Suriyede olayların patlak vermesinden itibaren sürekli olarak yönetimi uyarmayı görev bildik. Suriye krizinin riskli bir kriz olduğunu yöneticilerin bu konuda hassas olmaları gerektiğini, Irakta ortaya çıkan yanlış hesabın düzeltilmesi adına Suriyede yanlışa yönelinmemesi gerektiğini hatırlattık.
Şu ana kadar ortaya çıkan sonuç göstermektedir ki AKP bildiğim bildik yaptığım yaptık mantığından en ufak bir taviz verme niyetinde değil. Ancak bizde belirtmeliyiz ki bu politika sağlıklı bir politika değildir.
Türkiye’nin Suriye meselesinden oynadığı rolün İnsanı Yardım çalışmaları ile sınırlı olduğu yönündeki söylemlerin gerçekleri net olarak ortaya koyan bir anlayış olmadığı ortadadır. İnsani yardımdan öteye Özgür Suriye Ordusu olarak tanıtılan yapıya Türkiye’nin silah yardımı başta olmak üzere bir dizi askeri yardım yaptığı artık dünyanın değişik ülkelerinin gündemlerinde de tartışılmakta ve kabul görmektedir. Bu ordunun merkez üssünün Hatay olması veya gösterilmesi de bu konudaki kanıyı güçlendiren bir durumdur.
Suriye konusundaki diğer bir gelişme ise Türkiye’nin Suriye yurttaşları için bir sığınma merkezine dönüştürülmüş olmasıdır. Kurulan kamplar, yapılan düzenlemeler de göstermektedir ki hedef daha çok sığınmacıyı kabul ederek buradaki kamplarda yaşayan insanların sayısını yüz binlerin üzerine çıkarmak ve sorunu BM ‘ye havale etmeye çalışmaktır.
Kamplarda zaman zaman ortaya çıkan isyanvari ayaklanmalar da burada kalan sakinlerin sıkıntılarını çözmeden ziyade beklentilerinin karşılanmaması da söz konusu olabilmektedir. Dış İşleri Bakanlığı koordinesinde yürütülen bu çalışmaların ülke içinde de sorun yaratmaya başladığını görmek olayın başka bir üzücü yanı olarak ortada durmaktadır.
Silahlı eğitim çalışmalarının yapıldığı istihbaratı ve duyumları alanın Suriyelilerin kaldıkları APAYDIN kampını ziyaret etmek isteyen CHP heyetine kampa giriş izni verilmedi. Heyetin içinde Milletvekillerinin bulunduğunu da belirtelim. Konu ile ilgili olarak yapılan açıklamalara verilen cevapların da daha vahim olduğu açık. Kampta kalan insanların güvenlikleri nedeniyle heyete izin verilmemiş! Kampta bulunan sığınmacı konumundaki insanların hayatları CHP heyetinin ziyareti ile nasıl oluyor da tehlikeye giriyor bunu anlamak mümkün değil.
CHP cephesinden gelen açıklamalar değerlendirildiğinde kampın adı her ne kadar Apaydın kampı olsa da içende kap karanlık işlerin döndüğü şüphesi ağırlık kazanıyor. Kampı ziyaret etmek isteyen İnsan Hakları izleme komisyonu ise bu gelişmelerden bir hafta sonra izin çıktı. CHP’lilerin katılmayı uygun bulmadıkları bu ziyaretten sonra yapılacak açıklama dikkate değer olacaktır ancak bu arada kamplarda ne gibi düzenlemelerin yapıldığı da sürekli merak konusu olacaktır.
Bundan daha ilginç olan ise bunca tartışmadan sonra Hatay da buluna Suriyelilerin kaldıkları kampa ABD Adana konsolosu j. Espinoza’nın yaptığı ziyarettir. Bu ülkenin kurucusu olan bir siyasal partinin seçilmiş milletvekillerinin giremedikleri kamplara ABD konsolosları ellerini kollarını sallaya sallaya girebiliyorlar.
Adı her ne kadar Aydın veya apaydın olsa da Suriye politikası konusunda karınlık senaryolarla karşı karşıya kaldığımız açıktır. Düşürülen uçağın akıbetinin bile geleneksel “araştırıyoruz” açıklamalarına takıldığı bu dönemde tampon bölge ve hava sahasının oluşturulması çalışmalarına diğer ülkelerden olumlu bir tepki gelmediği göz önüne alındığında izlenen politikanın gözden geçirilmesinde fayda olduğunu hatırlatmamız gerekir.
Suriyede Beşar Esad yönetimi ister gitsin ister kalsın Türkiye ile Suriye arasında oluşan kırılganlığın kolay kolay düzelmeyeceğini unutmamak gerekir.
Mevcut durumda Türkiye’nin içine düştüğü durum bütün komşuları ile problemli bir ülke durumuna düşme görüntüsünden ibarettir. Bizce yapılması gereken iş başkalarının ne yapacaklarını hesaplamaktansa İktidarın yeni düzende Kürtleri yanına çekecek politikalar konusunda yoğunlaşmasıdır. Bu durum hem ülkenin geleceği için hem de hükümettin Sünni politikalarına da daha uygun düşer kanasındayız.