Yeni bir yıla girdik. Önümüzde ülke gündeminin temel sorunlarını ötelemeye önemli bir gerekçe oluşturacak olan bir seçim var. 30 Mart 2014 tarihinde mahalli seçimler yapılacak ve ülkede işleri düzeltmekle görevli siyasal partiler bu seçimden kazançlı çıkmanın telaşında olacaklar.
Ancak ve lakin vatandaşın gündemi her ne kadar seçimle doldurulmak istense de gerçek günden somut olgularıyla karşımızda duracak.
Ülkenin  bugünkü yapısı ile
Siyasal
Sosyal
Ekonomik
Toplumsal sorunları bulunmaktadır.
Bu sorunların bir kısmı çekidüzenle alakalı ancak diğer konular çözüm bekliyor.
17 Aralık operasyonu bir süredir ülkede içten içe kaynayan bir sorunu su yüzüne çıkardı. Ülkede temel sorunların çözümü konusunda adımlar atılmaya başlandığında ve bu adımlar inandırıcılık taşımaya başladığında birilerinin birilerini kullanarak arı kovanına çomak soktuğu gerçeği artık biliniyor.
Bugüne kadar genelde iktidarlar ekonomik baskılar uygulanarak dizginlenmeye çalışılmaktaydı ancak bu kez ekonomik baskı yetmemiş olmalı ki hükümete yönelik bir planlı saldırı başlatıldı. Bu saldırıda veya düzenlemede kullanılan gücün Fethullah Gülen cemaati olması ise işin ayrı bir özelliğini ve boyutunu göstermektedir.
Bugüne kadar uygulanan politikalar hep vatan, millet, Sakarya mantığına dayalıydı. Ne zaman bir sıkışıklık baş gösterse bu model uygulanarak vurun abalıya meselesi gibi Kürtlere yönelim gerçekleşir veya bu konu öcü durumuna getirilir ve olaylar geçiştirilirdi. Ancak gelinen aşama artık buna müsaade etmiyor. Hal böyle olunca değişik formüllerin devreye girmesi de kaçınılmaz görünüyor.
İktidara gelmeyi istemek başka iktidara gelmez için her yolu mubah saymak başka bir konudur. Gönül isterdi ki iktidara gelmek isteyenler ülkede Kürt kozundan ziyade vatandaşların sorunlarına çözüm bulmaya odaklansın ancak ne hikmetse bugüne kadar mesele vatanın bölünmesine dayandırılarak daha çok duyguya hitap eden politikalarla iktidar olunmaya çalışıldı. Olmadığı zamanlarda ise işler tezgâhlandı ve darbelerle iş istenen mecraya yöneltildi.
Bugün artık yurdumun insanı bilmektedir ki ekonomi dünya konjektöründeki en önemli savaş alanıdır. Her iktidar kendi ülkesinin ekonomisini düzeltmekle meşgul olmakta diğer ülkeler de bu gidişata kendi çıkarları doğrultusunda yön vermektedir.
Bu savaş verilirken bu yüzyılın aktif topluluklarından biri de Kürtler oldu. Dolayısıyla ortadoğuda istensin veya istenmesin gündemin önemli maddelerinin başında Kürtler gelmektedir. İran, Irak, Suriye ve Türkiye’de Kürt etnisitesine tabi vatandaşların temel insani haklarının inkârından kaynaklı sorunlar yaşanmakta ve bunların çözümü noktasında nasıl bir formülasyon gerçekleştirileceği tartışılmaktadır. Bu konu hem Kürtlerin hem de Kürtlerin bu durumu ile alakalı olan ülkelerin yönetiminde önemli bir yer tutmaktadır.
Üstelik her zamandan farklı olarak bu kez Kürtler kendi aralarında da bir birliktelik sağlamak konusunda oldukça önemli adamlar atmaktadırlar. Bu nedenle Kürtler açısından gündem bize göre seçimden ziyade çözüm sürecinin yönlendirilmesi olmalıdır. Çünkü artık bölgede AKP’nin adayları bile Kürt seçmeni kendi gerçekliliği ile kabul etmekte ve ona ulaşmanın formüllerini aramaktadır.
Bölge insanı için seçim üç aylık suni bir gündem oluştursa da bu gündem maddesinin asıl meseleye bir çözüm modeli sunması gerekir.
Çünkü bundan sonra sosyal ve ekonomik sorunların çözümü noktasına yoğunlaşmak bir mecburiyet olacaktır.  Çünkü Gündemini vatandaşını gündemi ile bütünleştiremeyenler her kim olursa olsun mevzi kaybetmeye başlayacaktır.