Geçtiğimiz Cumartesi günü Diyarbakır’daydım. Akraba ziyareti için gittiğim Diyarbakır’da, tanık olduğum bir manzara beni bu yazıyı yazmaya zorlamıştır…

Trenle yolculuk yaparken Diyarbakır kentinin aşağı kesimindeki köprünün üzerinden geçtikten sonra kahredici bir manzara ile karşılaştım…

Manzara gerçekten kahredici ve düşündürücüydü…

Diyarbakır gibi ‘Büyükşehir Belediyesi’ statüsündeki yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip bir kentin lağım sularının arıtılmadan Dicle Nehrine bırakıldığını gördüm…

Diyarbakır Atıksu Arıtma Tesisi’nin bulunduğu alanda kanalizasyon suları, yani kentin atıkları Dicle’ye bırakılıyor…

Yani, yaklaşık 2 milyon insanın çok afedersiniz ‘b.kları Dicle’ye olduğu gibi salınıyor…

O manzara hoş görülebilir mi?

Trenle seyahat ettiğim için fırsat bulup görüntüleyemedim, o kirliliğin fotoğrafını çekemedim. Ancak gözlerimle gördüğüm manzara içler acısıydı…

Gördüğüm manzara, fiziksel arıtmanın dahi yapılmadığı kanaatini doğurdu…

21. yüzyıla yelken açan dünya gemisindeyiz. Eloğlu uzayın derinliklerinde yaşanabilecek gezegenler arıyor…

Bizde ise 2 milyon insanın yaşadığı koca bir kentin lağım suları arıtılmadan Dicle’ye bırakılıyor…

Halbuki mevcut çevre mevzuatlarımız buna kesinlikle izin vermiyor…

Sıradan küçük bir ilçeden söz etmiyorum. Diyarbakır gibi büyük bir kentten söz ediyorum.

İyi de ne hakla bir büyük şehirin lağım suları hala arıtılmadan Dicle’ye bırakılıyor?

Dicle’nin temiz tutulması için yıllardır verdiğimiz bir mücadele var. Çünkü yıllardır Diyarbakır ve Batman illeri ile Bismil, Silvan, Sason ve Kozluk ilçelerinin atıksuları(lağım/kanalizasyon suları) arıtılmadan Dicle’ye bırakılmaktadır…

Evet, Batman’ımızın da lağım suları yıllardır Dicle’ye salınıyor. Bu kentin lağımlarının, kanalizasyon sularının arıtılması için yıllardır kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışıyorum.

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği yöneticisi olarak duyarlı arkadaşlarımızla kentin her sorununa duyarlılık gösterdiğimiz gibi, bu meseleye de seyirci kalmadık. Çünkü lağım suları çevre için büyük bir tehdittir.

Toplum ve çevre sağlığını savunurken Dicle’ye özel bir önem verdik. Yanlış hatırlamıyorsam 2008 yılındaydı, dönemin Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker Batman’a gelmişti. Dicle’yi tehdit eden bütün sorunlar ile ilgili rapor hazırlamıştık.

Türkiye’de ilk kez bir çevre örgütü, doğayı ve çevreyi tehdit eden önemli bir sorun için bir Bakan’a rapor sunmuştu, o da Batman’a nasip olmuştu.

Eski Milletvekillerimizden Sayın Mehmet Emin Ekmen ve Ziver Özdemir ile iktidar partisi il Başkanı Murat Güneştekin ve Diyadin Uçar’ın da üyesi ve destekçisi olduğu bu çevre örgütümüz her zaman bu kentin geleceği için mücadele vermiştir. O çatı altına giren herkes, siyasi düşüncesini kapı önüne koyarak çalışmalara katkı sunmuştur. KESK ve Memur-Sen üye ve yönetici pozisyonundaki nice gönüllünün bulunduğu bir çevre örgütünden söz ediyorum.

Evet, belki 10 yılı aşkın süre öncesinde Sayın Mehdi Eker’e şahsen o raporu sunmuştum. Çevre örgütümüz adına takdim ettiğim raporda, yerleşim yerlerinin atıksularının arıtılması talebinde bulunmuştuk. O rapordan bir bölüme bakalım:

DİCLE’DEKİ KİRLİLİK VE TOPRAK EROZYONU

“Sayın Bakanım, Zatıâlinizin de tanık olduğu gibi; tarihi antik kentimiz Hasankeyf’in önünden akıp giden Dicle Nehri, özellikle yaz aylarında ciddi bir kirlilikle karşı karşıya kalmaktadır. Zaman zaman çamur renginde akan kirliliğe ve yaşanan toprak erozyonuna karşı önlem alınmasını talep etmekteyiz.

Küresel Isınmanın tüm dünyayı tehdit ettiği malumunuzdur. Dünyamızdaki su kaynaklarının ciddi bir risk altında olduğu bir dönemde, ne yazık ki çiftçilerimiz aşırı şekilde su tüketmektedir.

Dicle’deki en büyük kirlilik, maalesef çiftçilerimizin hatalı-bilinçsiz sulama yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Dicle nehrinden motopomplarla çekilen bol su ile pamuk, tütün ve sebze ekili alanlar sulanmaktadır. Tarım arazilerinin dikine ve bol su ile sulanması nedeniyle yüzeydeki en verimli topraklarımız aşınarak erozyon yaşanmakta ve çok vahim kireçlenme sorunları karşımıza çıkmaktadır.

Dicle nehrine akan en verimli topraklar sadece kirlilik unsuru olarak kalmamaktadır. İlaçlama ve gübrelemeden dolayı kimyasal atıklar da Dicle nehrine akmaktadır. Nehirden içme suyu ihtiyaçlarını temin eden insanlarımızı düşünecek olursak, sadece söz konusu kimyasal atıkların ne kadar tehlikeli olduğunu takdir edersiniz.

Sayın Bakanım; Dicle nehrini tehdit eden ve kirleten başka faktörler de vardır. Örnek vermek gerekirse Diyarbakır, Batman, Silvan ve Bismil’in kentsel atıkları kanalizasyon suları hiçbir arıtma işlemine tabi tutulmadan Dicle nehrine akıtılmaktadır.

Dicle’deki kirliliğin engellenmesi ve toprak erozyonunun önüne geçilmesi için daha önce gündeme taşıdığımız çözüm önerilerimizde ifade ettiğimiz gibi; çiftçilerin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi zorunludur.

Diyarbakır ve Batman Valiliği’nin (Bismil ve Silvan Kaymakamlığı ile) koordineli olarak çalışmalar yapması gerektiğine inanıyoruz.

Kentsel atıkların Dicle’ye arıtılmadan bırakılmaması için de ilgili Belediyeler uyarılmalıdır. Arıtma Tesisleri’nin kurulması için Belediyelere gereken destek verilmelidir.”

Görüldüğü gibi 10 yıl önce de bu sorun gündemimizdeydi. Batman’da atık arıtma sisteminin kurulması için yıllarca dönemin belediyelerine baskı yaptık. Batman ve Diyarbakır’da Atık Arıtma Tesisleri kuruldu. Batman’da temel atma ve açılışta bize söz hakkı verildi. Ancak hala sadece fiziksel arıtma yapılmakta olup, kimyasal ve biyolojik arıtmaya geçilmemiştir.

Bildiğim kadarıyla 2014 yılından itibaren kimyasal ve biyolojik arıtma yasal olarak zorunludur ve belediyelere ceza kesilmektedir. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri cezai yaptırımlara başvurmuyorlarsa, onlar da suç işliyor demektir. Kayyumlu yönetim öncesindeki belediyeyi nasıl eleştirmişsem, mevcut yönetimi de eleştirmek dürüstlüğün gereğidir.

Ilısu Barajı su tutmaya başlarsa, saydığım yerleşim yerlerinin lağım suları ile devasa bir foseptik çukura veyahut foseptik göle dönüşecektir…

Toplum ve çevre sağlığı adına bu meseleyi kamuoyunun gündemine taşımayı görev bildim. İvedilikle bütün yerleşim yerlerimizin atıksularının tam bir arıtmadan geçirilmesi için ilgililire duyarlı olmaya davet ediyorum. Bütün projelerden ve hizmetlerden daha önemli bir mesele için belediye yönetimlerine Ankara’dan ciddi bir bütçe desteği sunulması için de üzerimize düşen göreve hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Batman basını ve kamuoyunun bu konuda destekçi olacağından şüphem yoktur. Yeter ki adım atılsın..