Bugün Türkiye cezaevlerinde süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinin 62. Günü. 12 Eylülden beri açlık grevine girmiş olan eylemcilerin artık süreçten etkilenmeden çıkmalarının düşük olasılığı herkes tarafından kabul görmektedir. Aslında herkesten ziyade işin uzmanlarından süreci öğrenmenin ve takibi işin uzmanlarının yapması en doğrusu ancak bu konuda zorluklar yaşanmaktadır.
Açlık grevleri ile ilgili olarak Cuma günü TTB (Türk Tabipler Birliği) odası başkanlığı tarafından bir basın toplantısı düzenlendi. Oda Başkanı Dr. Mehmet Demir, Konsey Üyesi Dr. Zülfikar Cebe ve Oda Sekreteri Dr. Selahattin Oğuz hem açlık grevinde bulunanlarla ilgili öğrenebildikleri bilgileri paylaştılar hem de açlık grevinde izlenmesi gereken yol ile kendilerinin de sürece dahil edilmesi gerektiği konusundaki taleplerini dinlendirdiler.
Öncelikle Batman M tipi cezaevinde açlık grevine girenlerin durumu ile başlayalım. Bu cezaevinde süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi 5 Ekim tarihinde başladı.5 Ekim tarihindeki açlık grevine 1.Şeyhmus Bülbül 2. Ali Adıbelli 3. Nizam Arzık, 4. Delil Yılmaz 5. Şafak Çelen 6. Adnan Yiğittekin 7. Serdar Şahin  8.  Atilla Öztürk 9. İskan Egüz 10.  Ahmet Eski’de oluşan on kişilik ekip başladı.
Ardından süren gelişmeler üzerine 15 Ekim tarihinde bu sayıya Ronahi Bayter , -Melek Çarpan-Hüseyin Çam -Semih Baz -İsmail Yüksel’den oluşan beş kişilik ekip destek vererek açlık grevcilerinin sayısını 15’e çıkardılar. Grevde bulunanlardan birinin tahliye olması üzerine bu sayı 14’e indi. Ancak 5 Kasımda alınan bir kararla cezaevinde bulunan 105 kişi daha açlık grevini girdiklerini açıklayınca sayı Cuma günü itibariyle 119 kişiye çıkmış oldu.
Tabipler odası tarafında deklere edilen bu bilgiler ışığında bir de açlık grevinde bulunanların durumu hakkında elde edilen bilgileri paylaşalım. Mide bulantısı, baş ağrısı, görme bozuklulukları, Ortlama olarak 7 ile 10 kg arasında kilo kaybı gibi  belirtilerin de başladığı belirtiliyor.
Bu sürecin kaygı verici olduğunu belirtmek gerekiyor. TTB’nin bir şikayeti ise sürece dahil edilmemesi üzerine. Açlık grevlerinin başladığı günden sonra sürece dâhil olmak istediklerini bu nedenle de cezaevinde açlık grevine başlayan tutsaklarla görüşme talebinde bulunduklarını belirten oda yetkilileri ancak yetkililerden kabul gören bir tavır alamadıklarından şikayetçi.
Açlık grevi konusunun uzmanlık isteyen bir konu olduğu, bu sürecin pratisyen ve göreve yeni atanmış Doktorlarla  yürütülmesinin riskli olduğunu bildiklerini belirten oda yetkilileri TTB’nin yeterli bilgi ve deneyime sahip olduğunu, en temel kriter olan hasta ile Doktor arasındaki güven ilişkisinin kurulabilmesi için kendilerine sürece dahil olma izninin verilmesi gerektiği konusunda ısrarlılar. Cumhuriyet Başsavcılığına ve Adalet Bakanlığına birden fazla başvuruda bulunduklarını ancak olumlu yanıt alamadıklarını belirten doktorlar son olarak Ankara’da bir müsteşar yardımcısı tarafından kabul edildiklerini ancak buradan da sürece müdahil olma konusunda bir karar çıkmadığını hatırlattılar
Açlık grevinde bulunanların günde 3 lt kadar sıvı, B1 vitamini, Tuz ve şeker ihtiyaçlarının mutlak şekilde sağlanması gerektiği ve eylemcilerin her gün izlenmesi gerektiğini belirten doktorlar eylemcilerin bir kısmının muayeneyi kabul etmedikleri bilgisini aldıklarını belirttiler. Öğrendikleri bilgilerin sağlıklı bilgiler olup olmadığı konusunda kesin bir karar veremeyeceklerini belirten oda yetkililerin bir an önce TTB’nin başvurusunun değerlendirilerek cezaevlerine girmelerine ve deneyimlerini paylaşmalarını izin verilmesi gerektiğini hatırlattılar.
Sonuç olarak belirtmeliyiz ki toplumun duyarlı katmalarının tamamı cezaevlerinde ölüm tabutlarını çıkmaması için büyük bir gayret içerisinde bulunmaktadırlar. STK ve Sivil kuruluşların tamamı taleplerin makul ve kabul edilebilirliği konusunda hemfikir görünmektedirler ve hem fikir olunan konu hükümetin istemesi durumunda sorunu çözebileceğine olan inanç. Bu düşünceye rağmen eğer cezaevlerin tabutlar çıkarsa hükümetin bu konuda kendisini aklayamayacağı düşüncesi de ağırlık kazanan düşünce. Bu nedenle sürece tahil olmak isteyen kurumlara çok geç olmadan izin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gerek İHD ve Gerekse TTB derhal sürece dahil edilmeli hükümet de üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir.