Kürtlerin kendi kararlarını verdikleri Irak Kürdistan federal bölgesinde bir süredir devam eden referandum çalışmaları konusunda ortak karar alma çalışmalarına hız verildiği görülüyor.

Bugüne kadar anayasaya göre yapılması gereken referandum merkezi hükümetin yaklaşımları nedeniyle gerçekleştirilemezken Kürt siyasal partileri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle süreç hep tıkanıklık yaşadı.

Sonuç olarak gündeme bölgesel yönetimin başkanı Mesut Barzani’nin bağımsızlık için referanduma gitme arayışları damga vurmuşa benziyor.

Konu ile ilgili olarak rudaw kaynaklı şu haber yayınlandı: “Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasında bugün yapılan toplantıda, referandumun Kürt milletinin haklı demokratik bir talebi olduğu, referandum için Irak Parlamentosu ile hükümet nezdinde diyalog kurulması gerektiği bildirildi. KDP ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) bugün Erbil’in Pirmam (Selahaddin) ilçesinde bir araya geldi. Toplantı sonrası yapılan ortak yazılı açıklamada, referandumun Kürt milletinin haklı, demokratik bir talebi olduğu, referandum için Irak Parlamentosu ve hükümetiyle diyalog kurulması gerektiği belirtildi.

Açıklamada Irak’ın içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durumla ilgili ise şöyle dendi:

“Ne yazık ki şu anda içinde bulunulan ortam endişe verici. Kürdistan halkı olarak, parlamento ve hükümette yaşanan sorunların bir parçası değiliz. Mevcut sorunların çözümü için çaba verdik, veriyoruz da. Sorunların çoğalmasında herhangi bir etkide bulunmadık.” Kürt gruplarının Bağdat’ta tek ses ve birlik içinde olduğu vurgulanarak, “Kürt siyasi karar mercileri, tek vücut olmuş durumda.". KDP ve KYB’nin Saddam rejiminin devrilmesi, Irak’ın federal sisteme geçmesiyle KDP ve KYB’nin ulusal bilinç ve görev sorumluluğu aldığı, sayısız kurban verildiği kaydedildi.
Kürt siyasi partilerin, en yakın zamanda ortak bir komisyon kurarak taleplerini Irak Hükümeti’ne iletmesi gerektiği ifade edildi. Açıklamanın sonunda ise, tüm siyasi Kürt taraflarının rekabet, intikam ve kişisel çıkarları bir kenara bırakarak yasal ve siyasal yollarla çözümün için çalışması çağrısında bulunuldu. (Rûdaw-16 Nisan 2016 Hürbakış)”

Bu açıklamanın ilk etapta kafaları karıştıran bir açıklama olduğunu belirtmek gerekiyor. Çünkü bir yandan bağımsızlık için referandum talebinde bulunulurken diğer yandan merkezi hükümete bu talebin gerçekleştirilmesi için başvuruda bulunmak çelişki olara ortaya çıkıyor.

Kaldı ki sonuç olarak eğer belirtildiği gibi bir bağımsız Kürdistan için referandum yapılacaksa buna merkezi hükümetin evet demesini beklemek abesle iştigalden başka bir şey değil. Böyle bir durum dünyanın en demokratik devletlerinde bile zor gerçekleşebilirken bunu Irak gibi savaş ortamında bulunan ve demokrasisi yerleşmemiş bir ülke yönetiminden beklemek hayal ile iştigal gibi görünmektedir.

Buna rağmen açıklamada belirtiler şu cümlenin de önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir; “tüm siyasi Kürt taraflarının rekabet, intikam ve kişisel çıkarları bir kenara bırakarak yasal ve siyasal yollarla çözüm için çalışması çağrısında bulunuldu.”

Buradaki yasal ve siyasal yol ile tanımlanan uluslar arası temayül, ırak anayasasındaki durum, fiili durum ve savaşsız bir çözümden ibaret olarak algılanabilir.

Lakin Anayasada bulunmasına rağmen Musul, Kerkük gibi yerleşim yerlerinde DAIŞ’ten önce ve sonraki dönemlerde bile Irak merkezi hükümetinin olumlu bir adım atmadığını hatta Kürdistanda çıkarılan petrolün satımı konusunda petrol gelirlerinin merkezi hükümetin hesabına gitmemesi gerekçe gösterilerek memur maaşlarının gönderilmemesi dikkate alındığında bağımsızlığa giden yolda yapılacak referanduma merkezi hükümetin evet demesini beklemek pek mümkün görünmüyor.

Kürt siyasi partilerinin bu konuda tek ses olması ise kendi parlamentolarında alınacak bir referandum kararı konusunda yararlı bir adım olabilir. Bu konuda Kürdistan Bölgesel Yönetiminin veya federal Kürdistan’ın kuruluşunda etkin rol alan Kürdistan Demokrat Partisi ile Kürdistan Yurtseverler Birliğinin ortaklaşmış olması önemli bir adım olarak kabul edilebilir.

Sonuç olarak belirtilmelidir ki Irak Kürdistan federal bölgesinden bağımsızlık referandumuna gidilmesi konusunda Kürt siyasal partilerinin ortaklaşmaları hayati önem arz etmektedir. Çünkü özellikle bölgenin yönetiminde etkili olan siyasetçilerin ortak hareket etmeleri tabanın güçlü bir karar almasını kolaylaştıracaktır. Merkezi hükümetin itirazları ve bölgenin çatışmalı ortamı değerlendirildiğinde alınan kararların uygulanması ve bu uygulamaların ulusal ve uluslar arası kamuoyu tarafından kabul edilmesi süreçlerinin oldukça sancılı olacağını kestirmek zor değil. İşte bu nedenle birlikte hareket etmenin büyük yararı bulunmaktadır. Çünkü bağımsız bir Kürdistan’ın başta Kürt nüfusu barındıran komşu ülkeler olmak üzere birçok devlet tarafından kolay kolay hazmedilemeyeceğini bilmeyen yok. Bugün kabul yönünde hareket edileceği kanaati uyandıran birçok ülkenin sonrada yan çizme çabasına girme ihtimalini unutmamak gerekiyor.

Buna rağmen konjektörel durum değerlendirildiğinde Kürtler açısından bu durumdan daha fazla avantajlı bir dönemin bulunmadığını da kabul etmek gerekiyor.