Devlet Demir Yolları (DDY)hizmeti kentimiz için çok büyük önem arz ediyor. Özellikle yoksul insanlara hitap ettiği için değil, ülkemiz , bölgemiz ve kentimiz ekonomisine katkı açısından önemsiyorum.

Bölgemizin ve kentimizin gelişimini, daha güzel yarınlarını arzulayan ve bu konuda katkı sunmaya çalışan biri olarak demiryolu ulaşımını sorgulayan, eleştiren ve yeri geldi mi takdir etmesini de bilen biriyim.

DDY Gar Müdürümüz Sayın Halil Saruhan’ın gazetemizde yer alan açıklamasını okuduğumda, yaşanan bazı olumlu gelişmelere sevindiğimi belirteyim. Müdürümüz, tren raylarının yenilenmesi nedeniyle 40 km hız yapan trenlerin, artık 70 km hız yaptığını, taşınan yolcu sayısının arttığını ve demiryolu ulaşımına ilginin arttığını ifade etmişler. Konuyla ilgili gazetemiz Batman Çağdaş’ta yer alan haberi hem demiryolu ulaşımına katkı sunmak, okurlarımı bilgilendirmek, hem de yapacağım değerlendirmenin önemini kıyaslamanız için sunuyorum: “Son bir yılda yenilenen DDY rayları, Batman’da tren yolculuğuna ilgiyi artırdı. Önceki seneye göre 10 bin yolcu artışıyla 80 bin kişinin, 2016’da Batman Garı’ndan yolculuk yaptığını söyleyen DDY Gar Müdürü Halil Saruhan: ‘Batman-Diyarbakır arasında her gün yolcu treni sefer yapıyor. Güney Kurtalan ekspresi de Batman-Ankara arasında sefer düzenleniyor. Tam bilet 4.5 TL, 26 yaşın altında olanlar ise 3.5 TL ile yolculuk yapabiliyor. 65 Yaşın üstündeki yaşlılar ise 3 lira ile komşu il’e yolculuk yapabiliyor. Engelli ve gazilere ise ücretsiz yolcu imkanı tanınıyor. Batman-Ankara arasında sefer yapan Güney Ekspresi’nin fiyatı ise 44 lira’ diye konuştu. Batman-Diyarbakır arasındaki rayların yenilenmesiyle Güney Ekspresi’nin 1 saat 20 dakika süreyle komşu il’e ulaştığını kaydeden Saruhan, şöyle devam etti: “Batman-Diyarbakır arasında sefer düzenleyen diğer trenimiz, yolcu treninin durduğu 13 durak nedeniyle mesafe 1 saat 40 dakikayı bulabiliyor. Daha önce saatte hızı 35-40 kilometre olan tren, rayların yenilenmesiyle saate 70 kilometre hız yapabiliyor. Kış mevsiminde Batman-Diyarbakır arasında günde ortalama 200-250 kişi arasında yolcu ulaşımını sağlıyor. Trenle ulaşım imkanı hem güvenli hem de ucuz olduğu için birçok kişi artık trenleri tercih ediyor.”

Haberde çok olumlu hizmetlere atıf var. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Çoğunlukla yoksul insanlara hizmet veren DDY çalışanlarının ve yöneticilerinin ellerinden gelen gayreti ve fedakarlığı yaptıklarına inanıyorum. Ancak tren raylarının yenilenmesi, yolcu sayısının artmasını yeterli görmüyorum…

Nedenini inşallah açıklayacağım. Zira bu sorunla çok ilgili biriyim. 2009 yılında bu köşede gündeme taşıdığım demiryolu hizmeti, istasyonların durumunu dönemin Milletvekili Sayın Mehmet Emin Ekmen, TCDD Genel Müdürlüğüne iletmiş, onların cevabını ve belgelerini de kamuoyuna duyurmuştum. Bu sorunla ilgili olarak o eski değerlendirmemi lütfen dikkatle okuyunuz:

20-30 YIL GERİYE GİDİNİZ!..

Değerli Okurlar, Batman’ın deniz yolu ile ulaşımı söz konusu değil, çünkü denizimiz yok. Ancak kara ve hava yolu gibi demiryolu ağımız bulunmaktadır. İnsanlar İstanbul’dan uçakla, otobüs veya otomobille olduğu gibi trenle de Batman’a gelebilirler. Ama demiryolu ulaşımındaki büyük sorumsuzluğu nedense kimse görmemektedir…

Dünyanın 21. yüzyıla yelken açtığı bir zaman diliminde kentimizin demiryolu ulaşımındaki durumunu içime sindiremiyorum. Büyük bir sahipsizliğe tanık olup susmayı, kendi adıma bu kente yaşayanlara karşı ‘ihanet’ olarak yorumluyorum…

Hayır, hayır susarak ve gözlerimi kapatarak sorunu geçiştirmeyeceğim…

Bu kentin sahipsiz olduğunu haykıracağım, isterse hakkımda hemen dava açsınlar!..

İl yöneticilerimiz, Milletvekillerimiz, politikacılarımız, sivil toplum ve demokratik kitle örgütlerimiz, halkımız beni duysun; bu kenti sahipsiz bırakmışız…

Eğer bu kentin sahipleri varsa, buyursun Batman’dan Diyarbakır’a veya Diyarbakır’dan Batman’a bir kez gündüz gözüyle seyahat etsinler. Görecekleri manzarayı içlerine sindiriyorlarsa, susayım!..

Batman –Diyarbakır arasındaki bütün demiryolu istasyonları İkinci Dünya Savaşından çıkmış viranelere benzemektedir. Bu manzarayı içim burkularak seyretmek istemiyorum…

20-30 yıl önce Batman’da yaşamış olanlarınız varsa, lütfen sözlerime dikkat ediniz. Sizleri hayalen 20-30 yıl önceye gitmeye davet ediyorum. Lütfen 20-30 yıl geriye gidip, o günün Batman’ını düşününüz…

Batman Gar Müdürlüğü, yani bugünkü İstasyon o günlerde çok şendi. İstasyonun bitişiğindeki bahçeli kahvehanede oturacak yer bulamazdınız. Site’ye gidip gelen insan sayısı hayli fazlaydı.

Gar Müdürlüğü ve lojmanları böyle sahipsiz değildi. Batman’ın tek alt geçidi ve çevresi inanın bugünden daha temizdi. Aradan 30 yıl geçmiş, hala tek alt geçidimiz var. Geçen yıl yapılan fayans çalışması ile modern bir alt geçit oluşturdular. Ancak şimdilerde yine dipten su sızıntısı olmaktadır.

Temizliği ise hak getire!..

20-30 yıl önce istasyon veya peron çıkışı kentin en gözde merkeziydi. O çevre, ara sokakları ile bizim kitap değiştirme pazarımızdı!..

Ailemizin bize verdiği az harçlığı kitap alarak değerlendiriyorduk. Ancak harçlığımız sınırlı olduğundan kitap değiş tokuşu yapıyorduk. Okuduğumuz Teksas, Tomiks, Zagor kitaplarını değiştiriyorduk. Aldığımız yeni kitapları, duvar diplerinde hızlı okuma tekniği ile (!) okuyup yeniden değiş tokuşa gidiyorduk…

Günümüz gençliği, günümüz çocukları maalesef kitap okumuyor. Keşke çocuklarım da Zagor, Tomiks’i okusaydı. O kitaplar bize okuma alışkanlığı kazandırdı. Hiç zararlı görmüyorum. Biz, ‘Karampa karampita’, ‘Bin Kunduz’ diyor, ‘Ahyaaak’ diye bağırıyorduk. Ama en azından okuyorduk. Bugünkü nesil televizyon ve bilgisayar çocuğu olmuş. Google’yi tıklamaktan başka bir şey yapmıyorlar…

Bizler o dönemde her fikir akımının kitaplarını da okuyorduk. Seyit Kutup’tan, Gorki’ye, Hasan El Benna’dan, Dostoyevski’ye… Bugün kitap okuyan çocuk göremiyorum…

Evet, sadede geleyim. 20-30 yıl öncesine hayalen giderken istasyon çevresi canlandı hafızamda. Gar Müdürlüğü’nde çok sayıda memur görev yapıyordu. Trene binip, Diyarbakır’a yol aldığınızda ilk istasyon olarak ‘Sinan’ karşınıza çıkıyordu. Sinan istasyonunda treni bekleyen bir DDY görevlisinin düdüğünü duyardık. Şimdi ise Sinan istasyon binası viraneye dönmüş durumda…

O yıllarda Sinan istasyonu bugünkü gibi harap mıydı? Hafızanızı yoklayınız. Batman’dan sonra karşınıza çıkacak ilk istasyon olan Sinan İstasyonu’nun viraneye dönmüş hali yüreğinizi acıtacaktır…

Sinan’dan yol alıp Çöltepe’ye gittiğinizde yine virane istasyon gerçeği ile karşılaşacaksınız. Halbuki 30 yıl önce Çöltepe şen bir yerdi. O dönemin yöneticileri üzerlerine düşeni yapmış ve istasyon alanını ağaçlandırmışlardı. O güzelim dut ağaçlarının çevrelediği küçük istasyon binası, lojman ve WC’sine kadar herşey bugün de yerinde duruyor. Ancak virane durumda…

Bütün kapı ve pencereleri sökülmüş, savaştan çıkmış manzarasındaki istasyon 30 yıl önce sahipliydi…

Sinan, Çöltepe, Ulam ve diğer istasyonların tümü 30 yıl önce sahipliydi. Ama bugün sahipsiz…

20-30 yıl önce her istasyonda DDY görevlileri otururdu. Gelen treni karşılarken çaldıkları düdüklerin sesi hala kulağımda. Bugün DDY hiçbir görevliyi çalıştırmıyor. Bütün istasyonların ara rayları otlarla kaplanmış durumda. İstasyon binaları ise ahıra çevrilmiş vaziyette…

Bu sahipsizlik neden? Avrupa Birliği kapısında bekleyen bir ülke olduğumuz gerçeğine o manzaralar yakışmıyor doğrusu…

20-30 yıl öncesini mumla aramak zorunda bırakılıyoruz. Neden?

Neden eloğlu ileriye giderken, biz geriye gidiyoruz? Bunu bize reva görenlerin yanıtını merak ediyorum.

Devamı yarın