Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusu Ülkede uzun bir süreden beri tartışılmakta olduğu halde bir türlü sağlıklı bir sonuca varılamadığını görmekteyiz. Oysa yerel yönetimin güçlendirilmesi durumunda birçok ülke meselesinin demokratik zeminde kendiliğinden çözüleceği de muhakkaktır.

   Ankara´dan alınan kararların yerelde pek etkili sonuçlar doğurmadığı herkesin malumudur. Bazı alanlarda merkezi yönetimin karar vereciliği konusunda uzlaşı varsa bile genel kanı artık yerel yönetimlerin yetkililerinin artırılarak hizmetin en yakın noktadan verilmesidir.

   Dünyadaki diğer gerçekler gibi bizde bu alanda da inkar ve yok sayma mantığı egemen mantık olarak kendisini dayattığı için sorunların çözümlenmesi de uzun sürmekte ve sancılı olmaktadır.

Aslında yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meselesi Cumhuriyetin kuruluş evresinde de gündeme getirilmiş ve tartışılmıştır. Bu konu ile ilgili olarak Mustafa Kemal Atatürk´ün El Cezire Komutanı Tuğgeneral Nehat paşaya gönderdiği 15 Temmuz 1922 tarihli mesaj 22 Temmuzda TBMM´de de okunmuştur.

  Mustafa Kemal´in El-Cezire Komutanı Tuğgeneral Nihat Paşa´ya gönderdiği masaj :

"Kişiye Özel.

 

El-Cezire Cephesi Komutanı Tuğgeneral Nihat Paşa Hazretlerine,

 

1-Aşamalı olarak, bütün ülkede ve geniş ölçekte doğrudan doğruya halk gruplarının ilgili ve etkili olduğu bir biçimde yerel yönetimlerin oluşturulması iç politikamızın gereğidir. Kürtlerle dolu bölgede ise, hem iç politikamız ve hem de dış politikamız açısından ölçülü yerel bir yönetim kurulmasını savunmaktayız.

 

2- Ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. Kürtler´in bu döneme kadar yerel yönetime ilişkin örgütlerinikurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten sahip oldukları BMM (Büyük Millet Meclisi) buyruğunda yaşam istekleri yayınlanmalıdır. Kürdistan´daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikaya yöneltilmesi El-Cezire Cehpesi Komutanlığı´nın görevidir.

 

3-Kürdistan´da Kürtler´in Fransızlar ve özellikle Irak sınırında İngilizler´e karşı düşmanlığını silahlı çarpışmayla durdurulamaz bir düzeye vardırmak ve yabancılarla Kürtler´in birleşmesini engellemek aşamalı olarak yerel yönetimler kurulmasının zeminini hazırlamak ve bu yolla yürekten bize bağlılıklarını sağlamak Kürt yöneticilerinin sivil ve askerlik görevleriyle görevlendirilerek bize bağlılıklarını pekiştirmek gibi genel yollar benimsenmiştir.

 

4-Kürdistan´ın iç politikası El-Cezire Cephesi Komutanlığı´nca belirlenecek ve yönetilecektir. Cephe Komutanlığı bu konuda Büyük Millet Meclisi Başkanlığıyla yazışmalar yapar. İller tarafından izlenecek yolu düzenleyip uyumu sağlayacağı için sivil yöneticilerin de bu konuda bağlı oldukları yer, Cephe Komutanlığı´dır.

 

5-El-Cezire Cephe Komutanlığı yönetim, adalet ve maliye (parasal) konularda değişiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe, bunun uygulanmasını hükümete önerir.

BMM Başkanı

Mustafa Kemal."

(TBMM.Gizli Celse Zabıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1985, Cilt: 3, Sayfa: 550)

Bu konuya da nasıl itiraz geleceği konusu gerçekten merakla beklenmektedir. 1922 tarihinden beri ülkeyi idare edenler bir türlü sorunları barışçıl, demokratik zeminde adil ve kardeşçe çözmeyi beceremediler.

Yönetim zaafı nedeniyle milletin bir birine kırdırılması yanılışlığı artık görülmelidir.

Bu ülkede yaşayan insanların da huzura, rahata, güzel bir yaşama ihtiyaçları var.

Bu ülkede yaşayan insanların da kökenleri ne olursa olsun kendilerini rahat hissettikleri bir yönetime ihtiyaçları var.

Kan ve gözyaşı bu ülkede yaşayan insanların kaderi olmaktan çıkarılmalıdır.

Herkes yaptığı yanlışları görmeli ve ona göre hareket etmelidir.

Vatan ve millet kavramları gözyaşı ve ölümden başka bir şey ifade etmeyecekse eğer bundan artık vatan ve millet olmak övünç kaynağı olmaktan çıkmış demektir.

Tevfik Fikret ;”vatanım yeryüzü, Milletim insanlıktır” demişti. Geldiğimiz bu günlerde bile geriye dönüp Tevfik Fikret´e mi katılalım?