Allah kimseyi açlıkla imtihan etmesin! Bu sözün durduk yerde söylenmediğini her halde kamu ve özel sektör yöneticileri ile patronları biliyorlardır. Açlık ve fakirlik bütün kötülüklerin anası olarak kabul edilir. Bu nedenle açlık ve sefalette değil tokluk ve çoklukta rekabet etmek gerekiyor. Açlık ve yokluğun yaşandığı diyarlarda tokların ve çokluk sahiplerinin de rahat edemediklerini bu yüzden mekânı terk ettiklerini çok iyi biliyoruz. Yani sadece yokluk çekenler ekmek için göç etmiyor bazen sermaye sahipleri de sermayelerini korumak için başka taraflara kaçıyorlar ancak kaderlerinden kaçmaları pek mümkün oluyor mu bunu en iyi kendileri bilir!
Batman son olarak açıklanan verilere göre Türkiyenin en çok işsizliğe sahip kenti durumundadır. Çalışır durumdaki insanlarımızın dörtte biri çalışacak iş bulamamaktadır. Geri kalanların çoğu da bulabilirse asgari ücretli bir işte veya eş dost akraba yanında çalışabilmektedir. Bunu bulamayanlar ise çareyi ailesini terk edip gurbete gitmekte buluyor. Var olan 49 mahallenin üç dört tanesini çıkarırsanız ortalama gelir düzeyi asgari ücretin altında kalmaktadır. Nüfusun %40’lık bölümü açlık sınırında yaşıyor fakirlik sınırının altına olanların oranları %60’ın üzerinde ancak hakkını verelim zengin olanın da durumu epey iyi gidiyor.
Elbette başta da belirttiğimiz gibi fakirliğin eşitliği gibi kör bir mantığın taraftarı olamayız. Çoğunluk yokluk içinde diye zenginlerimizi de dışlayamayız ancak beklenti sahibi olmak doğal karşılanmalıdır. Sermaye sahiplerinin kendi sermayelerini artırmaları en doğal hakları lakin yaşadıkları topraklara yatırım yapmakta temel görevleri arasında olmalıdır.
Biz zenginlerimizden memleketlerine dönmelerini beklerken, bölgeye yardım etmelerini beklerken elbette fitre ve zekâtlarını Batmanlı hemşerilerinize verin demekle yetinmiyoruz.  Biz Batmana yani memleketinize yatırım yapın, iş olanakları yaratın ve insanlara iş imkânı sağlayın diyoruz. Batıda sermayenizi korumak için gösterdiğiniz gayreti burada hem sermayeniz hem de halkınız ve memleketiniz için gösterin diyoruz. Bu kadarını da isteme hakkını kendimiz de buluyoruz doğrusu.
Yatırım ve istihdam konusunda bu kadar hassas olduğumuz bir dönemde bir de bu kentin nüvesini oluşturan bazı kurumlarımızın işçi çıkarma çalışmaları yürüttüklerini duyunca burnumuzdan solumaya başlıyoruz. Çünkü bu memleketin işini kaybeden insanların sayısının artmasına asla tahammülü yok ve olamaz. Biz bir kişiye aş ve iş için çırpınırken kar’ımız azalıyor, dışarıdan daha ucuza mal alabiliyoruz, konjektör durum bize farklı olanaklar sunuyor gibi savunmaların ardına sığınarak işçileri işten çıkarma çalışmaları yürütmek bu memlekete düşmanlık etmekten başka anlam taşımıyor.
Biz bunu söylerken söylenenlerin ekonomik kriterlere göre doğru olmadığını elbette iddia etmiyoruz. Biz içinde bulunduğumuz koşullarda istihdam alanlarının daraltılmasını, insanların işlerinden çıkarılmasını, ekonomik çekinceler nedeniyle sosyal patlamalara yol açacak adımlarını atılmasına karşı olduğumuzu ifade ediyoruz.
İnsanların ve toplumların sadece siyasal yaşamları yok. Aynı zamanda sosyal, ekonomik, kültürel yaşamları da bulunmaktadır. İnsanların bu alanlarda da varlıklarını sürdürmeleri gerekiyor. Siyasal yaşamdaki zıtlıklar üzerinden eğer yaşamın diğer alanlarını yok etmeye kalkışırsak ortada ne toplum kalır ne düzen.
Siyasal yaşam tartışmaları başta olmak üzere bütün gelişmeler insanların daha huzurlu ve rahat bir yaşam sürdürmelerini amaçladığına göre bazı kaygılar nedeniyle hayatları zehir etmenin bir anlamı bulunmamaktadır. Bir doğrunun hatırlatılması için ilada sokaklara çıkıp eylem yapmak gerekmiyor. Kurumların da bu gerçeklikleri görüp ona göre düzenlemeler yapmaları gerekiyor. Oldubittilere getirerek insanları aç bırakırsanız insanlar sizden hoşlanmamaya başlarlar. Aç olan insanlardan mantıklı adımlar atmalarını beklemek pek de doğru bir tavır ve beklenti olmasa gerek.
İlimizde faaliyet gösteren ve göz bebeğimiz gibi korumaya çalıştığımız TPAO, TÜPRAŞ, TPIC,BOTAŞ ve diğer kurumlarımızın istihdam alanlarını daraltmalarını ve işçi çıkarmalarını olumlu bulmuyoruz. Aksine ortaya çıkan durumların pozitif olarak değerlendirilmesini ve istihdam alanlarını genişletmeleri istiyoruz. Batmanda on yıl önce onbinlerce işçi bu alanlarda çalışıyordu bu sayının yine 90’lı yıllardaki duruma yükseltilmesini bekliyoruz. Çünkü biz bu durumda işçi çıkarmanın akıl karı olmadığını çok iyi biliyoruz.