Türkiye cezaevlerinde 620’den fazla ağır hasta tutuklu veya hükümlü bulunmaktadır. Bunlardan 230’un üzerindeki insan ölümün pençesinde. Yani açıkçası bu tedavi koşullarından uzun süre yaşamlarını sürdürme şansları yok. Bu nedenle de insani duyarlılığa sahip olan kişi ve çevreler hasta mahkumların serbest bırakılmasını istiyor.
 
Türkiye Genelinde İHD ve TİHV tarafından titizlikle takip edilen bu konu Türkiye gündemine oturmuş olan bir konu. Zaman zaman yoğun baskılar ve talepler karşısında bazı serbest bırakmalar oluyorsa da bunun yeterli olmadığı ve geç alınan karar olduğundan hastaların kısa sürede yaşamlarını yitirdiklerini de biliyoruz.
 
İnsan Hakları Derneği Hasta Tutsakların bırakılması için kampanya üzerine kampanya düzenlemektedir. Hükümetin ve duyarlı çevrelerin dikkatlerinin çekilmesi için ulusal ve uluslar arası destek talebinde bulunmaktadır. Bu amaçla da imza kampanyaları düzenlemektedir. Ancak görünen odur ki hükümet bu konulara kulaklarını kapatma eğiliminde oysa böyle giderse cezaevlerinden tabutlar çıkmaya devam edecek.
 
Bu konuda uluslar arası taleplerin de arttığını belirtmek gerekiyor. Nisan ayında Aralarında Noam Chomsky, Immanuel Wallerstein, Desmund Tutu, Gaspar Miklos Tamas, Andeas Buro, Claudia Roth, Eugene Schoulgin, Ernesto Laclau gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda entelektüelin bir metin imzalayarak hasta makkumların bırakılması talebinde bulundu. Metin şöyleydi:
 
“Sayın Başbakan R.T. Erdoğan, Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a,
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) hazırladığı rapora göre, şu an Türkiye cezaevlerinde 544 hasta tutsak bulunmaktadır. Bunlardan 163’ünün yaşam tehlikesi bulunmaktadır. Adalet Bakanlığının açıkladığı rakamlara göre, son 13 yılda 2300 tutsak cezaevlerinde yaşamını yitirmiştir.
 
Türkiye‘deki cezaevi koşullar genel olarak insani koşullar barındırmamaktadır.
 
Tevkif yasasına değişiklik öngören ve Ocak 2013 ayında kabul edilen yasayla birlikte hasta tutsakların serbest bırakılması daha da imkânsızlaşmıştır. Hatta siyasi hasta tutsakların serbest kalma şansı sıfıra indirilmiştir, çünkü çok tartışmalı olan “anti-terör yasasından” ceza almışlardır.
 
Bu yasaya göre, siyasi tutsaklar topluma karşı bir tehdit oluşturduklarına dayandırılarak serbest bırakılamamaktadır. Ek olarak, Ocak 2013’de onaylanan yasaya göre hasta tutsakların serbest kalmasının kararı Adli Tip Kurumu’na verilmiştir. Ancak, bu durumda Adli Tip Kurumu’nun siyasi olarak bağımsız olmadığı iyi bilinen bir gerçektir.
 
Türkiye’deki İnsan Hakları Derneği, Barolar ve Türk Tabipler Birliği (TTB) bu uygulamayı açığa çıkarmışlardır. Muhalefet partileri parlamentoda bu konuda yasal düzenlemeye ilişkin öneriler getirmiş olsa da, bunların hiçbiri şu ana kadar onaylanmamıştır.
 
Hasta tutsakların hapsedilmesi ve şiddete uğraması ‘Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’nin “yaşama hakkı” ve “işkenceden korunma hakkını” açıkça ihlal etmektedir. Türkiye cezaevlerindeki insani olmayan koşulların mutlaka iyileştirilmesi gerekir. İnsan hakları ihlalleri tolore edilemez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’yi birçok davada kınamıştır.
 
Sayın Başbakan R. T. Erdoğan, Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, size çağrımız: Türkiye’deki hasta tutsakların serbest bırakılması için tüm gerekli adımları bir an önce atmanızdır. “
 
Konu kısaca böyle halen devam eden imza kampanyaları bulunmakta ve hasta mahkûmların bırakılması talep edilmektedir. Hükümetin insani bir konu olan Hasta Mahkûmlar konusunda bir adım atması gerekiyor. Yoksa bu sorun ülkenin başını çok ağrıtacak bir konu olmaya aday görünüyor.