7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimi hazırlıkları sürüyor. Seçime katılacak olan bütün siyasal partiler en iyi aday ve en iyi programla halkın karşısına çıkmak için uğraşıyor. Bu nedenle partilerin genel merkez ve il teşkilatlarında hummalı bir çalışma var.
Türkiye’deki seçimlerin bir özelliği de bu seçimde Kürtlerin siyasal parti çatısı altında nasıl bir başarı kazanacaklarının test edilmesidir. Bunu bu şekilde tanımlıyoruz çünkü Kürtler kimlik ve coğrafi alan olarak artık Türkiye siyasetinde renk olmaya başladılar.
Türkiye Demokrasi tarihinde çok partili siyasal yapıya geçişler hep sancılı olmuştur. Bunun doğal bir sonucu olarak Kürtlerde de aynı durumların benzeri yaşanıyor.
Kürtlerin 1980 sonrası süreçte kendi kimlikleri ve programları ile Türkiye siyasetinde yer almaları HEP ile başladı. 7 Haziran aynı zamanda Halkın Emek Partisinin 1990 tarihindeki kuruluş yıldönümüdür ve bu tarihte eğer baraj aşılır ve aynı geleneğin devamı olan Halkların Demokrasi partisi meclise girerse Kürtler siyasal parti çatısı altında seçim sonuçlarının başarısı ile meclisteki yerleri almış olacaklar.
 Bu nedenle 7 Haziran seçimleri oldukça anlamlı bir dönemin de başlangıcı olabilir.
7 Haziran 1990 tarihinde legal siyasal alanda partisini kuran ve siyasi mücadelesini veren Kürt siyasal hareketi az bedel ödemedi. Milletvekilleri parlamentodan atılarak cezaevini konuldu. Milletvekilleri cadde ortalarında öldürüldü. Milletvekilleri toplumsal gösterilerde dayak ve hakarete maruz kaldı ama direndiler. Sonuç geldiğimiz aşama.
Bugün artık Türkiye siyasetinde Kürt kimliğini ve programlarında Kürtlere yönelik çalışmalara yer veren ve kendilerini “Kürt ve Kürdistani” olarak tanımlayan birden çok parti var. Bu Türkiye siyaseti açısından da Kürt siyaseti açısından da önemli bir gelişme.
Kürtlerin hem Türkiye siyasetinde hem de Kürt siyasetinde çok partili bir sistemi geçmiş olmaları hem yeni fikirlerin ortaya çıkması, hem yeni çözüm metotlarının tartışılacak olması hem de iddia edilen siyaset tekeli meselesini ortadan kaldırmış olacaktır.
Ancak Kürt siyasi partilerinin ahde vefa meselesini unutmaması gerekiyor. Siyasi partilerin fikir ve programlarındaki ayrılıkları Kürtlerin kazanımlarına, Türkiye demokrasisine ve barış ve kardeşlik meselesine zarar vermemesi gerekiyor.
Bugünkü tarih itibariyle Türkiye siyasetinde Halkaların Demokrasi Partisi, Demokratik Bölgeler partisi, Hür Dava partisi, Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP),Hak ve Özgürlükler partisi (HAKPAR),Türkiye Kürdistan Demokrat partisi (T-KDP) gibi partilerin legal siyasal partiler olarak faaliyetlerini sürdürdüklerini görüyoruz.
Bu durumun bir kazanım olduğunu belirtmek gerekiyor. Fikir ve düşüncelerini legal siyaset yoluyla sürdürmek isteyenlerin artık siyasete katılma şansları var. Ancak bu çok partili yapının tadında bırakılmasında da fayda var. 1980 öncesi dönemde olduğu gibi her anlaşamayan gidip bir siyasi parti kurup gücü ve hedefe varma umutlarını parçalarsa bu çok partili sistem yarar yerine zarar vermeye başlar. Dileriz ki bu konuda çalışmalar yürütenler bu hassasiyeti ve dikkati göstereceklerdir. Kürt siyasi partilerinin her alanda bulunma gibi bir hakları var elbet. Bazıları laik demokratik sistemin kendilerine sağladığı hakları ve özgürlükleri bu sistemi ortadan kaldırmak için de çaba gösteriyor olabilirler. Bazıları sistemle entegre olmak için varlıklarını hissettirmek için çaba gösteriyor olabilirler. Bazıları inandıkları idealleri gerçekleştirmek için bu yola baş koymuş olabilirler. Herkesin fikrine saygı duymak gerekiyor. Halk kendisi için en iyi gördüğünün yanında yer alacaktır. Halk güven duymak siyasi partilerin önemli bir bakış açısı olmalıdır.
Ancak bu siyasi partilerin ne olursa olsun birbirleri ile çatışmaması gerekiyor. Hatta özellikle seçim dönemlerinde aralarındaki fikir aykırılıklarına bakmaksızın ittifak kurmak belki de en hayırlısı olacaktır. Çünkü ülke genelinde kurulan barajları aşmanın kolay olmadığını herkesin çok iyi bildiğini ve gördüğünü düşünenlerdeniz.
Seçimlerde ve siyasal yaşamda mücadele etmek sadece seçilmek demek değildir. Parlamentoya girmek değildir. İstendiğinde bağımsız milletvekilleri aracılığı ile de parlamentoya gidilebileceğini gördük. Dün görülmeli, bugün değerlendirilmeli ve geleceğe umutla bakılmalıdır. Yoksa Çok partili Kürt siyasal yaşamı Kürtlere de Türkiye demokrasisine de yarardan çok zarar verir.  Siyasi partinin başına veya sonuna “Kürt ve Kürdistan” tanımlamaları eklenerek sorunun çözülmediğini bilmek gerekiyor. İran da Kürdistan eyaleti var ama her gün Kürt gençleri darağaçlarından sallandırılıyor. Irak anayasasına göre Irak Arap ve Kürtlerin ortak vatanıdır ama uygulamaya bakın ortak bir hükümet bile kurulamıyor. Demek mesele neyin yazıldığında değil neyin uygulandığındadır. Bu duygularla bütün Kürt siyasal partilerine ve Türkiye Demokrasisine güç veren siyasi anlayışlara başarılar diliyoruz. Yeni katılan partileri de kutluyoruz.