Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı son veriler Türkiye’de en yüksek işsizlik oranı ile Batman birinci oldu. Böylece olumluya bir türlü çeviremediğimiz konumumuz bir anda olumsuzlukta birinci sıraya oturmuş oldu. Kendimizi ne kadar eleştirsek azdır!
Bu yüksek beceriksizlik durumundan dolayı kimse kendini gerekçelerle aklamaya çalışmasın. Çünkü bu beceriksizlik çorbasında hepimizin suçu var, eksiği var, vurdumduymazlığı var. Hal böyle olunca da bu utancı silmek için çabalamak da hepimize düşmektedir. Yani şehrin bütün bileşenlerine. En küçüğünden en büyüğüne kadar, fikir sahibi olandan olmayanına kadar, bir oy için bir kurşun sıkmaya hazır bekleyenden seçimden haberi olmadığı için oy kullanmaya unutana kadar, zengininden tefecisine kadar.
O halde yapılması gereken bu yüksek işsizlik oranını düşürecek adımlar atmak. Bunu nasıl yapacağımıza da birlikte karar vermemiz gerekiyor. Devletin elinde ne kadar para ve imkan var. Yerel yönetim neler yapabilir. İşveren kurumları nasıl katkı sunabilir. Sermayedarlar hangi alanlarda yatırım yapmalı. Tefeciler artık bedava para kazanıp insanları intihara yönlendirmekten vazgeçip yatırım yapmaya nasıl yönelmeli. Hangi sektörlerde hem kar hem istihdam yaratılabilir gibi soruların cevaplarını tartışmak için bir araya gelmemiz gerekiyor.
Çünkü eğer bir araya gelip bu soruna çözüm bulmak için çabalamazsak yakında başımıza farklı dertler açılacak ve o zaman da bu günkü duruma gelmek için bile oldukça fazla enerji sarf etmemiz gerekecektir.
Buna anlamak için kâhin olmaya, fal bakmaya falan da gerek yok. Dünyada örnekleri var. Bilgisayar başına geçip dünyada yüksek işsizlik oranına sahip olan ülkelerin durumlarına ve karşı karşıya kaldıkları sosyal sorunlara bakmak yeter ve artar bile.
Şunu bilmek zorundayız; çoğunluğun aç ve açıkta olduğu bir yerde huzurdan bahsetmek, rahatlıktan bahsetmek mümkün değil ve olamaz. Çalışacak iş bulamayan, karnına doyuracak imkan bulamayan insanın neler yapacağını hesaplamak gerekiyor. Hani “komşusu açken tok yatan bizden değildir” felsefesine yönelip başımızdan takkeyi cebimizden misvakı eksik etmiyoruz ya bilmeliyiz ki komşularımız aç ve biz tokuz. Onlara yardım etmiyoruz ve o takke ile misvak da bizi kurtaramayacaktır.Çünkü beraber saf tuttuğumuz aç insanları kandırmayı becersek bile (haşa) Allah’ı kandıramayız değil mi?!
Bu gerçeklikler doğrultusunda gelelim önerimize. Biz kentin kalkınması ve işsizlik oranlarının düşürülmesi için yapılan çalışmaların en azından bir kısmını biliyoruz. Bu konu ile ilgili olarak çalışmaların sürdürülmekte olduğunu iş ve işçi bulma kurumunun çalışmalar yürüttüğünü de biliyoruz ancak bütün bu çabaların bizi işsizlikte birinci sıraya oturtmaktan kurtaramadığını da biliyoruz. Bu nedenle kısa bir süre içerisinde ilimizde işsizlikle ilgili sorunların konuşulması ve önerilerin toplanarak değerlendirilmesi için bir koordinasyon kurulunun toplanmasını öneriyoruz. Bu toplantı Kent konseyinde de olabilir, Sayın valinin başkanlığında da olabilir, Sayın Maliye Bakanının başkanlığından da gerçekleşebilir. Ancak önemli olan kentin ilgili bütün bileşenlerinin bu koordinasyona önerileri ile katılımlarının sağlanmasıdır. Siyasal görüş ve imkanlarına bakılmaksızın katkı sunan bütün görüşler değerlendirilmeli, çalışma raporlaştırılmalı ve gerçekleşmeler için takibine başlanmalıdır. Çünkü eğer bizler üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmezsek kusura bakmayalım ama kimse gelip ağzımıza süt vermez. Önce çabalayacağız, sorunları tespit edeceğiz, imkânları değerlendireceğiz, neleri isteyeceğimizi ortaklaştıracağız ondan sonra da kimin kapısına dayanacaksak dayanacağız. Sağlam bir rapor ve gerçekçi taleplerle.  O zaman belki utanç kaynağımız olan Türkiye birinciliğinden kurtulmayı başarırız.