Halkların Demokratik Partisi (HDP) önümüzdeki Haziran seçimlerine nasıl girmelidir?
Şu anda konuşulduğu gibi parti olarak mı genel seçimlere girilmeli yoksa diğer seçimlerde denendiği gibi bağımsız adaylarla seçime girip kazanan milletvekillerini parti çatısı altında toplayarak mı?
Seçimlere bağımsız adaylarla girildiğinde kazanılacak milletvekili sayısı aşağı yukarı beli. 25-35 aralığında bir sayı ile parlamentoda yer alınır ve yola devam edilir.
Peki, parti olarak girildiğinde ne olur?
Parti olarak girildiğinde eğer seçim barajı olan %10’luk baraj aşılırsa 60-70 milletvekili ile parlamentoda yer alan bir parti ile karşı karşıya olacağız. Bu da oldukça etkili bir muhalefet demek oluyor.
Peki, HDP var olan anti demokratik barajı aşamaz ve parlamentoya milletvekili göndermezse ne olur? İşte o zaman bu partinin kazanacağı milletvekilleri otomatikman AKP saflarında yerini bulur ve neredeyse Kürtlerin bütün oyları Adalet ve Kalkınma partisine gitmiş olur.
Şimdi asıl meselemize geri dönebiliriz. Halkların Demokratik partisinin seçimlere parti olarak girmesi Kürtler açısından yarar mı zarar mı getirir?
Önce mevcut durum açısından bakmak gerekiyor. Şu anda partide demirbaş durumuna gelmiş olan milletvekilleri söz konusu gibi. Geçen yerel seçimler sırasında partinin gediklileri olarak sayılabilecek birçok kişi belediye başkanlıklarına yönlendirildi ve belediye başkanı oldular. Ahmet Türk, Gülten Kışanak, Tuncer Bakırhan, Sırrı Sakık gibi isimleri bu kategoride saymak mümkün. Bunların yanında yer alan eş başkanları da dikkate aldığımızda kadroların önemli bir bölümünün yerel yönetimlere aktarıldığını gözlemlemek zor değil. Bununla yetinilmedi bir bölüm kadro da Demokratik Bölgeler Partisine yönlendirildi. Emine Ayna ve diğer siyasetçiler buna örnek gösterilebilir. Ancak buna rağmen milletvekili aday adaylığı sırasında listeler yarışının olmayacağını iddia etmek mümkün değil. Halen milletvekili olanlar yerlerine korumaya çalışacaklardır. Bunun yanı sıra genel merkezde yer almış ancak milletvekili olmayan birçok isim de seçilmek için kolları sıvayacaktır. Bu işin bir de yerel ayağı var elbet. Yerelde de bu mücadeleye yıllarını vermiş olan insanlar doğal olarak yaşam merkezlerinin temsilcisi olmak için bir istek ve gayret içinde olacaklardır. Daha başka bir tanımlama ile artık halk kendi milletvekilini kendisi belirlemek istiyor. Bunun da bir tartışmasını yakında yaşamaya devam edeceğiz.
Ancak bundan daha önemli olan asıl meseledir. Yani Parti olarak seçime girildiğinde Kürt sorununun çözümü konusunda nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalınabileceği meselesi.
Aslında seçimlere HDP çatısı altında girmek yani parti olarak girmek Kürtler açısından daha avantajlı bir durumdur. Çünkü eğer baraj aşılırsa zaten parlamentoda çok güçlü bir Kürt muhalefeti oluşur ve sorunun demokratik çözümü parlamento çatısı altında gerçekleşir. Bu da herkesi memnun eden bir gelişme olur. Yok, parti olarak girilen seçimlerde baraj aşılmaz ve parlamentoya milletvekili gönderilmez ise de kıyamet kopmaz. Birincisi hükümet bu antidemokratik seçim barajı nedeniyle eziklik yaşar ve durumu demokrasiye inanmış hiçbir kesime izah edemez. İkincisi Kürtlerin temsilliyeti parlamentoda AKP içinde olacağı için hükümet Kürt sorununu çözmek için daha büyük bir sorumluluk altına girmek durumunda kalır. Üçüncüsü parlamento dışında kalan bir Kürt temsilliyeti bu açığı uluslar arası arenada daha güçlü bir destekle kapatma şansına sahip olur. Dördüncüsü her halükarda %7’den daha fazla oy alınacağı için HDP hazine yardımı almaya hak kazanır ve parti çalışmalarında maddi konuda daha güçlü bir duruma gelir. Beşincisi merkezini Diyarbakır’da kuran ve parlamentosunu DTK bünyesinde toplayan bir Kürt siyasal temsilliyetini görmek şaşırtıcı olmaz.
Sonuç olarak HDP çatısı altında seçime girmek yani parti olarak seçime girmek bireyler açısından dezavantajlı görünse de Kürtler açısından avantajlı bir tercih olarak görünmektedir. Sanırız partinin üst aklı da bu gerçekleri görerek karar verecektir.16.01.2015