Memlekette korkunç bir siyasi rekabet ve mücadele sürdürülüyor. Bir tarafta iktidarda bulunan siyasal parti ve cumhurbaşkanı var. Diğer tarafta ise diğer siyasi partiler. Ancak bu mücadele ikili yürüyor. Bazı alanlarda iktidar ve muhalefet birlikte hareket ediyor bazı alanlarda ise sağ ve sol ayrı kulvarlarda çatışıyor.

Demokrasinin gereği olarak siyasi partilerin mücadele alanı sandıktır. Sandıkta vatandaşlar hangi siyasi partiyi ne kadar desteklediklerini ortaya koyar  ve ona göre sonucu belirlerler.

Ülkemizde de son seçimlere kadar durum böyleydi. Ancak 7 Haziran seçimlerinde çıkan sonuçlar iktidar partisini tek başına iktidardan düşürünce madalyonun diğer yüzü devreye girdi ve bu seçim sonuçları adeta yok sayıldı.

Vatandaşa sen istediğimizi yanlış anladın sana bir şans daha veriyoruz yine sandığa git ve ne söylediğimizi anla denildi! Vatandaş mesajı aldı ve istikrar uğruna tercihini yeniden düzenledi. Sonuç tam olarak istenildiği gibi olmasa da tek parti iktidarı olarak ortaya çıkmış oldu.

Lakin mesele bitmedi. İktidar partisinin oy kaybı yaşadığı bölgelerde gerekli önlemlerin alınması gerektiği fikri hasıl oldu ve bu çalışmalar başladı.

Bugüne kadar 20’ye yakın DBP’li belediye başkanı görevlerinden uzaklaştırıldı ve bir kısmı da tutuklandı. Doğal olarak Belediye yasasına göre meclis toplanarak yerlerine vekil belediye başkanı seçti. Lakin bu durumun iktidar kanadındaki rahatsızlığı gideremediği anlaşılıyor.

Demokrasinin olmazsa olmaz kuralı gereğince Belediye başkanlarının görevlerine iadeleri beklenirken Adalet ve Kalkınma partisinden yeni bir ses geldi. Seçilmiş belediye başkanlarının yerine meclise de başkanlık edecek olan memur Kayyum atanması fikri?!..

Stardan Nevin bilgenin haberi şöyle; “AK Parti Yerel Yönetimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, Büyükşehir Yasası’nda değişiklik öngören kanuna, Doğu’da teröre destek veren, iş makinalarını hendek kazıp barikat kuran teröristlerin hizmetine sunan HDP-DBP’li Belediye başkanlarının görevden alınıp, yerlerine merkezden kayyum atanmasını önereceklerini söyledi. Özhaseki, “HDP’lilere bakıyorum pes diyorum. Devleti bölmeyi çalışıyorlar. Yetkiyi kötüye kullanan belediyeler var. Onun için kısıtlayıcı, sınırlandırıcı güvenlik öne çıkaran yasa çıkarıp yetkileri alalım dersek tüm vilayetlere zulüm etmiş oluruz. İş makinalarını valilik emrine verirseniz Bayındırlık İl Müdürlüğü’ne dönerler. Yerinden yönetime yetkilerin gitmesi lazım. Ancak bunu kötüye kullanan belediye başkanlarının yetkileri elinden alınmalı, onların yerine belediye meclisinden değil, kamudan birisinin atanmasını öneriyoruz. Görevden aldığınızda meclis yerine seçiyor. Çoğunlukta kim varsa onu seçiliyor. Bunlar istisnadır. Bin 300 belediyenin olduğu yerde bir elin parmakları kadardır. Kamu görevlisinin kayyum gibi atanması daha doğrudur” diye konuştu. 

BUNA İZİN VERMEYİZ

Bunların henüz tartışılan öneriler olduğunu anlatan Özhaseki, “Netleşmiş bir şey yok. HDP dışında kimsenin itiraz etmeyeceğini düşünüyorum. Ben teröre destek verenlerden, devletin temeline dinamit koyanlardan bahsediyorum. Kimse buna izin vermez” dedi. Özhaseki, şu anda belediye başkanının düşürülebilmesinin mümkün olmadığını, sadece bütçenin kabul edilemediğini de hatırlattı.

Yasayla yapılacak diğer bir düzenlenenin hak ve yetkilerin yeniden düzenlemesi olacağını belirten Özhaseki, iş makinalarını devletin aleyhine kullananlara kimsenin izin vermeyeceğinin altını çizdi. Mehmet Özhaseki, “Verilen iş makinaları ile hendekler kazıldı. Bunun tedbirlerinin alınması lazım. CHP ve MHP’li arkadaşlarımızla da konuşacağım. Amacımız belediyelerin daha iyi hizmet vermesini sağlamak. Meclis kapanmadan düzenlemeyi yasalaştırmayı planlıyoruz. Bütün çabam bunun üzerine” dedi. Özhaseki, ‘HDP’li belediyelerin suyunuzu keseriz, otobüsü de çalıştırmayız’ dediklerini belirterek, “Hendekleri kendi iş makinalarıyla kazıyorlar. Bunun tedbirini almayacak mıyız. Hizmeti, demokrasiyi yok ediyorlar. Her sistem kendi içinde tedbirini alır” diye konuştu.

Bu özetle biz demokrasiyi ve halkın tercihini dikkate almıyoruz ve bu ülkeyi kendi bildiğimiz sistemle idare edeceğiz demekten başka bir anlam taşımaz.

Bu aslında sandıkta kazanılamayan başarının masa başında alınan kararlarla sağlanması manasına gelir. Kaldı ki bunun uygulaması da öyle masada oturulduğu gibi kolay olmayacaktır. Çünkü Belediyede belediyeleri sadece belediye başkanı yönetmiyor. Belediyenin bir meclisi var ve kararlar oradan çıkar. Meclis çoğunluğu ne karar verirse başkan ona uymak zorunda.

Bundan sonra Belediyenin bir de daimi encümeni var. Yürütme ile ilgili kararların çoğu bu encümenlerin almış oldukları kararlardan sonra uygulanıyor.

O kadar da değil bir de Belediye başkan yardımcıları, müdürleri ve diğer çalışanları var. Bunların da tabi oldukları bir çalışma düzeni var. Bütün bunları yok sayarak kayyumla belediye idare etmek pek sağlıklı hizmetler doğurmayacaktır.

Ancak bunların hiç biri önemli değil kayyum şirket yönetimine el koyduğu gibi polis gücü ile istediği kararları alır diyorsanız. İşte orada yapılacak bir şey yok. Ancak bunun adına da demokrasi, hak, hukuk, idare falan denilmez yönetime el koyma denir ki askeri darbeden farkını varın siz belirleyin.