Cezaevleri; toplum adına konulan kurallara uymayarak suç işleyenlerin ıslah edilmeleri ya da toplumdan izole edilerek toplumun belirlenen kurallara göre yaşamını sürdürmesi için tehlike teşkil edenlerin barındırıldığı yerler oldukları için insanların koşullarını pek merak etmedikleri mekânlar.

    Adaletin tecelli ettiği yerlerde suçlu durumda olanların cezalarını çekmelerinin de belli koşullarının olması gerekmektedir. Modern toplumlarda ceza aynı zamanda ıslahı ve topluma tekrar kazandırmayı da hedeflemektedir.

     Hiç kimse durduk yerde toplumdan izole edilmeyi, özgürlüğünden edilmeyi zevk için göze almaz. Değişik nedenlerle suç işlemiş yada suça bulaşmış insanların yaşam mekanı olan cezaevlerinde son dönemde gelen sesler hiçte duyulmazlıktan gelecek türden değildir.Hakkın yerini bulması için elbette suç işleyenlerin cezalarını çekmesi gerekmektedir.Suçların cezasız kalacağı umudu suçu ve suçlu sayısını inanılmaz oranda artırır ve toplum düzenini yok eder.Bu nedenle hiçbir suçun cezasız kalmaması gerekmektedir.ancak Adaletin de hak ve hakkaniyete uygun gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

     Kanunların suç saydıkları bütün eylemleri aynı kategoriye sığdırmanın da imkanı bulunmamaktadır. Toplum vicdanı bunu kabul etmez. Trafik kazasında freni patlayan bir şoförün sebep olduğu bir ölüm vakası ile zorla evinden kaçırılarak öldürülen bir insanın ölüm vakasının aynı ceza ile cezalandırılmaları elbette mümkün değildir. Ceza indirimleri gerçekleştirildikten sonra iki suçlu da aynı cezaevine konmakta aynı koğuşlarda cezaları infaz edilmektedir. Buraya kadar bir sorun yok. Ancak cezalar infaz edilirken yani cezaevinde insanlar işledikleri suçların cezasını çekerken belli kriterlere göre muamele görmelidirler. Bu muameleler keyfilikten uzak olmalıdır. Mahkûm ve tutuklulara karşı takınılan tavırların insanı olması gerekmektedir.

    Mahkumlar cezalarını çekerken düzene ve topluma daha da düşman edilmek yerine düzene ve topluma entegre edilmelidirler. Kapatıldıkları duvarların ardında yüzyıllar öncesinin mantığı ile ceza üstüne cezaya mahkûm edilmemelidirler. Unutulmamalıdır ki cezaevlerinde cezalarını çekenlere o cezayı toplum vicdanı adına Adalet mekanizması vermiştir. Cezanın infazı için de belirlenen kriterler dışında başka kriterler geliştirilmemelidir. Cezaevlerinde nöbet tutanlar, gardiyanlık yapanlar ayrı bir ceza verme kudretine sahip değiller ve olmamalıdırlar.

     Geçen gün İHD cezaevleri koşullarına dikkat çekmek gayesi ile mektupla destek kampanyası çerçevesinde tutuklu ve hükümlülerin yalnız olmadıklarını dillendirdi. Yapılan basın açıklamalarına bakılırsa cezaevine düşenler adaletin kestiği cezanın yanında bir de cezaevi yöneticileri tarafından cezalandırılmaktadırlar. Hastalara ilaçları verilmemekte, doktora çıkarılmamakta ve tedavilerinin zamanın da yapılaması fiilen engellenmektedir. Bu durumun bir insan hakkı ihlali olduğunu bilmem söylemeye gerek var mıdır? Cezaevleri yönetimlerinin görevleri, kendilerine teslim edilenleri en iyi şartlarda barındırmaktan ibarettir. Bunun dışındaki tavırlar toplum vicdanını zedelemektedir.

      Türkiye’nin öznel koşullarından kaynaklanan sebeplerden dolayı binlerce insan siyasi nedenlerle cezaevlerinde tutulmaktadır. Bu insanların içerisinde yıllarca kapalı alanda kaldıkları için değişik hastalıklara maruz kalanlar bulunmaktadır. Cezaevleri yöneticilerinin keyfi uygulamaları nedeniyle zamanında tedavi edilemedikleri için hastalıkları ilerlemekte ve ölümden başka çareleri kalmamaktadır. Ölüm cezasını kaldırmış bir ülkede cezaevleri koşulları nedeniyle insanları ölüme mahkûm etmek hangi mantık ile izah edilebilir? Tutuklu ve hükümlüler cezaevine konulmuş olabilirler, suçlu da olabilirler ama bu onları insan onuruna yakışır bir şekilde cezalarını çekmelerine engel değildir. Kapalı duvarlar arasında kimse görmez diyerek insanlara cezanın ötesinde zulüm etmek kimsenin hakkı olamaz olmamalıdır.Herkesin adil yargılanma hakkı varsa insanlar adaletin önüne çıkarılmalıdır.Çıkarılırken de insan onuruna yakışır bir tavır ile karşılaşmalıdırlar.Mazot yada benzin parası yok diye insanları hakim karşısına çıkarmamak bir insanlık dramıdır.Karadan ve havadan operasyon üstüne operasyon yapan devletimizin tutukluları mahkemeye çıkarmak için mazot parası bulamaması ne kadar da tuhaf bir durum değil mi?

     Cezaevlerini idare eden yetkililerden talep ve isteğimiz kendilerine cezalarını çeksinler diye teslim edilen ya da yargılamaları sürdürülen insanlara karşı tavırlarında sübjektif davranmamalarıdır. Unutmayalım ki toplum bir yerlerde bir şeylerin adil olmadığına inanırsa artık cezalar caydırıcılığını yitirir ve adalete güven kalmaz.