Son günlerde artan öğrenci protestolarının temelinde konuşmacıyı konuşturmama, yumurta vs. atarak konuşmasını engelleme temeline dayanmaktadır. Bu tür davranışlar, topluma söyleyecek bir şeyi olmayanların veya söylediklerine kamuoyunu inandıramayacaklarını bilenlerin davranışıdır.
Konuşmacının söylediklerine katılıp katılmama hakkınız var ama konuşmacının konuşmasını engelleme ve sabote etme hakkınız yoktur. Cumartesi günü Kültür Merkezi’nde Taraf Gazetesi yazarları Emre Uslu ve Mehmet Baransu’ nun konuşmacı olarak katıldıkları İnsan Hakları ve Demokrasi konulu bir panel vardı. Son günlerdeki yumurta atma eylemlerine nispet olsun diye beraberlerinde piknik tüpü ve tava da getirmişlerdi. Batman’da onlara bu saygısızlığı yapacakların çıkacaklarını zaten tahmin etmiyordum. Yine de her türlü eleştiriye açık olduklarını anlatabilem babında güzel bir espriydi.
Konu insan hakları olunca konuşmacılara bu hakkı vermek kadar dinleyenlere de dinleme hakkı vermek gerekirdi. Ama öyle olmadı. Konuşmacıların temelde insan hakları özellikle de Kürt sorunu konusunda duyarlılıkları bilinen bir gerçekti. Çünkü Taraf Gazetesi şu ana kadar Türkiye’de yapılamayanları yapan, yazılmayanları yazan bir gazeteydi. Bunu özellikle Güneydoğu’da yaşayan herkes bilmektedir. Kanaatimce Türkiye’nin siyasi tarihi yazılırken Taraf öncesi ve Taraf sonrası diye ayırmak da mümkün olabilir, çünkü statükoyu, derin devleti, menfaat ilişkilerini, Ergenekon yapılanmasını yazabilmek ve bunları deşifre etmek Türkiye için hayati bir önem taşımaktadır.
Ne yazık ki bu panel de başladığı gibi bitmedi. Her ne kadar bazı katılımcıların konuşmacıların konuşmalarını kesme müdahalelerine daha önceki panellerden alışkın olsak da, bunun dozajı artınca salondaki diğer katılımcılar dışarıdan yapılan ve söz almadan yapılan müdahalelere tepki göstermek zorunda kaldılar. Kısa süreli gerginlik, araya akil insanların girmesiyle yerini sükûnete bıraktı. Ama artık panelin tadı tuzu kaçmıştı. Ne konuşmacılar rahat konuşabildiler, ne de protestocu grup haricinde soru sorabilen. Oysa bu panele katılan herkesin fikrini ifade edebilme, soru sorabilme hakkı vardı. Konuşmacılar en radikal sorulara bile içtenlikle cevap verdiler, ancak asıl sorulması gerekenlerin hiç biri sorulmadı, daha doğrusu sorulamadı.
Hangi fikri temsil ettiğinizden ziyade bu fikrinizi nasıl ifade ettiğiniz önemlidir. Sizin konuşma ve soru sorma hakkınız var ama, başkasını konuşturmama, salonu esir alıp konuşmacıları bunaltma hakkınız yoktur. Bu panele her fikirden katılımcı katılmıştır. Başkalarına fikirlerinizi anlatma hakkınız kadar başkalarının anlatılanları dinleme hakkına da saygı göstermelisiniz. Yoksa bugün gibi kaos ortaya çıkar. Kimse size tahammül etmek zorunda değildir. Bu dünyada sadece siz yaşamıyorsunuz çünkü. Büyük badireler atlatan ülke ve bölge insanımızın yaralarını sarmak kolay değildir. Bunu konuşmacılar da dile getirdiler. Ancak bütün bu olanlardan ne konuşmacılar ne de katılımcılar sorumluydu. Tam tersine konuşmacılar bu buzdağını eritmek için kendilerini yakıyorlardı adeta. Çünkü onları sürekli takip ediyor ve okuyoruz. Nleyebilme özgürlüğümü istiyorum
Konuşmacıları küçümsemek, onları dinlemeden yargılamak önyargıları kıramamanın en büyük göstergesidir. Bizler birbirimizi dinlemeyi öğrenmedikçe hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Başkaları sizi dinlemediğinde ne kadar rahatsız oluyorsanız, konuşan birilerini dinlemek isteyenlerin dinleme haklarını ellerinden almak da sizde o kadar rahatsızlık uyandırmalıdır.
Korkarım bu tür konuşturmama eylemleri devam ettikçe Batman’a gelecek hiçbir yazar ve gazeteci bulamayacağız. Sayın Uslu’ya ve Sayın Baransu’ya teşekkürlerimi arz ederken, panelde gösterdikleri soğukkanlılık ve olgunluk için de tebrik ederim.