Başbakan Ahmet Davutoğlu 5 Şubatta Mardin’e gelerek bölgeye yönelik yapacaklarına karar verdikleri on maddelik bir eylem planının ülke ile paylaştı. Ana eksen olarak on maddeden ibaret olan bu planın da Dolmabahçede açıklanan on maddelik mutabakat metninin akıbetine uğramamasını dilemek gerekiyor.

Başbakan burada yaptığı konuşmada bölgenin birleştirici ruhundan ve mozaiğinden söz ederken Anadolu ve Mezopotamya kavramlarını kullandı ve bakanlar kurulunda Anadolu, Mezopotamya, balkanlar ve diğer bölgelerimizdeki inanların varlığının bir birleştiricilik anlayışından kaynaklandığını vurgulamış oldu.

Başbakanın diğer önemli bir vurgulaması da sorunun çözümü konusunda muhataplık meselesiydi. Başbakan; “elinde silah tutanlar hariç herkes muhatabımızdır” diyerek bir çizgi çizdi. Bundan sonra“Yeni bir birlikte ve kardeşlik dönemini başlatacağız” diyen Davutoğlu, STK ve kanaat önderlerinden istişare meclisleri kurulacağını, muhatabın da millet olacağını, elinde silah olanı ve zulmedenleri muhatap almayacaklarını” belirtti.

Hükümet bu açıklaması ile illegal olarak gördüğü kesimi yani PKK’yi Kürt sorununun çözümünde muhatap almayacaklarını belirtmiş oldu.

Silahlı unsurların dışında bölgenin kanaat önderleri ve STK temsilcileri ile yapılan görüşmelerde sosyal sorunların çözüme kavuşturulması hususunda başarılı olmak mümkündür. Lakin siyasal sorunların çözümü konusunda siyasi temsilcilerin muhatap alınması gerekiyor. Bu konuda da doğal olarak bölge halkının büyük çoğunluğunun desteğini alan HDP meselesi ortaya çıkıyor. Eğer Türkiye’deki halkların sorunlarını birbirleri ile konuşarak çözmelerini bekliyorsak halkların bunu başarma şansları yok. Tıpkı hükümetin muhataplığında olduğu gibi bir seçilmiş muhataplığın olması gerekiyor. Aksi durumda yukarıdan ne ferman buyrulduysa bunun kabulü istenecek ki bunun pratikte bir geçerliliği olmaz.

Yani özetle bize göre hükümetin parlamento gerçeğini ve bölgedeki HDP gerçekliğini görmezden gelmesi bir eksikliktir.  İllegal olarak görülen yapıların muhatap olarak kabul edilmemesini anlamak mümkündür lakin seçilmişlerin devre dışı bırakılması anlayışını gerçek anlamda kabul etmek mümkün görünmüyor çünkü gerçekçi bir yaklaşım değil. Şimdi gelelim açıklanan eylem planına.

İşte 10 maddelik eylem planı

1-Psikolojik unsur: Millet ile devlet arasındaki farklar kalkacak, birleştirici anlayışı yerleştireceğiz. İnsan odaklı devlet anlayışını yerleştireceğiz. Meşru güç kullanma yetkisi sadece halktan yetki alanlardadır. Biz hesap makamıyız. Her türlü hesabı vermeye hazırız.

2-Kamu düzeni inşası: Kamu düzenini kim tehdit ederse, ister DAEŞ örneği gibi, ister PKK gibi, ister DHKP-C  olsun terör yapmak isteyen kim olursa olsun durdurulacak ve engellenecek. Kamu hepimiziz. Herkesin eşit hakka sahip olduğu kamu düzeni. Burada kesinlikle teröristle, halk ayrılacak.

3-Kapsamlı demokratik reform süreci: Türkiye’nin bütün vesayet odaklarını değiştirelim. Çukur kazacağınıza Anayasa Komisyonu kurduk, oraya gelin. Ne istiyorsanız Ankara’da konuşacak zemin var. Cizre’de çukur, barikatların dibinde bir şey iddia edemezsiniz, gösteremezsiniz. Yeni bir anayasa ile yeni bir dönem.

4-Sosyal seferberlik: Terör saldırıları nedeniyle oluşan bütün yaraları saracağız. Biz ki diğer mazlum milletleri mağdur etmemişiz, Sur’dan, Cizre’den çıkan vatandaşlarımızı bunların eline bırakır mıyız? Aile Sosyal Destek Programı’nı bölgeden başlatıyoruz. Her türlü ihtiyaçlarını karşılayacağız. Bütün kardeşlerimize düzenli kira yardımı yapılacak. Öğrencilerimizi en iyi şartlarda eğitim yaptıracağız. Telafi eğitimi vereceğiz. Okullarımızı imar edeceğiz. 

5-Ekonomik destek: 13 yıl içinde ayağa kaldırdığımız bölge ekonomisini tahkim edeceğiz. Bütün vatandaşlarımızın terörden kayıplarını telafi edeceğiz. Prim borçları ertelenecek. Esnaf ve sanatkârların kredi ödemeleri, çiftçilerimizin kredi ödemeleri ertelenecek. Kredi sağlanacak. İstihdam artışını sağlayacak hamle başlatılacak.

6-Mekânın ihyası: Diyarbakır’ın tarihi dokusu gibi, bütün tarihi şehirlerimiz yeni bir yasal çerçeve ile şehir ihyası çabası içinde olacağız. Sur’u öyle bir inşa edeceğiz ki insanlık ihya olacak.

7-İletişim sistemi: Etkin bir iletişim birimi oluşturulacak. Olan biten bilgiler aktarılacak.

8-Yasal ve idari düzenlemeler: Büyükşehir yasası istismar edildi. Edinilen tecrübelerle yerel yönetimlerin yetkileri genişletilecek ancak istismar edilmesine izin verilmeyecek. Yatırım yapmak yerine teröre desteğe izin verilmeyecek. Terörü teşvik eden kim olursa olsun kamu hizmetini aksatılmasına izin verilmeyecek.

9-İstişare meclisleri: Yeni bir birlikte ve kardeşlik dönemini başlatacağız. Muhatap milletin ta kendisidir. STK, kanaat önderlerinden istişare meclisleri kurulacak. Herkesi muhatap alacağız ama elinde silah olanı muhatap almayacağız. Zulmedenleri muhatap almayacağız.

10-Komşu ülkelerle ortak ruh: Sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da kardeşlik sürecinin başlaması için birleştirici ruh hareketi başlatacağız. Kut’ül Ammare’de birlikteydik, önümüzdeki dönemde de birlikte olacağız.

Türkiye’nin, Mezopotamya, Balkanların birliğini, kardeşliğini tesis edeceğiz.

Bu açıklamalar üzerinde çalışılmış bir çabanın ürünü. Ancak hükümetin öncelikle bölgedeki imajını düzeltmesi gerekiyor.  Çünkü insanlar artık kimin ne söylediği ile değil ne yaptığı ile ilgileniyor.