10 Ağustosta yapılan seçimler çözüm sürecindeki Türkiyenin yol haritasını da gösterme eğilimi gösterdi. İktidar buna yeni Türkiyenin inşası ismini taktı. Muhalefet alınan bu sonuçlar karşısında derin bir tartışmaya başladı ve yenilenme ihtiyacı hissederek kongre sürecine girdi. Bu seçimlerden başarılı çıkan Kürt hareketi ve sistem dışı sol siyasal kesim ise yapılması gerekenler konusunda bir sessizlik içerisinde.
HDP’nin seçimlerde yüzde onluk baraj sınırına dayanması ve ardından yapılan ilk kamuoyu anketlerinde yüzde 10,2’lik bir oranı görerek barajı aşıyor görünmesi tartışılıyorken ortaya çıkan olaylar derin düşüncelere neden oldu.
15 Ağustos’un yıldönümünde meydana gelen gelişmeler üzerine patlak veren olayların toplumun geniş kesimleri tarafından benimsenmediğini belirtmek gerekiyor. Tarafların kendilerini haklı gösterme çabaları ise bir işe yaramayacak. Çünkü süreç işlerken ortaya çıkan durum kafaları karıştırıyor.
Çözüm süreci başladığında ve taraflar bu görüşmelerin varlığın kabul ettiklerinde de belirtildiği gibi barış ve çözüm sürecinde süreci baltalayan ve çıkmaza sokan taraf kaybeden taraf olacaktır. Konjektörel durum günü birlik gelişmeler gösterse de çözüm sürecinin uzun soluklu bir yol olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekiyor.
DEMOKRATİK TÜRKİYE
Öyle görünüyor ki devam eden süreçte bir takım konularda bazı anlaşmazlıklar söz konusu. Her ne kadar bu açıkça dillendirilmiyorsa da emareler onu gösteriyor. Eğer çıkan olaylardan sonra tarafların komuta merkezlerinden lokal bir takım adımlar ve olaylar açıklaması gelseydi bu konuyu bu şekilde düşünmek söz konusu olmayabilirdi ancak merkezlerden gelen haber ve açıklamalar olayları üst kademelerin bilgisi dahilinde olduğunu gösteriyor.
Bir toplumda çatışma ve tartışma çıkarmanın en kestirme yolu o toplumun saygı duyduğu hassasiyetlere yönelmektir. Bu hassasiyetlere yönelmek çözümden uzaklaşmak anlamı  taşıdığını da belirtmek gerekiyor. Son dönemlerde meydana gelen olayları hatırlayalım. Nereden geldikleri ve neden böyle davrandıkları anlaşılamayan insanlar gönderdeki bayrakları indirmek için pek iştah sahibi olmaya başladılar. Üstelik indirmeye çalıştıkları bayrakların asılı olduğu yerler de dikkatlerden kaçmayan noktalardı. Askeri alanda asılı olan bayrak, karakol önündeki bayrak, polis ve askerin güvenlik bölgesindeki bayraklar indirilmek istendi. Bu açıkça provokatörlük olarak değerlendirilebilecek durumları  ifade etti. Çünkü herkes biliyor ki bu alanlardaki bu tür davranışa verilecek cevap bayrağı indireni indirmektir. Hal böyle iken bu adımlar gerçekleşti. Buna benzer bir gelişmeyi ise Mahsum Korkmaz heykelinin dikilmesinde ve indirilmesinde gördük. Heykelin dikilmesi de heykelin kaldırılması da yanlış oldu. Bu yanlışlık verilen can kayıplarında da net olarak ortaya çıktı.
Görünen odur ki olaylar üzeriden, siyasal gelişmeler üzerinden değerlendirmeler yapılırsa çatışmalar devam edecek. O halde yapılması gereken yeni Türkiyenin sütunlarını demokrasi ilkeleri üzerinde kurmaktır. Demokratik çerçevede hak ve hukuk kurallarını işletir ve karşılıklı empati kurarsak o zaman bu olayların olması söz konusu olmaz. Karşılıklı hak ve hukuklar gözetilmek zorunluluğu olacağı için kimse kimsenin değerlerine saldırmak durumunda da kalmaz kimse kimseyi vurmak zorunda da kalmaz. Eğer sorun birinin birini vurması ile sonuçlanmış ve çözüme kavuşturulmuş olsaydı bu ülkede ölen 50 bin insanın bu sorunların çözümünü sağlamış olması gerekirdi. Ancak biliyoruz ki 50 bin insanın ölmesi, öldürülmesi, yok edilmesinden sonra geldiğimiz nokta çözüm süreci olmuştur.
Sürecin geldi noktadan geri dönmesi bir felakettir ki kimse bu felakettin altında kalmak istemez. Çünkü bu felakete neden olan kim olursa olsun kaybedecek. Bu nedenle herkese tavsiyemiz ve önerimiz çözümü hızlandırmaya çaba göstermeleridir. Çözümden kıvırtmaya çalışmak, ayak sürtmeye çalışmak bu ülkeye kaybettirecek, bu insanlara kaybettirecek, Kürtlere de Türklere de kaybettirecek. En önemlisi de inanç ve umutları kaybettirecek.  Demokratik ilkeler üzerinde yürütülen bir süreç şeffaflıkla yürütülürse kimin yanlış yaptığı da ortaya çıkartılır ve kimsenin çözümden kaçmasına imkân verilmez.