40 yılı aşkın süreden beri Bismil’den (Gırıke Izer) Batman’a göçen Arslan ailesinin temel taşları Sosun-Hüseyin Arslan, Bağlar mahallesinin Komando caddesinde küçücük kerpiç bir evde çocuklarının geleceği için hayata dört elle sarıldılar. Onların hayali; büyük daireler, lüks binalar, arabalar, yatlar ve katlar değildi. Onların tek derdi; çocuklarının geleceğiydi.
 
Babamız, inşaat ve hayvancılık işleriyle uğraştı. TPAO sahalarında ayak basmadık yer bırakmadı…
Şelmo’dan, Nusaybin’e, Raman’dan, Batı Raman’a kadar her sahada çalıştı, durdu. Tabi ki ‘gündelikçi’ bir işçi olarak…
İnşaat işlerinde ise kah Van’da, kah Ankara’da, kah Erzurum’da, kah da Batman’daydı o koca çınarımız…
O, rahmetli Enver’in, Ayşan’ın, Bedriya’nın, Media’nın, Arif’in, Nedim’in, Nejla’nın ve Recep’in babasıydı…
Ercan’ın, Barış’ın, Veysi’nin, Şaban’ın, Osman’ın, Serap’ın, oKübra’nın, Sultan’ın, Yunus’un, Ömer’in, Hilal’in, Kadir’in, Veysel’in ve en küçük torunları Hüseyin ve Nejla’nın dedesiydi. 
O bizim babamızdı…
O bizim dedemizdi…
O Arslan ailesinin büyüğüydü…
O bizim koca çınarımızdı…
 
 
***
Uzun süreden beri rahatsızlığını sizlerle paylaştığımız babamız Hacı Hüseyin, Bağlar mahallesinin sembolü ve şefkatli eli annemiz Sosun’un gidişine sadece ‘bir’ yıl dayanabildi.
 
Zaman zaman hastanede kaldığı sıralarda kardeşim Recep ile Barış’ın refakatlerinden sonra ben de babamın yanında kalıp, refakatlik yapıyordum. Geceleri uyuduğunda yüzündeki derin çizgilere ve sakalına dakikalarca bakıp dalıyordum. O çizgiler, aslında hayatın zorluklarıydı!
Bizler için çalışıp-çabalamıştı. Her derin bir çizgi, 10 yıllık bir çilenin eseri gibiydi.
Son dönemde hastaneye gelen tüm dostlarından helallik istiyordu, ölümünü hissetmişti babamız!
…Ve hep “Allah’ımın huzuruna ak bir yüzle çıkmak istiyorum” diyordu.
***
Bir insan 90 veya 100 yaşına gelse bile imdadına anne ve babasını çağırır.
Bunu Arslan babamdan gördüm.
Hacı babamın tüm ilgi odağı Kabe-i Muazzama idi…
Sohbetleri ise Hac farizası ile askerlik anılarıydı…
 
HÜZÜN MEVSİMİ; MART-NİSAN!
27 Mart 2011; cemrenin toprağa düştüğü, milyonlarca bitkinin hayat bulduğu mevsim…
Kır çiçeği annemiz; Sosun yumdu gözlerini hayata!
04 Nisan 2012; Cemrenin toprağa ve havaya düştüğü mevsim; yeşillikler canlandı, ağaçlar filizlendi, o koca çınar yumdu gözlerini hayata.
 
Aynı mevsim, aynı saatler ve aynı acı.. 
Bizim için ayrılık, onlar için buluşma anıydı belki de.

70 yıllık hayat arkadaşlarının mezarları bile yan yana. Öyle istemişlerdi…
Aslında onlar için yazacak çoook şey var ama sizlere de rahatsızlık vermek istemiyorum.
Ölülerinize rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.
 
GELENEK-GÖRENEKLERİMİZ
Batman ve yöresinde yaşanan taziye kültürü belki de dünyanın hiçbir yerinde yaşanmıyor. Yaklaşık bir hafta süren taziye geleneği, o süre zarfında sizleri acılardan uzaklaştırıyor. Kuran-ı Kerim ve Yasin-i Şerifler sizi huzura kavuşturuyor. Adeta ağır bir ameliyat geçiren hastalara yapılan ağrı kesiciler gibi ilaç oluyor size.
Ne mutlu bu gelenek ve göreneklere sahip olanlara…
 
DOKTOR ESEN…
Koca çınarımız, yaklaşık 10 yıldan beri Doktor Esen Tiğiz’in hastasıydı.
Periyodik kontrollerini, tedavisini sağlayan Esen Tiğiz’den, babamız çok hoşnuttu. Hasta-doktor ilişkisinden çok bir akraba ilişkisi gibiydi.
Hastaneye gidecek gücü kalmadığı zamanlarda ise doktoru o’na giderdi… 
Muhabbet ederlerdi, reçetesi yazılır, tedavisi sürerdi.
Amma son ziyaret öyle olmadı!
Doktor Esen geldiğinde (-baba doktorun geldi) babam, ona uzun uzadıya bakarak, “Esennn hakkını bana helal et. Senin üzerimde emeğin var. Benimle çok yoruldun” dedi, o anda benim de Esen’in de gözleri doldu…
Doktor Esen de “Na apo, olur mu öyle şey..”
Doktorundan da helallik istemiş oldu babam.
Hepinizin huzurunda Esen hocama çok ama çok teşekkür ediyorum. Çünkü yaşatan Allah’tı, ama Esen hoca da sebep oluyordu. Ne mutlu sana Esen Tiğiz. Babamda olduğu gibi bizde de aynı sevgi var.
***
Taziye süresince bizleri yalnız bırakmayan, acımızı paylaşan, dostlarımıza, akrabalarımıza, kentteki tüm STK temsilcilerine, işadamlarına, siyasi parti temsilcilerine ve meslektaşlarımıza sonsuz teşekkürler.