Cumartesi ve eylem denilince şüphesiz Galatasaray Meydanında 393 haftadır eylem yapan Cumartesi anneleri geliyor. Bu eylemde Cumartesi Anneleri 12 Eylül darbesi ve sonrası kaybolan çocuklarının akıbetlerini soruyorlar.
 
Bu eylemden yıllar sonra yine cumartesi günleri Bölgemizde İHD tarafından başlatılan cumartesi eylemleri gerçekleştiriliyor. Her Cumartesi saat 12’yi vurduğunda Diyarbakır ve Batman başta olmak üzere bölgenin değişik yerlerinde kayıp anneleri ve aileleri kaybedilen yakınlarının akıbetini soruyor. Bu eylemde 191. Haftasını geride bıraktı. Yani yıllardır anneler kayıplarını ararken “Kayıplar bulunsun Failler yargılansın” diyerek adaletin gerçekleşmesini istiyorlar.
 
Yakınlarına ait bir mezarları olsun istiyorlar
Yakınlarına ait kemiklerin bulunmasını istiyorlar
Yakınlarını ne yapıldığını öğrenmek istiyorlar
 Ve en önemlisi ADALET istiyorlar
 
Ateş düştüğü yeri yaktığından bu eylemlerin ne anlama geldiğini de hangi acıların sonucu olduğunu da bilmek istemeyenler bir türlü bu alanlardaki sesleri duymak istemediler.
Alanlara çıkan yüreği acılı aileler, anneler ve destek veren insan hakları savunucuları kem gözlerle gözlendi. Fotoğrafları çekildi sanık muamelesine tabi tutulup psikolojik baskı altına alınmaya başladılar. Berfo ananın feryatları hala duyarlı olan insanların kulaklarında çınlıyor.
 
Aradan yıllar ve yıllar geçti
Acılar birike birike
Hasret büyüye büyüye
Adalet beklene beklene insanlar perişan oldu.
 
Yıllarca karakol kapılarında, kışla kapılarında, meydanlarda acılı yüreklerinin hasretlerine bir cevap arayan anneleri anlamayanlar nedense gün gelip devran dönünce bu durumu daha iyi anlar duruma geldiler. Sadece gelmediler kayıp olmayan yakınları için bile cumartesi alanlarına indiler. Konu ile ilgili haberi sizlerle paylaşarak konuyu yorumlarınıza bırakalım.
“Her cumartesi Balyoz eylemi Balyoz kararını protesto eden sanıkların yakınları, “Vardiya Bizde Platformu” olarak her cumartesi oturma eylemi yapacak.
 
Balyoz davası sanıklarının yakınları tarafından kurulan “Vardiya Bizde Platformu”, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını dün Beşiktaş’ ta protesto etti. Ellerinde “Bu mu adalet, Ölene kadar haklıyız onlar haksız, 3 kuruşluk sahte cd’ye 18 yıl verdiler” yazılı döviz ve bayraklar taşıyan aileler eşlerinin yanında olacaklarını haykırdı. Platform üyeleri bundan böyle her cumartesi günü eylemlerini sürdüreceklerini açıkladı.

Avukat Tanyeri açıkladı
Bazı vatandaşların da destek verdiği dünkü gösteride grubun en küçük eylemcisi 4 yaşındaki Naz Kırmacı’ydı. Sanıklardan Albay Kıvanç Kırmacı’nın kızı olan Naz, elinde dövizi ve bayrağı ile babasının eve dönmesini istedi. Davanın bir numaralı sanığı olan 
Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Dogan “Babası tutuklandığında Naz bebekti. Kıvanç Kırmacı siz gidin o burada kalsın diyordu” dedi. Protestoya katılanlar arasında Nilgül Doğan’ın yanı sıra Tümgeneral Ahmet Yavuz’un eşi Lütfiye Yavuz, emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk’un eşi İrem Kutluk da vardı. Eylemin amacı avukat Yavuz Selim Tanyeri tarafından şöyle açıklandı: “Tümgeneral Ahmet Yavuz’un eşi Lutfiye Yavuz dava sürerken ‘Eğer kötü bir karar çıkarca her cumartesi elime pankartımı alıp oturma eylemi yapacağım’ demişti. Karardan sonra tamamen kendi inisiyatifiyle bu işe başladı. Katılanlar davet edilmiş değildir, sağdan soldan duyanlar kendiliklerinden gelmişlerdir. Biz bunu her cumartesi sürdüreceğiz. Kimseyle kavga etmeden sessizce. Ta ki adalet yerini bulana kadar.”
Demek ki adalet herkese lazım ve adaletin gerçekleşmesini alanlarda bekleyenlerin de anlaşılması gerekiyor. Bu dünyanın hali böyle. Ancak yaşanarak yapılanların nasıl şeyler olduğunu anlamak mümkün olabiliyormuş.
Peki, bu sonuçlar doğru sonuçlar mı derseniz elbette değil. İnsanlar için her zaman adalet gereklidir. Adalet güçlü olanın isteğini gerçekleştirmekten değil haklı olanın korunmasına yardımcı olmak için olmalıdır. Yoksa güçlülerin adil olmadıkları adil olanların ise güçlü olmadıkları ülkeler uzun süre yaşayamazlar.
Ne diyelim düzenlerin adaleti gerçekleşmese bile ilahi adaleti beklemek gerekiyor!