollarında meydana gelen trafik kazalarında her yıl binlerce yurttaşımızı kaybediyoruz. Bunun kader olmadığı ve tamamen ihmalden meydana geldiğini bilmeyenimiz de yok ama ne yazık ki bilgilerimiz bizi doğru tavra yönlendirmede yetersiz kalıyor. Anladığımız tek dil ceza dili oluyor. Hayatımızın değerinden ziyade trafik ekiplerinin yazacakları birkaç liralık cezayı daha çok önemsiyoruz.
Aşırı hız yapmak bizde
Hatalı sollama yapmak bizde
Alkollü araç kullanmak bizde
Emniyet kemeri takmamak bizde
Karşı taraftan gelen aracın hakkını görmezlikten gelmek bizde
Bütün bunlar olunca doğal olarak en fazla ölüm ve kaza da bizde oluyor.
Trafik kazaları sonucunda her yıl uğradığımız can ve mal kaybının bir savaş maliyetinden farksız olduğunu anladığımız gün belki bu tür acı olaylar azalır. Bu tür kazaların artık kaza olmaktan ziyade katliam olarak algılanması gerektiği tespitimize bilmem katılır mısınız?