Kainatı yaratan, ona bir düzen ve intizam da vermiştir. Evrendeki/kainattaki her şeyi büyük bir düzen, ahenk ve uyum içerisinde yaratan yüce Allah, insanlara cüzi irade ile belli alanlara müdahil olma yetisini, müdahale etme gücünü de vermiştir.

Sebepler ve sonuçları düşünme, tedbir alma gibi iradeye sahibiz.

Allah, insanlara akıl melekesini de bahşetmiş, doğru ve yanlışları sorgulama bilincini vermiştir.

Havamızı zararlı maddelerle kirlettiğimizde küresel ısınmanın yaşanacağını, ormanlarımızı talan ettiğimizde, bizi bekleyen tehlikenin çölleşme ve kuraklık olduğunu biliyoruz.

Allah bize bu bilinci vermiştir.

“İnsanların kendi ellerinin kazandığı (ihtiyarlarıyla yaptıkları) şeyler yüzünden karada, denizde fesâd belirdi ki (Allah) yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın. Olur ki rücû' ederler onlar.(Rum Suresi 41. ayet)

Bu ayet doğaya ve çevreye dikkat çekmekte, bize karada ve denizdeki fesadın, bozulmanın sorumlusunun insanoğlu olduğunu göstermektedir…

Bunları niçin ifade ediyorum?

KURAKLIK TEHLİKESİ VE ENDİŞESİ…

Batman ve yöresinde, özellikle Mardin çevresinde ciddi bir kuraklık tehlikesi var. Çiftçilerimiz, köylülerimiz, üreten emekçi insanlarımız oldukça endişeli…

Çünkü kuraklık tehlikesi kapılarını çalmıştır…

Mardin ve çevresinde buğday, arpa, mercimek, nohut vs ürünlerini ekenler perişan durumda. Nusaybin’de çekilen ve sosyal medyada paylaşılan bazı fotoğraflara baktığımızda, Mardinli çiftçilerin gelecek adına boşuna endişelenmediklerine görüyoruz…

Sadece sosyal medyada mı tehlikeye dikkat çekiliyor?

Hayır…

Google arama motorunda Mardin’de kuraklık olup olmadığını sorguladığımda dikkat çekici haberlerle karşılaştım.

Meğer Mardin ve çevresinde son 44 yılın en kurak mevsimi yaşanıyormuş da haberimiz yokmuş…

Ulusal basın, yaygın medya kuraklık meselesini ana sayfalarına ve ekranlarına taşımaktan çekiniyor olmalı diye düşünüyorum…

Batman’ın Gercüş ilçesinde de yağmur duasına çıkıldı. Mardin’den bir haberin özetine önce bakalım: “Türkiye’de son 44 yılın en kurak mevsimi yaşanılırken bundan en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi etkilendi. Kızıltepe Zahireciler Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, mart ayında ilk defa toprağın susuzluktan çatladığını belirterek, ‘Senelik 1 milyon dolarlık un ihracatıyla 3 senedir zirvede olan Mardin Ovası kuraklıkla boğuşuyor. Kuraklıkla ilgili İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulunan Kızıltepe Zahireciler Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, ‘Mardin’in tarıma dayalı ciddi bir ekonomisi var. Mardin Organize Sanayi Bölgesi 3 yıl üst üste en çok un ihracatı yapan sanayi olarak ödül aldı. 1 milyar dolara yakın ihracat söz konusu. Mardin’deki fabrikalarda 800 bin ton un üretimi yapılıyor. Bu çok önemli bir rakamdır. Bir kuraklık olursa Allah esirgesin işsizliği çok büyük bir ölçüde tetikler. Sadece Kızıltepe ilçemizde 7 bin aile geçimini çiftçilikle sağlıyor’ dedi. 30 senedir ilk defa böyle kurak bir mevsim gördüğünü anlatan Öter, ‘Bu sene bölgemizde ciddi bir kuraklık yaşanılıyor. Eylül ve Ekim ayında hemen hemen yağmur hiç yağmadı. Aralık ayının ortalarında yağmur biraz yağdı. Kış geçti biz kışta biraz yağmur yüzü gördük. Ekinlerimizin yeşil kalması da onun sayesinde oldu. Mart tamamen kurak geçti. Şuanda toprak çatlamış durumda. 30 senedir hububat sektörü ile ilgileniyorum. 30 senedir ilk defa mart ayında böyle bir kuraklık gördüm. Mart ayında toprağın çatladığını görmemiştik. Genelde haziran ayında toprağın çatladığını görürdük. Bu saatten sonra kuru arazilere nehri de akıtsan bir faydası olmaz. Çünkü döllenmeye girdi. Olduğu yerde ekin yoruldu ve kurudu bitti. Tek umudumuz sulu arazilerimiz. Yetkililere sesleniyorum; kaybeden sadece çiftçi değil, kaybeden bölgemiz olacak. Bölgenin tarımı ülke tarımının yüzde 20’sine tekabül ediyor’ diye konuştu.” http://hayvancilikakademisi.com/guncel/mardinde-kuraklik-kapida

Haber böyle. Dört gün önceki haberde, Mart ayı ile ilgili bilgi veriliyor. Buna bir anlam vermiş değilim.

Nisan ayının ilk haftasını geride bırakıyoruz, haberde Mart ayındaki kuraklıktan söz ediliyor.

Son 44 yılın en büyük kuraklık felaketi ifadesine katılmıyorum. Çünkü 2008 yılında Mardin ve Batman, çok etkili bir kuraklık yaşamış ve kuraklıkla ilgili pek çok yorumum olmuştu. Bir yorumumdan bazı satırları hatırlatmak istiyorum: ‘Nisan ayı başında yöremizdeki çay ve akarsuların kuruması, buğday tarlalarının tamamen sararması hadisesi, küresel ısınma denilen hadisenin ne kadar ciddi bir sorun olduğunun göstergesidir…

Geçen hafta sonunda Hasankeyf, Midyat, Mardin ve Dara gezisine çıktığımı daha önce ifade etmiştim. Kuraklık felaketinin boyutlarını yakinen gördüğümden, sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mardin ve çevresinde özellikle çok etkili bir kuraklık gerçeği söz konusuydu. Mardin kent merkezinden Dara antik kentine doğru gittiğimizde, önce buğday hasadının yapıldığını sandım. O düşüncelerimden çabuk sıyrıldım. Çünkü o göz alabildiğince geniş düz ovadaki sararma hasattan geri kalan anız olayı değildi. Daha tek başak vermeden kuruyan ekin tarlaları gerçeği karşımızda duruyordu. Mardinli on binlerce çiftçi, tarlalarına attıkları buğday, arpa, mercimek gibi hububattan tek bir kilo bile verim elde edememişti. Mardinli bir esnaf, ‘Mardin’de düşünce sahibi tek bir çiftçi, esnaf, memur, işçi ve sıradan vatandaşın yüzü gülmüyor. Şu kuruyan, sararan ekin tarlalarını görüyorsunuz. Felaketin taa kendisi Mardin’i vurmuştur. Çiftçiler ekin elde edemezse, esnaflara olan borçlar ödenmeyecektir. Can çekişen esnaf kan ağlayacaktır. Yoksulların durumu zaten perişan. Batman’ın durumu nasıl?’ diye bana sormuştu.’

Evet, bu satırlar on yıl önce bu köşede yayımlanan yazımdan. Konu önemli.

Devamı yarın