Hafta içi Radyo Yükseldeki bir programa katılmak için stüdyoya uğradım. Program öncesi hazırlık çalışmaları yapılırken masa üzerinde bulunan bir dergi dikkatimi çekti. Askeri üniformalı iki çocuk keplerinin tam ortasındaki kocaman bayraklı kırmızı amblemleri ile duygusal bakışlarla bakıyorlardı. Aklıma önce çocuk askerler meselesi geldi ardından sayfanın üzerindeki yazılara dikkat ettim.”Ev Welatê Me ye!” Em hemû li Wê derê bûn!” Merak katsayımın artığını tahmin edebilirsiniz. Derginin başlığına bakmak elzem oldu.”1915 CENGA ÇENEQQELE” başlığı resmi tamamlayan unsur oldu. Çanakkale deki anıt sular üzerinde yüzen bir gemi iki çocuk asker ve Kürtçe atılan başlıklar. Derginin kimin tarafından çıkarıldığı artık öğrenilmesi gereken temel konu olmuştu. Dergiyi çevirdim ve arkasında T:C BATMAN VALİLİĞİ yazısını gördüm.
Hemen belirtmeliyim ki bu çok önemli bir adımdı ve bu konu üzerinde kafa yoranları da kutlamak gerekiyor. Çünkü benim bildiğim kadarıyla ilk kez ve resmen Çanakkale mücadelesinin ortak bir mücadele olduğu gerçeği siyasi söylemin dışında deklere ediliyor. Tanımlama oldukça önemli Çanakkale savaşı anlatılırken; “Hevkariya me ya herî mezin!” deniliyor. Yani en büyük paylaşımımız. Aslında paylaşımımız Çanakkale savaşı veya savunması ile sınırlı değil.1071 den bu yana en büyük paylaşımları yapan iki gruptur Türkler ve Kürtler. Ancak Ulusalcılık dalgasının değişmeler yarattığı imparatorlukları yerle bir ettiği dönemde ortaya çıkan korkular yüzünden memlekette durum bu hale gelmiş oldu.
Derginin iç sayfalarında ise tamamı Kürtçe olmak üzere Çanakkale destanı anlatılmaktadır.36 sayfalık dergide birçok konuda açıklamalara yer verilmiş. “Siirt- Batmanda Mehmetoğlu Salih 23” yazılı mezar taşına da yer verilen sayfadaki belirleme bizce çok önemli;
”Heta cudatî nekeve Nav milletekî,Dijmin nikare bikevê. Heta dil bihevrebin,top jî nikarin bihêrsînin.”
Yani Türkçesi;”Bir milletin içine ayrılıklar girmezse düşman giremez. Gönüller bir olunca top bile sindiremez, bölemez”
İşte mesele burada.
Çözüm mantığı da bu noktada toplanıyor. Eğer herkes Çanakkale sembolündeki kardeşlik ve sahiplenme duygusu ile gerçeklere sadık kalıp gerekli tavrı ortaya koyabilirse o zaman ülkenin hak ettiği kardeşlik havasını yakalamak da kolay olacaktır.
Bize göre Batman valiliği bu yayını hazırlamakla önemli bir adım atmıştır. Herkes elbette bulunduğu noktadan olaylara bakmaktadır. Eğer iyi yerden bakmaya çalışırsanız iyiyi görürüsünüz eğer kötü yerden bakmaya çalışırsanız çelişkileri görür kötüye yorumlarsınız.
Türkiye’nin ihtiyacı olan tek şey doğruların kabul edilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesidir. Doğrular kabul edilip mağduriyetler giderilirse bu cennet topraklarda sorunsuz veya en az sorunla yaşamak mümkün olacaktır. Beraber ölmeyi becermiş olan insanların beraber yaşamı beceremiyor olmaları bir çelişki olarak karşımızda durmuyor mu? Ölürken baş başa, omuz omuza olduğunuz yurttaşlarınızın kendi kimlikleri ile tanımlanmasını kabul etmeyecek kadar kişileri hırslandıran duygu ne olabilir?
Çanakkale’yi;
İster Türkçe anlatın ister Kürtçe
İster Arapça anlatın ister Farsça
Bu yaşanan destanı ve gerçekliği farklılaştırır mı?
Bize göre farklılaştırmaz ama olayı başkalarının da öğrenmesine vesile olur. Orada hayatlarını kaybedenlerin sahipleri ve bağlıları kendinden bir parça gördüğü için sevinir. Sahiplenme duygusuna sahip olur ve olayın büyüklüğü bir kez daha katlanarak büyür, değer kazanır.
Sonuç olarak Valiliğimizin Çanakkale çalışmasını beğendiğimi belirtmek istiyorum. İçeriğindeki yanlışlık ve eksiklikler, basım meselesi, neden ihtiyaç duyulduğu gibi tartışmalara girmeden bir gerçeğin kabulünü sağladığı ve deklere ettiği için beğendiğimi söylemek istiyorum. Bu çalışma elbette küçük bir adım olarak görülebilir ve görülmelidir de ancak büyük mesafelerin hep atılan küçük adımlarla başlayıp yüründüğünü de bilmek gerekir.
Sayın valinin farklılıklar barındırdığını kendisi ile ilgili yazdığımız yazıda da belirtmiştik. Bu anlayışımızı elbette sürüyor. Memleketin milletin hayrına olduğuna inandığımız konularda faturası ne olursa olsun desteklemeye de devam edeceğiz. Çünkü çatışmayı bırakıp memlekete hizmet etmeye vakit ayırabilmemiz gerekiyor. Gücümüzü birbirimize karşı değil birlikte iş yapmak için kullanmak zorundayız. Aksi durum geçmişteki durum gibi olur ki bundan da sanırım kimse memnun değil.