Yedi yıl önce bir Ağustos gecesinde Hasankeyf Kalesi girişindeki kaya kütleleri büyük bir gürültüyle koptu. Yaşlı bir Hasankeyf’li, mağara girişinde kaya parçalarının altında kalarak hayatını kaybetti.

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği adına toplum yararına çalışmalar yaparken, 2010 yılı 13 Ağustos günü sabaha karşı yaşanan bu üzücü olay sonrasında olayı haber alıp, alana koşmuştuk. Sayın Recep Kavuş’la gördüğümüz manzara karşısında donup kalmıştık…

Hasankeyf’ten Karaköy’e (Reşiye köyü) giden kanyon dev kaya parçaları kütleleriyle trafiğe kapanmıştı. Bembeyaz kaya kütleleri dikkat çekiciydi…

Aradan 7 yıl geçti. O günden bu yana Hasankeyf’te yasaklar gündemde. Tarihi kaleye, yukarı şehre giriş ve çıkışlar yasak. Hasankeyf Kalesi’nin gölgelediği Dicle kenarı da yasaklar kapsamında. Yıllardır Hasankeyf esnafları, çardaklarını ancak büyük köprü aşağısında kurabiliyorlar.

Hasankeyf kalesine, yukarı şehre, tarihi kanyona ve Dicle kenarına getirilen yasaklar antik kente gelen turist sayısını yüzde 90 düşürdü. Zamanla Hasankeyf adeta insansızlaştırıldı. Buna itiraz eden sayısız yazımıza, ilgililer hiçbir şekilde cevap vermediler…

Son günlerde Hasankeyf yerel ve yaygın medyanın gündeminde…

Tehlike oluşturuyor gerekçesiyle düşürülen kaya parçalarının görüntüleri bir anda dikkatleri Hasankeyf’e yöneltti…

“KORKUYOR MUSUNUZ?” DİYENLERE!..

Bazı okurlar, Hasankeyf’teki gelişmelerle ilgili neden yorum yapmadığımı soruyorlar. Bazıları, “Bu meseleleri yazmaktan korkuyor musunuz?” diye eleştiri de yaptılar.

Korksam, mesele hakkında sosyal medyada sert tepki göstermezdim. Alın size ilk duyduğum andan itibaren sosyal medyada gösterdiğim tepkiyi: “Hasankeyf'te dinamitle tehlikeli taşların düşürülme haberine bir türlü inanamıyordum. Görüntüleri izledikten sonra soruyorum; Hasankeyf'te dinamit patlatma talimatını veren bilim insanından (!) yargı önünde hesap sorulmalıdır. Evrensel mirasa, tarihi ve kültürel değerlere saygınız olmayabilir. Yasalara göre açık suç işlediniz. Yıllarca Hasankeyf'te yüksek sesle müzik yayınına bile önceki bilim insanları karşı çıkmış, bunun tarihi yapıtlara zarar vereceği açıklanmıştır. O açıklamalar arşivde duruyor. Medyada yer alan görüntüler bir suç duyurusudur. O tarihi yapıtlar kimsenin babasının tapulu malları değildir. Ülkemizin tarihi ve kültürel değerlerini, insanlık ailesinin evrensel mirasını böyle hoyratça tahrip edemezsiniz. Yargı önünde hesap vermelisiniz. Böyle sorumsuzca hareket edenler kim? Hasankeyf gibi dünya kültür mirasına zarar veren, dinamit patlatma emrini veren hangi kurumdur? DSİ mi, Orman ve Su İşleri mi, Batman Üniversitesi mi, Kazılardan sorumlu olanlar mı, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu mu, kim bu emri veren? Muhatabımız olan Koruma Kurulunu açıklama yapmaya davet ediyorum.”

Evet, görüntüleri izlerken kaya kütlelerinin patlayıcı olmadan düşürülemeyeceğine inandığımdan o tepkiyi gösterdim.

Valilik adına şu resmi açıklama yapıldı: “Bazı internet haber sitelerinde, Gazetelerde ve Sosyal Medyada; “Hasankeyf’te 12 Bin Yıllık Kayalar Dinamitle Patlatılıyor" şeklinde haberler ve paylaşımların yapıldığı görülmüştür. Bahsi geçen haberlerin gerçeği yansıtmadığına ilişkin açıklama gereği duyulmuştur. Hasankeyf Antik Kentinin Jeolojik ve Jeoteknik Bakımdan Güçlendirilme çalışmalarda herhangi bir patlayıcı madde kullanılmamaktadır. Bilim Heyeti nezdinde uzman dağcı ekipler tarafından tehlike arz eden kayalar ekolojik kaya kırıcı teknolojisi ve hidrolik kriko yöntemleriyle kontrollü bir şekilde kayaların düşürülme çalışmaları yapılmaktadır. Kamuoyuna duyurulur.”

Bu açıklamaya göre hiçbir patlayıcı madde kullanılmamış. Sayın Valimizin bir yanlışı açıkça savunacağına şahsen inanmıyorum. Ancak bazı görüntüleri izlemesi ve basın mensuplarını dinlemesinde fayda görüyorum. Kendilerine yanlış bilgi verildiğine dair görüşler var.

Benim bildiğim muhatap Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’dur. Veyahut oluşturulan bir bilim kuruludur. Bilim kurulunun aldığı kararın metnini görmek gerekiyor. Dediğim gibi hiçbir patlayıcı kullanılmasa bile bu yöntem doğru değildir görüşündeyim. Yarınlarda sular altında kalacak bir alandaki kayaların düşürülmesi için yüklü miktarda para harcanmasını da yanlış gören biriyim.

Evet, bu tepkiyi korkak birisi gösteremez. Burada açıkça ifade ediyorum; Hasankeyf’i en çok savunanlar 10 kişi ise, ilk beşte yer alan biriyim.

27 yıldır Batman’da, kentimin ve insanlık ailesinin daha güzel yarınları için belki 10 bin günlük makale-yorum yazdım. Hasankeyf’i savunan yüzlerce yazım vardır. Siyasal bir yaklaşımım hiç olmadı. Ülkemizin tarihi ve kültürel zenginliğinin korunması, evrensel mirasın yarınlara ve gelecek nesillere ulaşması en büyük amaçtı.

Evet, kaya parçalarının düşürülmesi ve çıkan tozlar için eylem yapmak bana biraz abes geldi. Kürtçe’de bir söz vardır; “Aş çuye, em pey çekçeko ke dıkevin.” Yani; “azgın sular su değirmenini kökünden yıkarken, değirmen taşlarının döndüğünün göstergesi olan ses çıkaran küçük aygıtın peşine düşmek.”

Hasankeyf’te de durum böyle. Barajın su tutmasına ramak kalmış, onlarca medeniyetin izlerini taşıyan tarihi Hasankeyf bir bütün olarak yok olma tehlikesi yaşarken, “birkaç kaya parçası düşürülüyor, toz oluyor, esnaflar tozdan etkileniyor” diyerek meydana çıkmak gelmedi içimden…

Hala da aynı düşüncedeyim. Ancak gözümüzün içine baka baka böyle hoyratça yöntemi de bu topluma karşı saygısızlık saydığımdan tepkimi ifade ettim, ediyorum. Dinamit ve patlayıcılar kullanılarak tehlike arz eden kayaların düşürüldüğü yolundaki tepkiler, Diyarbakır ve Batman Baroları ile duyarlı çevreleri harekete geçirdi.

Geçmişten beri Hasankeyf’e duyarlı Milletvekilimiz Sayın Mehmet Ali Aslan, tepki amacıyla kendini Hasankeyf’teki bir kayaya zincirledi. Sosyal medyada tepkiler artınca Batman Valiliği, kesinlikle hiçbir patlayıcının kullanılmadığını kamuoyuna açıkladı.

Dinamit veya patlayıcı kullanılsın kullanılmasın, izlenen yöntemi kabul edilemez buluyorum. Tarihi ve kültürel değerlere açıkça zarar veren uygulama gerçeğine inanıyorum.

27 yıldır Hasankeyf’i savunan, demokratik bütün mücadelelere gönüllü olarak katılan biri olarak meseleye duyarsız kalamazdım.

Ancak Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı Projesi’nin artık su tutmaya başlamasına ramak kalmışken, böyle bir tartışma ile bir sonuç alabileceğimize de inanmıyorum.

Daha önce ifade ettiğim gibi, bir gün gelecek taşlar da konuşacaktır…

O büyük günde sadece toplumun güzel yarınları için sorumluluk bilinciyle hareket edip, doğru kimden gelmişse sahiplenip, yanlış kimden gelmişse karşısına çıktığımıza Rabbim şahit olsun.