Sayın Başbakanı nasıl bilirdiniz?
Ümmetçi ve dindar bir zat olarak.
Ancak bu algılarınızı değiştirme zamanı geldi. Evet, Sayın Başbakan hızla değişim ve dönüşüm emareleri göstermeye devam ediyor. Her attığı adımla, her söylediği sözle umudumuzun artmasına neden olan insan ne yazık ki artık her söylediği söz ve her attığı adımla umutlarımızı darmadağın etmeye devam ediyor.
Peki, ama neden?
Sayın başbakanı bu hale getirin, aşırı kızgınlığına neden olan, onu bulunduğu yoldan ayırıp yeni yollara itten gerekçe nedir?
Bu durum duygu dünyasındaki çalkantılardan mı kaynaklanıyor, yoksa mantıksal çerçevesi onu başka deryalara mı sürüklüyor? Yoksa Allah muhafaza kendini aşırı güçlü görmeye mi başladı!
Öncelikli şu hususu hatırlatmayı faydalı görüyoruz. Ülkeleri yönetmek parti yönetmekle aynı yürümüyor. Çünkü ülkenin tamamı emir ve komutalara hazır halde bekleyen bireylerden oluşmuyor. Beğenmedikleri bir şeyler yaptığınızda onu muhakkak bir şekilde size geri iletirler. Hele iktidardayken yanınızda bulunanlar, bir dediğinizi iki etmeyenler, düştüğünüzde size en yakın modtan ilk tekmeyi atanlar oluyor. Bu sadece başbakanlığa özgü bir konu değil birazcık tarih bilgisi olan herkes bunu çok iyi bilir. Bu nedenle iktidarda iken etrafınızda bulunan el pençe divan duran yalakaların her dediklerinin doğru olduğu hissine çok da inanmamak gerekir diye belirtelim.
Ancak başbakan ister mantıksal olsun, ister duygusal şu anda bulunduğu konumda iyi bir perspektif sunmuyor, sunamıyor. Dünya âlemin ümmetçi bildiği, bulunduğu makama da bu sayede geldiğini bildiği sayın başbakanın ümmetçilik anlayışını bırakıp birden “… ben devletçiyim, milliyetçiyim” demesi hayra alamet bir neden değil. Sayın başbakanın ben işte bunu KCK konusunda yapılanlara gelen eleştirilere cevap olarak söyledim dese de bu mantıklı bir izah olmaktan uzaktır. Bir insanın düşünceleri bir yapı ile ilgili olarak gelecek eleştiriler nedeniyle değişmez. Bu eleştiri halklı da olabilir haksız da olabilir ancak bu durum çizgi değiştirecek bir düzeyde olamaz.
Oldu deniliyorsa da o zaman işin çok ciddi olduğunu vurgulamak gerekir. Eğer yapılan son operasyonlar Başbakan konumunda bulunan bir insanın inandığı değerleri izlediği yolu değiştirtebilecek düzeyde öneme sahip hale gelebilmişse, eğer Ülkenin yarısının oyunu almış bir siyasal partinin liderinin bakış açısını değiştirebilecek düzeyde etkili olabilmişse, eğer başbakan kameraların karşısında milliyetçilik ve devletçilik duyguları ile millete ve muhataplarına hitap eder hale gelmişse durum hakikaten ciddiymiş demek kalıyor.
Başbakan son açıklamasında KCK operasyonlarına gelen eleştirileri cevaplarken;”Ben devletçiyim, milliyetçiyim” demektedir. Bu durumda iki orijinal soruyu soralım?
1-      Biz sayın başbakanı devletini seven bir insan olarak tanırdık ancak demek bu yeterli olmamış ki tekrarlama ve vurgulama gereği duyulmuştur. O halde sayın başbakanın yeni devletçilik anlayışından ne anladığı ve ne anlattığı kamuoyuna açıklanırsa seviniriz. CHP’nin sahip olduğu devletçilik anlayışı mı? MHP’nin sahip olduğu devletçilik anlayışı mı? Yoksa yeni bir tanımlama mı?
2-      Sayın Başbakanın ben milliyetçiyim derken neyi kast ettiğini de açıklaması lazım. MHP milliyetçiliği mi? CHP milliyetçiliği mi? Atatürk milliyetçiliği mi? Türk milliyetçiliği mi? Ya da nasıl bir milliyetçilik kavramı?
Sayın başbakanın son dönemde içinde bulunduğu yaklaşım tarzının etrafını saran yeni konseptçilerin; yakarız,yıkarız,bitiririz açıklama ve pohpohlanmalarından kaynaklandığını düşünüyoruz. Kim ne söylüyorsa söylesin bir devleti idare eden insanlardan beklenen aklıselim hareket etmeleridir. Aksi durumda kaybeden sadece kendileri olmuyor herkes zarar görüyor çünkü? Bağlılıklarını “devletçilikle” izah ettikleri devlet de.