Millettin kendini yönetemeyeceği düşüncesiyle, millet adına karar veren Türkiye’nin İhtiyar Heyeti darbeleri ne kadar da seviyorlarmış. Allah’a şükür ki, artık perde arkasında dönen dolapları öğrenmek için 50-100 yıl beklemek gerekmiyor, yoksa bunları da devlet sırrı diye öğrenemeyecektik.

            Ergenekonu,”Şergenekon “ olarak bir yazımda tanımlamıştım. Şimdi bu tanımlamada ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. Deşildikçe şer planları ortaya dökülüyor. Darbe planları, suikast planları, faili meçhuller, kaçırılan insanlar. Türkiye’nin karanlık dönemine ışık tutacak bu dava belli kesimler tarafından amacından saptırılmak istense de, kıvırmanın artık anlamı kalmadı.

            Özellikle gerçekleri halka anlatmak görevi olan basının ısrarla yaşananları görmezden gelmesi hayret edilecek bir olaydır. Taraf Gazetesi olmazsa, yine malum basın milleti dolmuşa bindirmeye devam edecekti, yıllarca yaptıkları gibi.

            Türkiye’yi sığ düşüncelerine göre yönetmekte ısrar edenler, bunu gerçekleştirmek için çok acımasız davranmaktan geri kalmamaktadırlar. Kürt sorununun çözümsüzlüğünü yine Kürtleri faili meçhullerle öldürerek çözmeye çalıştılar yıllarca. Çözüm üretmek isteyenleri harcadılar. Çünkü çözüm üretilirse onların menfaatleri bitecekti. Bunu yaparken de vatanseverlik adına yaptılar. Ülkenin birlik ve bütünlüğünü korumak bahanesiyle yaptılar. En büyük bölücüler onlardı aslında.

            Encümen-i Daniş dedikleri de onların akıl babalarından oluşan bir topluluk. Ülkeyi mükemmel yönetmiş olmalılar ki, emekli olduktan sonra bile millet yolunu şaşırmasın diye millete ve hükümetlere yol gösteriyorlar, akıllarınca. Öyle bir yol gösterme ki, MGK gibi yazdıkları ve istedikleri her şey yerine geliyor. Bence Ergenekon savcılarının Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve hatta 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i sorgulamaları gerekir. Özellikle bugünlerde Demirel’in uykuları kaçıyordur. Türkiye’de son 50 yıla damgasını vuran Demirel’in hükümetleri ve Cumhurbaşkanlığı döneminde meydana gelen olayların hesabının sorulması gerekmez mi?

            AK Parti bu davanın arkasında bütün ağırlığıyla durmaya devam etmelidir. Savcılara güven vermeli, halkın bu konuda ondan çok beklenti içinde olduğunu unutmamalıdır. Bu yaradaki tüm cerahat dışarı akıtılmalı, yoksa kalacak kalıntıların hastalığı tekrar vücuda yayabilme ihtimali sürekli olacaktır.