Kaderin bir cilvesi olsa gerek yeryüzünde insanlık değerleri adına alınan her hak ödenen bir bedelle gerçekleşiyor. Gücün düzeni kendi lehine çevirip kullandığı günden bu yana toplumsal eşitlik ve adaletli dağılım konusundaki sıkıntılar sürüp gitmektedir. Bir yandan verdikleri emeğin karşılığında yaşamlarını sürdürmeye çabalayanlar, bir yandan sahip oldukları güç nedeniyle çalışmadan emeği sömürenler…
Bugün 8 Mart. Birleşmiş Milletler tarafından Dünya kadınlar günü olarak kabul edilmiş olan gün.
8 Mart dünya kadınlar günü dolayısı ile her taraftan günün anlam ve önemine ilişkin açıklamalar yapılıyor.
Kadının ne kadar kutsal olduğu hatırlatılarak önemi vurgulanıyor.
Görüntü itibariyle öyle olsa da bizim itirazımız var.
1800’lerin Amerikasını hatırlayalım.
Hani 16 ve 12 saatlik çalışma koşullarına rağmen geçinecek ücreti alamadıkları için grev yapan ve greve gittikleri için öldürülen 129 kadının hikayelerini...
O olaydan sonra çalışma yaşamında artık kadının sesi duyulmaya başlandıysa da bu olgu sosyal ve siyasal yaşamda yerini bulamamıştır. Onlarca kadının ölümüne eneden olan olaylardan sonra dünya emekçi kadınlarına bugün adanmıştır.
Kadın evde hapis, sosyal yaşamdan kopuktur.
Türkiye nüfusunun yarısı kadın olduğu halde toplumu idare eden idari, sosyal ve siyasal mekanizma içerisinde görünmeyecek kadar azdır.
Parlamento içinde ki sayıları toplumdaki varlıkları ile orantısız bir manzara sergilemektedir.
Kabinede sırf temsiliyet olsun diye kontenjan bakanlıklara bakmaktadırlar. Kadın ve Aileden sorumlu bakan olan Fatma Şahin hükümetteki tek bakan olarak mücadelesini sürdürüyor.
Bütün direniş ve çırpınışlara rağmen ülkemizde halen;
Töre cinayetleri işlenmekte,
Tecavüzcülere indirimli cezalar verilmekte,
Kadının burnu kesilebilmektedir.
Süslü söylemlere rağmen kadın toplumda halen eşit bir ortak olarak görülmemektedir.
Emeği;
Evde,
İş yerinde
Ve kamusal alanda görülmemeye çalışılmaktadır.
İldeki kurumlara bakın kaç tanesinin Müdürü kadındır?
Bu kadınların yetmezliğinden mi yoksa erkek egemen bakış tarzından mı kaynaklanmaktadır?
Siyasal iktidarın zihniyeti deyip işin içinden sıyrılmaya çalışmak yeterli midir?
Bugün 8 Mart dünya kadınlar günü bütün kadınlara kutlu olsun.
Varlıkları ile övündüğümüz, lakin haklarını erkek egemen zihniyetle yok saymaya çalıştığımız kadınlarımıza...
Türkiye kadınların sosyal, siyasal ve çalışma hayatına kadınların entegrasyonunu daha hızlı gerçekleştirmek zorundadır. Anayasaya konulan pozitif ayırımcılık maddeleri önemli adımlar olmasına rağmen pratikte bu değişiklikler gerçekleştirilmezse istenen sonuçlara ulaşmanın imkanı bulunmamaktadır.
Bütün eksiklik ve aksaklıklara rağmen ülkenin doğu yakasında kadınların son dönemde elde ettikleri kazanımın umut verici olduğunu belirtmek gerekir. Kürt kadınlarının son dönemde gerçekleştirdikleri değişim örnek bir model oluşturabilir.
Bu arada gün dolayısıyla kadınlara da bir hatırlatmada bulunmak gerektiğini düşünüyoruz. Erkek egemen sisteme karşı çıkarken hak arama ile haksızlık yapma arasındaki ince çizgiye dikkat etmek gerekiyor.
Erkek egemen zihniyeti eleştirmek ve karşı durmak ayrı erkek düşmanlığı yapmak apayrı bir konudur.