30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli seçimlere tüm partileri oy oranlarını artırmak ve Belediye Başkanlıkları ile İl Meclislerine kendi adaylarını seçtirtmek için hummalı bir çalışma yürütüyorlar.
Bu rekabet öylesine kızıştı ki Genel Başkanlık koltuğu dahil bütün koltuklar olumlu sonuçlar almak için boşaltılıyor.
Partiler hangi adayla kazanacaklarına inanıyorlarsa onu Belediye Başkanlığına aday gösterme gayretinde.
Sadece bu kadar değil bazı yerlerde sandık ittifakı yerine aday ittifakı üzerinde de çalışmalar yürütülüyor. İktidar partisi AKP bakanları dahil bütün kadrolarını seferber ederken ana muhalefet partisi CHP Ankara’da Mansur Yavaş gibi MHP kökenli bir adayı Hatay’da ise AKP de aday gösterilmeyen Belediye Başkanını Merkez kararı ile üye yapıp aday gösteriyor.
Bu durum bize kazanmak için her yol mubah fikrini düşündürtüyor.
Oysa Demokrasinin bir ayağı da ilkeli hareket etmekten geçer. Söylem ve eylemin birbirini tutmasını gerektirir.
Mesela siyasi partiler kadınlar söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmamayı meziyet sayarlar. Hal böyle olunca da kadının siyasal ve sosyal yaşamdaki hakkını alması için kendisine fırsat tanınması gerekiyor. Her ne kadar yasalar çıkarılırken pozitif ayrımcılık maddesi eklenmiş olsa da uygulamada bu yasaya destek veren partilerin bu ilkeye sadık kaldıklarını söylemek güç.
AKP, CHP ve MHP de Belediye Başkan adaylıkları için gösterilen kadın adayların sayısının toplamı Türkiye’de %6’lık bir oy oranı ile demokrasi dersi vermeye çalışan BDP kadın adaylarının toplamını geçemiyor. Barış ve Demokrasi Partisi Diyarbakır’da açıkladığı adayları ile 2014 seçimlerini damgasını vurmuş oldu.
Hangi açıdan derseniz cevap belli. Listesine yerleştirmiş olduğu kadın Belediye Başkan adayları açısından.
Çünkü bu parti Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı dahil tam 63 yerleşim yerinde hem de kazanacağına kesin gözüyle baktığı 63 yerleşim yerinde kadın Belediye Başkan adayı gösterdi. Bunlardan 32 tanesi direkt olarak başkan geri kalan 31 aday ise Belediye Başkanlığı Eş Başkanı olarak seçilecek.
Bu durum ilkesel bir duruşu göstermesi açısından önemlidir. Kazanırlar kazanmazlar o ayrı bir konu ama demokrasinin yerleşmesi, eşitlik ve ilkeli duruş açısından olaya baktığınızda nasıl adımlar atıldığını da fart etmiş oluyorsunuz. Bu durum sadece seçim meselesi ile sınırlandırılamaz. Yaşanmakta olan toplumsal değişim ve dönüşüm açısından da çok önemli bir meseleden söz ediyoruz.
Ülkenin en geri bırakılmaya çalışılan bölgesinde siyasal faaliyet gösteren BDP’nin değişim ve dönüşüm için gösterdiği çaba ve kadının toplumsal konumunu sağlamlaştırmak için sarf ettiği gayret Türkiye geneline de örnek olmak durumunda.
Bir yandan Türkiye kamuoyuna öcü olarak gösterilmeye çalışılan, verilmeyen hazine yardımı ve önüne konulan barajlarla saf dışı edilmeye çalışılan bir siyasi parti ülkenin demokrasisi için örnek model olmaya çalışırken diğer yandan her türlü olanağa sahip olan siyasal partiler adeta içlerine kapanarak ve kendilerine yönelen seçmen kitlesini daha da kapalı bir ortama sürükleyerek demokrasiyi tıkamaya çalışıyor!
Demokrasi mücadelesi ülke yurttaşının daha fazla özgürlüklerle buluşturulması ve ona güvenilmesi ile gerçekleştiğinde sonuç alıcı olur. Toplumsal değişim ve dönüşüm iddiasında olanların demokratik ilkeleri ön planda tutmaları gerekiyor. Söylem ve eylem bütünlüğü yakalanmadığı sürece söylemler demokrasi şemsiyesini kullanarak amaca ulaşma çabasından başka bir şey ifade etmez.
Toplumun geri kalmış kesimi olarak lanse edilen Kürtler son otuz yıldı ortaya koydukları değişim ve dönüşümü hem  sosyal yaşamlarına hem siyasal yaşantılarına yansıtıyorlar. Hakkari’de Belediye Başkan adaylarını kadın aday olarak belirliyorlar. Oysa Türkiye’nin modern kentlerinde(!) Türkiye’de demokrasi dersi vermeyen çalışan partilerin Belediye Başkan adayları arasında kadın aday görmek pek nasip olmuyor.
Hal böyle olunca demokratik mücadele için AB’ye veya ABD’ye gitmeye gerek yok. Değişim ve dönüşümü önce kendi içinde sağlayamayan siyasal partilerin toplumsal değişim ve dönüşümü gerçekleştirmeleri zor. Zaten bu söylem ve eylem zıtlığı da vatandaşın beklentilerini negatif etkiliyor.
Şunu rahatlıkla söyleyebilmek mümkün. 2014 Yerel seçimlerinin demokrasi galibi şimdiden BDP olmuştur. Nedeni de listesinde yer vermiş olduğu kadın aday sayısı.
Demokrasi yerine koltuk kazanma derdi tartışmaları ise ayrı bir konu olarak değerlendirilebilir. Dileriz seçim listeleri seçim kurullarına verilinceye kadar diğer partiler de listelerinde yeterli sayıda kadın başkan adayına yer verir de bizleri yanıltırlar.