Dünden devam

Su kaynaklarımızın tehlikede olduğuna dikkat çekip, ısrarla uyarılarda bulunduğum yıllarda ilgililer bizi dikkate almıyorlardı. Sizi biraz eskilere götürüp, yıllarca nasıl mücadele verdiğime dair somut belgeler sunacağım…

İçme suyumuzda tespit edilen Fenol ile ilgili tehlike üzerinde durmaya devam edeceğim. Çünkü geçmiş zamanın yöneticileri uyarılarımızı ciddiye almayarak büyük hata işlemişlerdi. Biraz daha somut belge sunarak hangi tehlikelerle, nasıl karşılaştığımız gerçeği konusunda Batman kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum.

‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Suda Tehlikeli ve Zararlı Maddeler Tebliği’ne göre fenol, tehlikeli ve zararlı maddeler sınıfında. Bizim de Fenol gibi bir baş belamız hep olmuştur.

2004 yılından itibaren Fenol ile ilgili özel uyarılarda bulunmakla kalmamış, baskı unsuru olmuştuk. Dönemin Çevre ve Orman Müdürlüğü(Bugünün Çevre ve Şehircilik) nezdinde girişimde bulunup, bir mobil ölçüm aracını Batman’a getirtmiştik.

Söz konusu aracın verileri açıklandığında, Batman Çayı, Batman Barajı ve Zilek su kaynaklarında Fenol tespit edilecekti…

**

**

DİCLE ÜNİVERSİTESİ UYARMIŞTI…

Sularımız analiz için DSİ’ye ait Diyarbakır’daki Laboratuvara gönderiliyor, orası ise Fenol değerlerini görmüyordu.

Talebim ve Çevre örgütümüzün baskısı üzerine sularımız Refik Saydam Araştırma Merkezi, TUBİTAK ve ODTÜ’ne gönderildi. Sonuçlar kötüydü…

O süreçte Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersen İlçin’in, Batman Valiliği ve Belediyesi’ne gönderdiği rapor elime geçti. 12/05/2005 tarih ve 75 nolu yazı ile raporda ilginç tespitler vardı, bir paragrafına bakalım:

“İçme sularında fenol ve fenol bileşiklerinin izin verilen değerlerin üstünde bulunması insan ve toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek bir durumdur. Batman’da içme suyu olarak kullanılan kuyulardan alınan suların fenol düzeyinin izin verilen miktarın üzerinde olması yer altı sularının kirlendiğini göstermektedir. Oysa yer altı suları bugün ve gelecekte insanların sürekli kullanabileceği temiz su kaynaklarıdır. Dolayısıyla gelecek nesillere devredilecek olan bu mirasın korunması ve kirlenmesinin önlenmesi için acil önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu konuda çağrı yapılması durumunda gerek Üniversitemiz, gerekse Halk Sağlığı Anabilim Dalı olarak yardımcı olabiliriz.”

**

**

Dicle Üniversitesi’nin konu ile ilgili yazısı kişisel arşivimde duruyor. Dönemin Valisi adına, Vali Yardımcısı Ahmet Yılmaz imzasıyla Belediye’ye gönderilen ‘Su kuyuları’ başlıklı yazının ilgili bölümlerine bakalım:

“23/06/2005 tarih ve 3882 sayılı yazı ile su analiz raporları Belediyenize gönderilmiştir. Ancak raporlarda yine standartların üzerinde yağ ve fenol tespit edilmiştir. 12/05/2005 tarih ve 75 sayılı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nın yağ ve fenol ile ilgili raporları ektedir. Yukarıda tespit edilen eksikliklerin ivedi olarak yerine getirilmesi, aksi takdirde insan sağlığı üzerinde telafisi mümkün olmayacak sonuçların oluşabileceğinden gerekli önlemlerin bir an önce alınması ve sonuçtan bilgi verilmesi hususunda; gereğini rica ederim.”

Bu bilgileri zamanında köşemde yazmıştım. İşte o tarihlerde yaptığım değerlendirmeden bazı paragraflar: ‘Bu belgeler başka söze hacet bırakmıyor. Madem içme suyumuzun kirlendiği açıktır ve Dicle Üniversitesi açık bir dille kendilerinden yardım istendiği takdirde yardıma hazır olduklarını açıklamış, acaba neden davet edilmemişler?

Batman halkının sağlığını tehdit eden bir gelişmeden madem iki kurum olarak haberdardılar, neden bu sorunu en azından basınla paylaşma gereği duymamışlar diye sormak istiyorum? Hem Batman Valiliği, hem de Belediye yetkililerinin bu konuda nasıl bir açıklama yapacaklarını merak ediyorum. İnsan sağlığı üzerinde telafisi mümkün olmayacak sonuçların oluşabileceği’ konusunda yapılan tüm uyarıları neden ciddiye almadılar? Hani suyumuz temizdi? Belediye yetkilileri kamuoyunun karşısını çıkıp, ‘Evet sularımız kirli, ancak bu kirlilik bizden kaynaklanmıyor’ diye açıklama yapabilirlerdi, yapmalıydılar. Neden daha 2005’te yağ ve fenol bilgisine rağmen bu konuda suskun kaldılar ve suyun temiz olduğunu ileri sürdüler? Neden? Aynı sorularım Valilik için de geçerlidir. Kent içme suyunda sınır değerlerinin üzerinde yağ ve fenol olduğu konusunda kurumlar arası yazışmalar olmasına karşın, neden gereğini yapmamışlar? Batman İl Hıfzıssıhha Kurulu, Batman Mahalli Çevre Kurulu ve diğer kurumları harekete geçirmek gerekmez miydi? Neden Batman Valiliği geçen zaman sürecinde bu sorunu masaya yatırıp gerekeni yapmamış? Batman halkı kanserojen maddenin karıştığı kirli suyu içerken, sorunu önemsememek ve acil tedbir için harekete geçmemek ne derece doğru?’

Yine de geçmişi tartışmanın, suçlu aramanın yanlışlığına inanıyorum. O nedenle acilen ilgili kurumların bu sorunun çözümü için bir araya gelmelerini öneriyorum. Batman halkının sağlığı her şeyin üstündedir. Bu sorun yabana atılacak, ertelenecek bir sorun değildir. Sorunun üzerinde ciddiyetle durmalıyız. Yeri gelmişken belirteyim; Batman içme suyu için, İzmir’deki arsenik olayında olduğu gibi tamamen ‘içilemez’ raporu verilmemiştir. Ancak sınır değerlerin üzerindeki fenol ve yağ gerçeğinin küçümsenmemesi ve ötelenmemesi için tüm kurumları ve ilgilileri göreve davet ediyorum.’

Devamı yarın