Ülkemiz, büyük bir değişim ve dönüşüm süreci yaşıyor. Bir toplum, ancak kendini değiştirip dönüştürdükçe gelişir. Toplum mühendislerinin toplumu üstten değiştirip dönüştürme çabaları artık bir sonuç vermiyor, veremez. Ancak dipten gelen dalgalar sayesinde kalıcı bir değişim ve dönüşüm sağlanabilir.

            Her 10 yılda bir nükseden darbe hastalığı, artık açık olarak ortaya çıkmaya cesaret edemiyor. Bunun yerine üstü kapalı ve ilk bakışta masum görünebilecek faaliyetlerle kendini gösterip, belli bir zaman süreci içinde oturtulmaya çalışılıyor.

            Ne var ki, darbeciler eski darbeciler olmadığı gibi halk da eski halk değildir. “Ensesine vur, ağzındaki lokmayı al” veya “sürü” olarak görülen halk, artık ne ekmeğini kolay kolay kaptırma düşüncesinde ne de güdülecek sürüdür.

            Demokrasi ve özgürlüğü, sadece kendine lazım olduğunda hatırlayan, ülke ve millet menfaatleri söz konusu olduğunda ise sesleri çıkmayan sözüm ona “özgürlük havarileri” ise saklanacak delik aramakla meşgul(dür)ler.

            İçinden geçtiğimiz darbe sürecine, Taksim’de toplumun değişik katmanlarından yükselen ilk sesler, Türkiye’nin her tarafında yankılandı. 21 Haziran 2008 tarihinde İstanbul’dan yükselen bu sesi her ne kadar toplum mühendisleri duymak istemeseler, demokrasi ve özgürlük taleplerini boğmak isteseler de artık bu sesleri kısmak, bu dalganın önünde durmak ne mümkün…

            Bu sesler iddia edildiği gibi sadece AK Partinin kapatılmasına karşı gösterilen tepki değildir. Bu ses; yıllardır horlanan, seçimden seçime hatırlanan, çocuklarını askere gönderen ve şehit olduğunda da “vatan sağ olsun” diyerek metanet gösteren, kıyafeti bile her ortamda tartışma konusu yapılan, irtica denilen ne olduğu belirsiz kavramlarla yaftalanarak töhmet altında tutulan sessiz çoğunluğun sesidir.

            Bu ses işçinin, memurun, esnafın, işsizin, Türk’ün, Kürt’ün, Arab’ın, Sünni’nin, Alevi’nin sesidir. Bu ses Anadolu’nun, Türkiye’nin sesidir.

            Yankılanan bu sese ilk cevap, 28 Haziran’da (yarın) Malatya’da saat 16:00 ‘da verilecek. Ve buradan yükselen ses Anadolu’ya dalga dalga yayılacak.

Bu dalga özgürlüğün, tam ve eksiksiz demokrasinin, adalete susamışlığın, darbecilere dur demenin, ülke ve devletin yönetiminde söz sahibi olmanın, onurlu ve dimdik yaşama arzusunun dalgasıdır.