Bugün 21 Mart 2019. Zaman değirmeni dönmeye devam ederken, ömür sermayemizden bir yılı daha tüketerek yeni bir Nevroz Bayramına ulaştık...

Gazetemiz muhabirlerinin önceki gün yakaladığı güzel bir haber vardı. İlimiz sınırlarındaki yüksek dağlarda metrelerce kar ile çiçek açmış ağaçları aynı karede buluşturmuşlardı.

Bir yanda kar/kış, öte yanda ise İlkbahar...

Tomurcuklanmış ve çiçek açmış ağaçlar, yeşile bürünmüş doğamız, derelerde akan şırıl şırıl sular, kırlarda uçuşan rengarenk kelebekler, aşıklar ve maşukların ellerinde demet demet bembeyaz Nergizler; işte İlkbahar...

Bugün 21 Mart. Ön Asya, Ortadoğu’dan Balkanlara kadar bütün halklar, topluluklar, 21 Mart’ı ‘Nevroz Bayramı’ olarak kutluyorlar.

Bugüne herkes farklı bir anlam yükleyerek bayramı kutluyor...

Sonu ‘bayram’la biten her ifade, sevgi, saygı, barışı ve kardeşliği içerir. Nevroz ifadesinden sonra ‘bayram’ geldiği için, 21 Mart’tan da korkmamak, ürkmemek gerekir.

**

**

90'lı yılların tanığıyım. Eski Nevrozlar öncesinde sürekli olarak sokaklarda gerilim vardı.

Batman ve bölgemiz, 2019 Mart'ındaki Nevroz'u, sokaklarda gerilimlerin yaşanmadığı bir süreçte karşılıyor...

O nedenle yazımın başlığını, 'huzur ortamının önemi' diye attım.

Huzur ortamında, kimsenin burnunun kanamadığı, annelerin sokaklardaki çocuklarının güvenliğinden endişe etmediği bir bayram için yıllarca dua ediyorduk.

Dilerim huzur ortamının korunması düşüncesiyle bugünü geçirir, yarınlara daha umutla bakarız.

Newroz Bayramına bakış açımı eskiden beri açıkça ifade ediyorum.

Tarih öncesi mitoloji ve efsanelere pek itibar etmiyorum. Ancak genel kabul görmüş olduğundan, bu tür mitolojik arka planı bulunan bayramı makul şekilde kutlayanlara da saygım vardır.

Newroz hakkında kesin tarihi kayıtlar bulunmuyor. Sadece mitoloji olarak günümüze ulaşmış. Biz Kürdlerin mitolojisinde, mazlum bir topluluk ile zalimlikte sınır tanımayan Zalim Dehhak'ın kapışması vardır...

Zalim Dehhak'ın öldürülmesi, o günün şartlarında bir kitle iletişim aracı olan ateşlerin yakılması ile topluluğa duyurulmuştu. Asırlardır o gelenek nedeniyle ateşler yakılıyor...

Sembolik ateşlerin yakılması yerine lastikleri yakarak kentimiz sakinlerin sağlığıyla oynayanların aleyhine 90'lı yıllarda sayısız yazılar yazıyordum. 'Odunlarla sembolik ateşler yakılsın, ama lastikler lütfen yakılmasın. O lastiklerden kalan tozlar-partiküller her araç geçişinde sağlığımızı tehdit edecektir' diye yıllarca uyarılar yaptım.

Neyse ki o cehalet gittikçe ortadan kalkıyor...

**

**

Değerli Okurlar, efsanelere pek itibar etmediğimi her zaman belirtiyorum. Tarihte her dönemde Zalim Dehhaklar, Ebu Cehiller, Nemrutlar, Yezitler, Saddamlar, Firavunlar, Şeddatlar olduğu gibi, her dönemde zalimlere karşı dik duruşlular da olmuştur ve hep olacaktır…

Mitolojilere bakmaya ve onlardan ilham almaya gerek yok. Yazılı tarihe bakınca, kendilerini ‘Rab’ ilan eden Firavun ve Nemrutlara karşı Hz. Musa ve Hz. İbrahim (A.S.)boşuna mücadele vermedi…

Ebu Cehillerin ve dönemin tüm tağuti sistemlerinin karşısına çıkan Hz. Muhammed (SAV), insanlara zulme direnme mesajını vermedi mi?

Hz. Hüseyin(R.A.) boşuna mı Kerbela’da canını verdi?

Evet, bugün Nevroz bayramı. Bu bir dini bayram değildir. Yazımın girişinde ifade ettiğim gibi; dünyadaki pek çok topluluk Nevroz'u farklı argümanlarla bayram olarak kutluyor. Nevroz’u sadece bayramın müjdecisi olarak kutlayanlar da olabilir. Bahar, her zaman yeniden diriliştir, canlılıktır. Şiddet ortamına hizmet etmedikçe her görüşün özgürce ifade edilmesinden yanayım.

Nevroz Bayramı’nın bundan böyle de huzur içerisinde kutlanması için gerçekten her zaman sağduyuya ihtiyaç vardır.

Ülkemizin huzura, barışa, sevgiye, kardeşliğe gerçekten ihtiyacı vardır.

Bayramların varlık nedeni bundan başka bir şey olamaz, olmamalıdır.

Nevroz Bayramı’nın huzur ortamında kutlanması için hepimize görevler düşmektedir. Allah basiret ve feraset versin herkese…

Huzur ortamının korunması dileğimle, Nevroz Bayramınızı kutluyorum.