Sivil toplum Kuruluşlarını temsilen 17 kişilik Diyarbakır ekibi Kürt sorunu ve bölgenin diğer sorunları konusunda görüşlerini aktarmak ve Ankara’nın görüşlerini birinci elden almak gayesi ile Ankara’nın yolunu tuttu.

 

Grup iktidar partisinin yanı sıra MHP hariç diğer partiler ile de görüşmeler gerçekleştirerek tespit ettikleri sorunlar ve çözümü konusundaki görüşlerini yansıtan dosyayı muhataplarına ilettiler. Başbakanın Baro başkanına yönelik çıkışları dışında görüşmelerde sorun yaşanmadı.

 

Grubun son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinde de kamuoyuna yansıdığı kadarı ile

 

- Demokratikleşme

 

- Yeni teşvik yasası

 

 - AB süreci

 

 - 301. Madde’nin yanı sıra hazırlıkları sürdürülen yeni Anayasada vatandaşlık kavramının yeniden tanımlanması, Kültürel hakların geliştirilmesi, Yerel Yönetim yetkilerinin yeniden düzenlenmesi ve anadilde eğitim konularının da ele alındığı görülüyor.

 

Görüşmeler analiz edildiğinde Ziyaretçi heyetin Kürt sorunun çözümü konusunda siyasal ve sosyal boyutları birinci sıraya alırken, Ankara’nın sıkıntıları ekonomik boyutlu olarak ele aldığı veya alma eğiliminde olduğu görülüyor. Bu eğilim de Sayın Gül’ün “sıkıntılyarın %80’ni’nin ekonomik sıkıntıdan kaynaklandığı” açıklamasından da anlaşılmaktadır.

 

Burada önemli olan temel unsur sivil oluşumun siyasal zeminde sorunu dile getirerek çözümü konusunda Ankara’dan çözüm isteme gayretinin ortaya çıkmış olmasıdır. Bölge sorununun temsiliyet merkezinin temsilcileri bir heyet oluşturarak Ülke sorunlarının çözüm merkezine gidip çözüm aramaları önemli bir mihenk taşıdır. Olması gereken de budur.

 

Sanırım Sayın Başbakanın toplantıda gelen görüşlere agresif davranmasının altında da sayın Başbakanın gelen heyetin neyi temsil ettiğini bilmesi ve talepleri konusunda aynı fikri taşımak istememesinden duyduğu memnuniyetsizlik yatmaktadır. Ancak Bu tavırların ne yeri nede zamanıdır. Sayın Başbakan Çözümün merkezinde sorumluluk almış ve siyasal destek almış bir konumdadır. Sorun nasıl dillendirilirse dillendirilsin, çözüm ne şekilde ifade edilirse edilsin yapmaları gereken iyi dinleyip çözüme sunulan katkıyı da değerlendirerek çözüm üretmesidir.

 

Diyarbakır AB salonlarında sorunu dile getirdiğinde eleştirilmişti. Kürtler Avrupa parlamentosunda sorunu neden tartışıyorlar eleştirileri yapılmaktaydı. Eliştirilerin haklı olduğunu varsayarsak o zaman sorunun tartışma yeri doğal olarak Ankara’dır. B u çerçevede Diyarbakır heyeti ile birlikte Ankara’ya gitmiştir. Ankara, Ankara’ya giden takım elbiseli,kravatlı,eğitim görmüş ve sivil toplum örgütü temsiliyetine sahip olan heyeti iyi anlamalı ve görüşlerini önemseyerek dinlemelidir diye düşünüyoruz. Bu girişim çözümün Dağda değil masada aranması gerektiğini, sorunları ve çözüm yollarını vuruşarak değil konuşarak hal etmek gerektiğini göstermeye çalıştığı için önemsenmelidir.

 

Taleplere gelince istenenler uygar dünyanın red edebileceği şeyler olmadığı ortada.301. maddenin değiştirilmesi hatta kaldırılması konusunda çok geç kaldık. Bu talebin ne kadar doğru olduğu CHP’nin karşı çıkışından da belli değil mi? Bir girişime CHP hayır diyorsa demek ki o iş memleketin ve milletin faydasınadır ve acilen yapmak lazımdır.Kültürel haklar konusunda Sayın başbakan dahil herkes bir adım atmak konusunda hemfikirdir. Yerel yönetimlerin yetkilerinin düzenlenmesi biraz hassas bir konudur iyi incelenmesi gerekmektedir. Bu alanda 5393 sayılı kanun ile düzenleme yapılmıştır.Bir çok Belediye Başkanı bunu bile hazmedememektedir. Buna rağmen kararların yerelde verilmesi Merkezin ağırlığının azaltılması, toplumsal düzenlemeler konusunda yerel meclislerin yetkilerinin artırılması yerinde olacaktır. Bütün bunlarla birlikte Sayın Cumhurbaşkanın da belirttikleri gibi ekonomik alandaki sıkıntılar konusunda ciddi ve ivedi adımların atılması sorunun çözümüne en az siyasal adımlar kadar katkı sunacaktır.

 

Bu nedenle Diyarbakır’ın Ankara’ya yaptığı ziyareti önemsiyoruz. Dilerim diğer illerimiz bundan bir anlam çıkarır.