Bundan birkaç sene önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Kürt meselesi ile ilgili olarak iyi şeyler olacak demiş ve herkes büyük bir umutla olacak iyi şeyleri beklemeye başlamıştı. Aslında gizliden gizliye olup bitenlerde anlaşma sağlanmış olsaydı hakikaten iyi şeyler olacaktı ama ne olduysa birileri arı kovanına çomağı sokmayı marifet bilmiş işler istenilen şekilde bitirilememişti.
Buna rağmen kalındığı ve tıkandığı yerden devam etmek gibi bir zorunluluğumuz var. Ülke olarak, bölge olarak, halk olarak millet olarak gerçekten iyi şeylere ihtiyacımız var. İyi şeyler istemenin haklı gerekçelerimiz de var çünkü insanlarımız ölüyor!
Aklıselim oturup etrafımıza bakmamız lazım. Birbirimizi dinlemezsek, birbirimizi önemsemezsek neler kaybedeceğimiz üzerinde tartışıp kafa yormamız lazım. Belki de etrafımızdaki kargaşa aynı zamanda birlikte yaşamak isteyip istemediğimize dair derin bir uçurumun kenarı da olabilir. İş işten geçmeden etraf darmadağın olmadan, derin vadilerde kaybolmadan iyi şeyler olmalı.
Herkesin savaş dediği bir yaz sıcağında biz çıkıp hayır “ATEŞ KES” diyoruz. Bunun için haklı olduğumuz gerekçelerimiz var. Hiç kimse birlikte yaşam ve hak ve hukuk tanıma konusunda fırsat kollamamalı olup biteni kendine doğru yontmamalıdır. Ellerinde silah bulunan insanların taleplerinin gerçekleşmemesi durumunda veya varlıklarının dikkate alınmaması durumunda tepkili olmalarını anlamak mümkün. Çatışma için her zemin ve ortamın adata teşvik edilme durumu da olabilir. Niye çatışma çıkıyor deyip sitem edenlerin neden operasyon yaptıklarını açıklayamamalarının da farkında olarak biz yine de ateşkes diyoruz.
Bu ateşkes meselesini önce sen yok önce ben mantığı ile değerlendirilmemesi çağrısında da bulunuyoruz.  Kaybedilen her canın aynı zamanda barış güvercini olan annelerimizin yüreklerini yaktığını unutmamak gerekiyor. Meselenin anlaşılmadığını iddia edebilecek yeryüzünde tek bir varlığın bulunmadığına inanıyoruz. İstenildiğinde yıkım ve ölüm konusunda herkesin sonsuz güç sahibi olduğunu da biliyoruz ama biz yine de “yaşam” diyoruz.
14 Temmuzda Diyarbakır’da bir miting düzenlenecek öyle inanıyoruz ki bu mitingde konuşulacak olan önerilecek olan şey barış ve özgürlük olacaktır. Bu mitinge karşı sergilenecek olan tavır yani daha açık söylemi ile devletin mitinge gösterecek demokratik yaklaşım belki de bir ateşkesin başlaması için uygun ortamın gerçekleşmesini de sağlayabilir. Burada olumlu bir hava yakalanabilirse Ramazan ayının başlaması ile birlikte yapılacak olan talepler ve çağrılar doğrultusunda bir ateşkese gitme şansımızın olması ihtimali var.
Bu anlamda herkesin bu sürece aktif destek vermesi çağrısında bulunuyoruz. Kendini demokrat gören, İnsan Haklarına saygı gösteren, ülkedeki ateşten muzdarip olan her yurttaşı artık akan kanın durması konusunda elini taşın altına sokmasını bekliyoruz.
Umutların bu kadar yıkıldığı bir ortamda çıkıp büyük bir umutla barış ve ateşkes çağrılarında bulunmanın böyle bir taleple ortaya çıkmanın risklerini de bilmiyor değiliz ama biz her türlü riskin ve eleştirinin evlere gelen tabutlardan duyduğumuz rahatsızlıktan daha büyük olamayacağını düşünüyoruz.
PKK ye de vurma diyoruz
Devlete de operasyon yapma diyoruz.
Vekillere tatil yapmayın kan akıyor diyoruz
Annelere de yüreklerinizi yakan ateşe dur demeye herkesi çağırın diyoruz
Millet adına savaşanlar lütfen millet adına artık milletin evlatlarını öldürtmeden uzlaşmanın yolunu bulun diyoruz.  Bizlerden başka ne yüreği yananlar var ne de gidilecek başka bir diyar bunu lütfen dikkate alın. Savaş değil barış, çatışma değil ateşkes diyoruz.
Bunun zeminini hazırlamak için de herkes adım atmalıdır. İmralı ziyarete açılmalı silahlar susmalıdır.