Her devletin kendine göre sistemini koruyan unsurları ve birimleri bulunmaktadır. Bunlar genelde istihbarat ve güvenlik kurumlarıdırlar. Bu hassasiyet bilindiği içinde bu kurumların hiyerarşik yapılarına ve teamüllerine dikkat edilir.
Bu tür kurumlarda tuğlalar tek tek seçilerek döşendiği için de dışardan yapılan müdahaleler yapıyı da yapının estetiğini de bozar.
Peki, bu durum bu kurumları bir dokunulmazlık zırhı oluşturur mu?
Elbette oluşturmamalı.
Bu kurumlar her ne kadar belli bir yapı içerisinde görevlerini yapıyorlarsa da denetim konusunda çok sıkı bir takibat içinde bulunmaları zorunluluk. Aksi halde bazı kişilerin ellerindeki yetkiyi kötüye kullanarak vatandaşlara zarar vermeleri söz konusu olur ki bu kabul edilecek bir durum değildir.
Peki, eğer sistemde eksik ve aksaklıklar oluşmuşsa o zaman yapıyı değiştirmenin bir zararı var mı diye de sorulabilir?
Hayır yok ama bu değişikliği yaparken çok dikkatli ve sistemli olmak gerekiyor. Bu gibi kurumlara karpuz keser gibi müdahalede bulunulmaz, bulunulursa telafisi güç sorunlarla karşı karşıya kalma durumu söz konusu olur.
Bu genel bakış açısı çerçevesinde şimdi gelelim son dönemlerde yapılan düzenlemelere.
Gücünü halktan alan siyasal iktidarın ülkeyi selamete erdirmek için çaba göstermesi elbette olumlu adımdır. Demokrasi ve insan hakları karnesindeki olumsuzluklarla baş etmek için elbette bir takım adımların atılması gerekiyor. Ama bu adamlar nasıl atılmalıdır?
Bu ülkenin insanları ve düzeni siyasilerin beceriksizliği nedeniyle her on yılda bir askeri darbe ile karşılaştığı için ve bu darbeler sırasında insanlar birçok şeyi kaybettikleri için askeri alanların düzenlenmesi ile ilgili gelişmeler temkinli izlendi. Kuvvet komutanlarının emekliye ayrılmaları ve teamüle uymayan Genelkurmay başkanı atama biçimi bile sineye çekildi. Sonra bir takım operasyonlar düzenlendi ve Ülkenin Genelkurmay başkanı bile terörist olmakla suçlandı. Sonra bu tarzın yanlış olduğu bir dizi acı gelişmeden sonra anlaşıldı. Şimdi önce çıkarılan iç güvenlik yasası ve sonra yapılan düzenleme ile aynı zihniyet polis teşkilatı içinde devrede gibi? Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek disiplin kurulu yaptığı toplantılarda gecesini gündüzüne katarak çalıştı ve Emniyet teşkilatına yıllarını veren bin 776 polis müdürü ile 10 Emniyet amirini emekliye sevk etti!
Kanuni dayanak ise tekme tokat meclisten çıkarılan iç güvenlik yasası! Bu değişiklikten ilimiz de nasibini aldı. Müdür kadrosunda bulunan 8 yönetici apar topar emekliye sevk edildi. Emekli edilen müdürleri, Evrak Arşiv Şube Müdürü Kahraman Akpınar, Emniyet Müdür Yardımcısı Ercan Şahin, Personel Şube Müdürü Tuncay Şimşek, Trafik Tescil Denetleme Şube Müdürü Osman Genç, şube müdürleri Ercan Tilki, Şenol Kurt, Bölge Trafik Müdürü Yusuf Özkan ve ismini öğrenemediğimiz başka bir şube müdürü.
Cuma günü alınan kararla emekliye sevk edilen bu yöneticiler Pazartesi günü itibariyle kurumları ile ilişkileri kesildi. Çok acil bir şekilde! Oysa bu insanların özlük hakları var, izin hakları var. Yıllarca emekleri var. En azından görevi rahat bir şekilde devretmeleri için bir süre tanınabilirdi ama yapılmadı!
Bu konunu iki yönü bulunmakta birincisi sistemsel ikincisi insani. Elbette insani boyutlu olarak mesleği ne olursa olsun kim haksızlığa uğruyorsa ona destek çıkmak gerekiyor. Bu nedenle bu insanlara uygulanan yöntemi benimsemediğimizi ifade edelim.
Sistemsel olarak olaya bakıldığında ise bir polis iktidarına doğru gitme heveslerinin kokuları geliyor. Emniyet Müdürlüğündeki yapılanma bir partiye bağlı polis teşkilatlanmasına dönüştürülüyor eleştirileri var. 17 Aralık operasyonundan sonra yaşananlara bakıldığında ihtimal dışı bırakılan bir eleştiriye benzemiyor.
Şunu hatırlatmak gerekiyor. Bizler bugüne kadar işkenceye, kötü muameleye, gözaltı ve sindirme politikalarına, faili meçhul cinayetlere, operasyon adı altında çocuk öldürmeye, vatandaş vurmaya nasıl karşı çıktıysak bu olayların zarar verdiğini belirttiysek bu günden sonra da bunları savunmaya devam edeceğiz. Bu olayların devletin güvenlik birimleri tarafından gerçekleştirilmesine itiraz edeceğiz. Devletin güvenlik birimlerinin herkesin güvenlik birimi olduğunu herkesin askeri herkesin polisi olduğunu ve vatandaşlara eşit davranması gerektiğini belirtip savunacağız. Yaptıkları hataları yüzlerine vuracağız ama onlara yapılan haksızlıklar karşısında da tepkimizi ortaya koyacağız.
Polisin ve askerin bir siyasal partinin polisi ve askeri olmasına bu halk müsaade etmeyecektir. Silahın vesayeti ortadan kalksın diye verilen krediyi birileri kendi iktidarını perçinlemek için kullanıyorsa buna itiraz etmek gerekiyor. Bu dünya sultan süleymana bile kalmadı kimseye kalmaz.
Bu düşüncelerle polisin yanlışlarına ne kadar karşı isek, iç güvenlik yasasına ne kadar karşı isek polise yapılan haksızlıklara da teşkilatın emir altına alınmasına da karşı olduğumuzu yüce iktidara hatırlatmayı borç biliyoruz. Dileriz bu yaklaşımlar kıyama dönüşmez!