Bahar mevsiminin son ayına girmiş olduk. Bu sene geçen yılların aksine olaysız ve sakin bir ilkbahar mevsimi geçirmenin rahatlığını yaşıyoruz. Kutlamalar aynı kutlamalar, etkinlikler aynı etkinlikler ve hatta sayıları daha fazla olduğu halde ne bir gürültü var ne bir patırtı.
Demek isteyince sakin ve mutlu geçişler de yapılabiliyormuş. Bu son dönemdeki rahatlığın sebebi belli, tartışmaları ve uygulamaları süren çözüm sürecine borçluyuz bu durumu.
Bu durum yeterli garantiyi veriyor mu derseniz cevabımız elbette hayır olacak ama temel demokratik taleplerin siyasal ve sosyal yöntemlerle dile getirilmesi için gerekli olan bir ön normalleşme süreci yaşıyoruz.
Bunun doğal bir sonucu olarak da hem ilimizde hem de bölgemizde değişik alanlarda etkinlikler gerçekleşiyor. İş adamlarının ziyaretleri, akil adamların ziyaretleri derken gündemin sosyo-kültürel anlamda değiştiğine de tanıklık etmekteyiz.
Son zamanlara ilimizde artarak gelişen etkinliklerden bir tanesi de kültür ve Edebiyat alanındaki etkinliklerdir. Bart’ın öncülüğünde sürmekte olan Edebiyat Coğrafyaları çalışması kapsamında adeta son dönemde yazar yağmuruna tutulduk dersek yerinde bir tespit yapmış oluruz.
Geçen gün Cihan Aktaş konuk olarak etkinliğe gelmiş ve dinleyicileri ile sohbet etmişti. Haftasonu Murathan Mungan ile etkinlikler serisi devam edecek.
Edebiyat ile ilgili etkinlikler sadece ilimizle sınırlı gelişmiyor. Salı günü Bismil ilçesinde Arjen Ari konulu bir etkinlik gerçekleştirildi. Rêdûr Dîjle’nin moderatörlüğünü yaptığı etkinliğe Berken Bereh, Kawa Nemir ve Muhammed Ronahi panelist olarak katıldılar.
Katılımcılar hem Arjen Ari ile ilgili anılarını dile getirdiler hem de Arjen Arî’nin şiirlerinden kesitler okuyarak dinleyicilerine keyifli ve bilgi dolu bir sunum yaptılar.
Bu etkinlikte de gördük ki kültür ve edebiyat alanında yapılması gereken çok şey var. Yıllardır sözlü kültür ve sözlü edebiyat olarak süren yapının artık yazısal alanda da rolünü oynaması zamanı gelmiş ve geçmiş bile.
İster Kürtçe olsun ister Türkçe olsun yazı yazanların veya yazabilenlerin artık yazma konusundaki korkularını aşarak var olanı ve tanıklık ettiklerini tarihe aktarmaları gerekiyor. Özellikle Kürtçe eserler verilmesi dilin gelişerek yaşaması anlamında büyük önem arz ediyor. Son dönemde yapılan çalışmalara baktığımızda özellikle şiir alanında çabaların daha çok ön plana çıktığını gözlemlemekteyiz. Oysa çeviri ve nesir alanlarındaki çalışmaları da geliştirmek gerekmektedir.
Konusu açılmış iken bir hususu da belirtmek gerekmektedir. Edebiyat alanındaki çalışmalar çok emek isteyen çalışmalardır. Bu tür çalışmaların ve çalışanlarının desteklenmesi gerekiyor. Çünkü yazar ve şairlerin bin bir sıkıntı ile meydana getirdikleri eserlerini yayınlamak için de bir o kadar çaba ve zorluk çekmek zorunda bırakılmamaları gerekir.
Bunun gerçekleşmesi için de ya kendilerinin direkt olarak desteklenmeleri ya da yayınevlerini desteklenerek daha çok kitap basma imkânına kavuşturulmaları gerekmektedir. Kahvehanelerde çay ve diğer içeceklere veya her gün kendimizi zehirleme pahasına da olsa sigaraya verdiğimiz paranın cüzi bir miktarını kitaba ayırabilirsek hem kültürümüze büyük bir hizmet yapmış oluruz hem de kendimize büyük bir iyilik.
Devlet kurumlarının ve yerel yönetimlerin elinde bulunan imkânlara rağmen edebiyat alanındaki etkinliklerin daha çok bu alana ilgi duyan ve kıt imkânlara sahip kesimler tarafından gerçekleşmesi dikkat çekmektedir. Sanatsal yöne de dikkat çeken Cafelerde etkinlik düzenlenmesine elbette karşı değiliz ama bu etkinliklere ev sahibi yapacak yerlerin büyük salonlar olması gerektiği gerçeğini unutmamamız gerekir.